8

50 14 25
                                    

Ne yapacağımı bilmeden öylece bekliyordum yerde. Abel'in bu yaptığı eğitime dahil miydi, yoksa hala beni düşmanı olarak mı görüyordu? Bunları düşünecek zamanım yoktu. Çünkü yangın hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyordu. Hızlıca bir şeyler yapmalıydım.

Gücümü toparladım ve ayağa kalktım. Etrafıma baktığımda, bir kez daha nasıl bir olayla karşı karşıya olduğumu anladım. İçinde bulunduğum yangın çemberinin gözümü korkutmaması için elimden geleni yapıyordum. Ellerim korkudan, bacaklarım zayıflıktan titrese bile...

Yıllardır halk arasında bir hurafe dolaşır; insanların ölmeden önce gözlerinin önünden hayatlarının geçtiği ile ilgili. Sonradan öğrenmiştim ki, o an ölümden kaçmanın bir yolunu aramak için tüm hayatını düşünürmüş insan. Düşünürmüş ki, göz ardı ettiği bir gerçek onu ölümden kurtarsın.

Bu bilgiyi duymuş, şimdi de doğruluyordum. Mavi alevlerin ışıkları dolu gözlerime yansırken, gördüğüm şey alevler değil hayatımın hızlı bir filmiydi. Çocukluğım, ailem, arkadaşlarım , evim, kitaplarım, bilgilerim...

Beynimin hafızama kaydettiği tüm bilgiler, yanlışlıkla duyduğum ya da öğrendiğim tüm doğrular gözümün önünde sinema gibi izletiyordu kendini.

Sonunda bazı parçalar birleşiyor ve bulanık görüntüler netleşiyordu. Bu görüntülerin bir yere varacak olması o an için kutlaması yapılacak bir durum değildi. Fakat beni kurtaracağına emin olduğum bilgiler, onları hatırladığımda aklımı değil kalbimi etkilemişti. Yapacak bir şeyler bulmak yeniden güç kazandırmıştı adeta.

Hatırladığım görüntü, alevleri kendi gücümle baskılamam gerektiğini anlatan bir kitabın sararmış sayfalarıydı. Evet, ne yapmam gerektiğini biliyordum fakat nasıl yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Bilgilerimi teorikte bırakıp, işleve dökmemiş olmam beni bu kadar geride bırakmıştı. Belki de bilgi donanımım Abel'inkinden de güçlü ve büyüktü. Fakat Abel işlevde benden daha güçlü olduğu için benimle zihniyle değil gücüyle savaşmıştı.

İşte şimdi anlıyordum. Abel fiziksel olarak zayıflığımı görmüştü, fakat zihnimde hangi bilgilerin yer aldığını bilmiyordu. Bu testle hangi konulara ne kadar hakim olduğumu öğrenecekti.

Gücü alev olan birisinin alev yaratması kadar doğal ve kolay bir şey yoktu. Asıl olay, yaratılmışı yok etmekti. Abel'in de benden istediği buydu.

Beni bu kadar akıllıca bir teste sokmuş olduğunu görmek, üzerimde şok etkisi yaratmıştı. Zor durumda nasıl hareket ettiğimi, tepkilerimin neler olduğunu, teorimi işleve nasıl sokacağımı, böyle bir olayın üstesinden gelip gelmeyeceğimi sadece tek bir test ile öğrenmeyi seçmişti.

Bu da, o testti.

Beni bir yerlerden izlediğine emin olmak içime biraz olsun güven duygusu vermişti. Küçük de olsa buradan kurtulabilme ihtimalim bana umut vermişti.

Sonuç itibariyle ben onun kan yemini etmiş hizmetkarıydım. Bu yüzden benimle kişisel problemleri varsa dahi, beni kurtarmak zorundaydı. Çünkü beni kurtarması, aynı zamanda onu da kurtaracaktı.

Kendimi toparladığımda gelen güç ve bunları düşününce hissettiğim umut bana savaşma dirayeti vermişti.

Kollarımı iki yana açtım ve gözlerimi kapattım. Hızlı, fakat sakin bir şekilde nefeslerimi kontrol etmeye başladım. Nefes aldığım her anda ciğerlerime dolan havayı hissediyordum.

Tüm atmosferi hissediyordum. Yanık kokusunu, ayağımın altındaki çimenleri, ateşlerin yarattığı sıcağı, parlaklığı... Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hissediyordum.

BEYAZ KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin