15

69 9 68
                                    

Uyandığımda başımda bir bomba patlamış gibi hissediyordum. Kulaklarım uğulduyor, beynim zonkluyordu. Gözlerimi açtığımda görme yetimi kaybettiğimi düşünmüştüm, tekrar kapatıp ovalayana dek.

Beni uyandıran şey alarmım değildi. Melody de yanı başımda değildi. Yavaşça doğruldum ve etrafa kulak verdim. Birkaç saniye içinde Abel'in bağırışlarını duymuştum dışarıdan. Kapıyı açmış ve kapının önündeki trabzanlara tutunarak aşağıya bakmıştım. Abel salonun ortasında durmuş, hizmetkarlar -Hoş, hizmetkardan öte birer askerdik.- odalarından çıkmalarını bekliyordu.

Kafasını kaldırmış ve gözlerime bakmıştı. Yüzündeki ifade korkuyla karışmış bir çeşit endişe gibiydi. Ne ekşi, ne de sert. Bomboştu, fakat insanı endişelendirecek bir boşluktu. Çok geçmeden kafasını farklı yöne çevirmişti. Bense arkamı dönüp demir kapımı aralayarak içeri girmiştim.

Hızlı bir şekilde giyinmeye başlamıştım. Hazır olduğumda hala saate bakmadığımı hatırlamıştım. Saat 05:17 di. Odamdan çıkmış ve merdivenlere uzanan, balkon görünümlü koridordan hızlı bir şekilde geçmiştim.

Aşağıya indiğimde çoktan herkesin orada olduğunu görmüştüm. Acele bir şekilde yerime geçmiş ve hazır ol komutuyla Abel'in söyleyecekleri için beklemeye başlamıştım. Abel bağırmamıştı, hepimizin zihnine girerek bizi uyandırmıştı. Tek bir kişinin bile aksatmadan geldiğini görünce idrak etmiştim bu durumu.

Herkes yerine geçtikten sonra Abel gözlerini üzerimizde gezdirmiş, herkesin burada olduğuna emin olduktan sonra konuşmaya başlamıştı.

"Bu gece, planımızı gerçekleştirmemizi engelleyebilecek bir gelişme oldu. Ve eğer, bu gelişmenin kendisine yetişemezsek başlattığımız savaşta mağlup düşeceğiz. Çalışmalarımızı yüksek derece hızlandırmazsak, bu gelişmenin kendisine asla yetişemeyeceğiz. İşte o an, şanlı beyaz kanımızın aktığı evrene geri dönebilmek hepiniz için imkansız olmuş olacak. Ben de dahil."

Abel'in son cümlesi bittikten sonra uğultular başlamıştı. Herkes bu olasılığın ne kadar korkunç bir senaryo olduğunu biliyordu. Hepsinin yüreği aynı anda patlamaya başlamıştı sanki.

Gözümü ayırmaksızın üzerinde gezdiriyor, problemin ne olduğunu sezmeye çalışıyordum. Göz altlarının bir kül kadar gri olması, gecesini sabah ettiğinin en büyük kanıtıydı. Problem neydi Abel? Neydi uykularını bu denli kaçıran problem?

Aklımdaki sorulara cevap niteliğinde olacağını umduğum konuşmasına şimdi devam ediyordu.

"Bu olasılığın yanımızdan bile geçmemesi için çalışma programınızda bir değişiklik yapmaya karar verdim. Bu program doğrultusunda ilerlemek, karşımıza çıkabilecek engellerin kök salmasına izin vermeden başlarını koparmamızı sağlayacak.

Aldığım karar sonuncunda bundan sonra geç kalkmaya, geç uyumaya izniniz olmayacak. Saat beşte hepiniz burada olacak, üç saat çalışma, bir saat mola ile akşam sekize kadar idman yapacaksınız.

Ve programı asıl hızlandıran şey ise bu planı hafta sonu da uygulayacak olmanızdır."

Abel'den uğultuları söndürecek bir açıklama beklerken, yaptığı açıklama örgüt üyelerini daha da sinirlendirmişti. Hiç kimse bireysel olarak itiraz edemiyordu fakat herkes kendi arasında homurdanıyordu.

Uğuldamaların artması Abel'in yüzündeki boş ifadeyi öfke dolu bir kasırgaya çevirmişti. Yüz ifadesine karşın oldukça sakin çıkan ses tonunun altında tehdit yattığını anlamak zor değildi.

"İtirazı olan var mı?"

Tüm salonu sessizlik kaplamıştı. Sessizliği bozan kişi saçlarının üstü toplu olan, soluk tenli bir oğlandı. Oldukça sinirli görünen bu genç çocuk gür bir sesle konuşmaya başlamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 26, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEYAZ KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin