11

56 14 59
                                    

Osaka çok beklemeden onu takip etmem için işaret etmişti. Salonun boş bir kısmına geçmiştik. Görünüşe bakılırsa eğitime hemen başlayacaktık. Fakat ondan öncesinde beni eğitecek bu kişinin kırmızı kana sahip olup olmadığını öğrenmek istiyordum.

Onlara bu kadar yakın bir görünüme sahipken beyaz kana sahip olduğunu düşünmüyordum. Ve eğer gerçekten durum düşündüğüm gibiyse, ondan eğitim almak istemiyordum. Osaka karşıma geçtiğinde sordum.

(Önerilen müzik: Akaza Theme Epic Version)

"Kırmızı kanlı mısın?"

Yerde olan gözlerini şaşkın bir şekilde bana dikti. Bakışları saniyeler içerisinde iğrenir bir ifade almıştı. Soruma verdiği cevapla yüzüme tükürmek istiyor gibiydi.

"Eğitmenine sorduğun ilk soru bu olduğuna göre cevabı fazla önemsiyorsun?"

Eğer gerçek bir beyaz kanlı olsaydı eminim ki sorduğum soruya verdiği tepki bu olmazdı. Dış görünüşünün benzerliğinden sonra bir de bu tavrı onun kırmızı kanlı olduğuna neredeyse beni ikna etmişti. Durum böyle olunca benim yüzüm de iğrenir bir ifade almıştı.

Onun bana yaptığını yaparak cevabımla yüzüne tükürecektim.

"Kırmızı kanlı birisinin vereceği eğitimden elime ne geçebilir ki? Bizden alt sınıftalar ve sahip olduğumuz güçlerden mahrumlar."

"Sen ne dedin az önce?"

Yavaş fakat sert adımlarla yaklaştı. Sorusunu tekrar etti.

"Az önce ne dedin?

Kendince bana kurmaya çalıştığı üstünlük midemi bulandırmıştı. Cevap verirken sesim biraz yükselmekle beraber feminen tizinden uzaklaşarak oldukça sert çıkmıştı.

"Benden alt sınıfta olan birisinin bana eğitim veremeyeceğini söyledim."

Osaka'nın yüzündeki iğrenir ifade şimdi öfkeye bürünmüştü. Kafasını onaylar bir şekilde sallayarak arkasını döndü ve yeniden karşıma geçti.

"O halde benimle dövüş ve kimin alt sınıf olduğunu görelim."

"Nasıl istersen."

Odaklanmama kalmadan Osaka çoktan ilk atağını yapmıştı. Benimkinin aksine onun yarattığı alevler sıradan kırmızı renkteydi. Hızlı bir şekilde alevden kaçtım ve sonraki darbelerine karşı kendimi savunmak için ellerime odaklandım. Birkaç saniye sonra ellerimin içinden mavi ışıklar yayılmaya başlamıştı.

Osaka'nın alevleri sanki ellerinden değil de gözlerindeki öfkeden güç alıyor gibiydi. Gerçekten kırmızı kanlılara yakışacak bir duygusallıktı bu. Bana karşı gösterdiği bu cüret, benim de içimdeki öfkenin uyanmasına sebep olmuştu. O kimdi ve bana nasıl baş kaldırabilirdi?

Kalbimin derinliklerinden sızan, vücudumun en uçsuz bölgelerine bile uzanan alev dalgaları hızla parmak uçlarımda hayat buluyordu. Sanki şu an dünya Osaka'nın gözlerinden ibaret gibiydi. Öfke dolu gözlerinden, kibirle örülmüş gözlerimi ayırmamaya gayret gösteriyordum.

Etraf bulanıktı. Sadece ateşlerimizin ışıkları, öfkemiz ve içimizdeki galibiyet hissine aç olan kurtların hırıltıları vardı duyabildiğim. Ne kadar süredir bu durumdaydık bilmiyordum fakat bacaklarım titremeye başlamıştı.

Sanki bastığım zemin ayağımın altından kayacakmış gibi kuvvetle basıyordum şimdi yere. Tüm kuvveti vücudumu ayakta tutmakla yükümlü olan bacaklarıma yolluyordum. Fakat ne yazık ki bacaklarıma kayan en ufak odak, ellerime gösterdiğim odağın azaldığını anında hissettirmişti.

BEYAZ KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin