-18-

34 17 2
                                    

''Kiminle nerde karşılaşacağın hiç belli olmuyor bu hayatta. Öyle bir an gelir ki hiç karşılaşmam dediğin kişiyle karşılaşırsın.''

.

Siyahın anlatımıyla

''Hadi oğlum şu topu atsana.''

Topun peşinden koşarken topun nereye gittiğini anlamaya çalışıyor, sürekli kaleye bakıp kafamda mesafeyi hesaplayıp ona göre oynamaya çalışıyordum. Heyecanlı bir şekilde kaleye doğru koştum. Ve yine olmadı.

''Alın işte abi ya bu salak yine gol atamadı.''

Takımdaki arkadaşlarım daha doğrusu yetimhanenin son sınıf oğlanları bana bakıp üzerime doğru yürürken kaçmaya çalıştım.

Kaçarken hızlı koşmaya çalışsam da yine yapamadım ve düştüm. Yüz üstü düşmenin verdiği acıyla arkamdan takım arkadaşlarımın sesinin geldiğini duyunca kendimi toparlamaya çalışıp çenemi tuttum ve sol bacağımın ağrısıyla koşmaya devam ettim. Her ne kadar koştum kurtulsam diye düşünsem de son aşama olan duvarlara gelmiş sırtımı duvara yaslamıştım.

''Bizden kaçabileceğini mi sandın küçük?''

Dedikten sonra takımın lideri karnıma sert bir yumruk attı. Onun acısıyla bağırmamaya çalışırken diğerleri de beni dövmek için ellerinden geleni yaptılar.

Onlar beni dövmeye devam ederken sırtım çalılıklara değdi ve çalılığın ilerisine ilerlediğimde sırtımın yarısı artık duvarda değildi. Onun yerine koca bir boşluk kaplamıştı hissediyordum.

Acıyla sol bacağımı tutup arkama dönmeye çalışırken tahmin ettiğim gibi duvarda bir boşluk vardı. İşte o benim kurtuluşum olabilirdi.

Takım arkadaşlarım zorbalık yapmaya devam ederken nihayet öğretmenler geldi ve beni döven oğlanlar çil yavrusu gibi her yana dağıldılar. Ben ise mahvolmuş bir şekilde duvara yaslanmaya çalışıp gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum. Birkaç öğretmen sesini duyup yanıma geldiklerini hissettikten sonra da gözlerim kapandı.

Akşam

Yarım saattir dışarda baykuş sesi gelirken ben ise gözlerim kapalı bir şekilde yatağın içinde bir sağa bir sola dönüyordum.

Kendimi kaptırmış bir şekilde sağa doğru dönecekken yere düştüm ve uyandım. Popomu tutup kalkmaya çalışırken sağ kolumda serum olduğunu gördüm. Evet kolumda serum olması yine beni şaşırtmıyordu. Artık günlük rutin haline dönmüştü.

Serum kolumda kalmaya devam ederken pencereden bir dükkânın sarı ışığı dikkatimi çekti. Ve birden oraya gitme kararı aldım. Evet başıma ne gelirse gelsin oraya gidecektim.

Kolumdaki serumu çıkartıp revirden yavaş yavaş çıkıp merdivenlerden aşağı indikten sonra bugünkü dövüldüğüm duvarı bulmaya çalıştım. Uzun bir aramadan sonra duvarı bulup çalıların içinden geçtikten sonra duvardan geçmeye çalıştım. Duvarın içinde sıkışsam da kendimi bir şekilde dışarıya itmeye çalıştım ve yere düştüm. Bugünkü yediğim dayaklardan sonra yere düşmem hiç iyi olmamıştı.

Ayağa kalktıktan sonra zar zor yürüyüp gözüm sarı ışığı takip ederken nihayet istediğim yere ulaştım.

Bunca zamandır hayatımda kurtuluş yeri olmamıştı. Belki şimdi olur ümidiyle küçük ve eski dükkândan içeri girdim.

''Buyur oğlum istediğin bir şey mi vardı?''

Etrafa baktıktan sonra devam etti.

''Yani henüz açamadık dükkanı ama gel istersen kaybolmuş gibi görünüyorsun. Annen ve babanı mı kaybettin?''

Müzik Kutusu - (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin