"Yok, gerçekten teşekkür ederim, hem yük olmak istemem de zaten. ""Bak Özge, bu şekilde bir yere varamazsın. Ailenin nerede olduğunu bile bilmiyorsun. Silahın da yok. Hiç sokakta silahsız gezen birilerini gördün mü? İyiliğin için diyorum. "
Safiye abla, ben masayı silip süpürdükten sonra beni, burada kalmam için ikna etmeye çalışıyordu.
"Gerçekten olmaz. "
Yavaşça kalktım ve bardağımda kalan, kanasıya içtiğim çayın dibini de diktim.
"Beni çok mutlu ettin Safiye teyze. Her şey için teşekkür ederim tekrar. Tam bir Anadolu anasısın. Senin gibilere bu ülkenin ihtiyacı var. Ben çıkayım artık. "
Düşündü. Gitmemi istemiyordu. Bende istemezdim. Büyük ihtimalle yakında öleceğimi düşünüyordu. Hiç bir yer güvenli değildi ki...
"Sen bilirsin kızım, dikkatli ol. "
Kısa bir vedalaşma yaptık. Bana bir çanta hazırlamıştı. İçinde bir haftalık idare edecek bisküvi ve biraz su vardı. Birde elime bir hançer tutuşturmuştu. Verirken kullanmaktan korkmamamı, kimseye güvenmememi tembihlemişti. Bir kaç nasihat daha etmişti. Bir kaç numara vermişti. Biri ev telefonu, biri cep telefonu biri de Gmail adresiydi. Lazım olursa ara diyerek. Ne kadar lazım olursa olsun aramayacağımı bilmiyordu tabii.
Öylece yürümeye başladım. Sırtımda büyük bir kamp çantası, belimde bez çanta ve hançer, önümde bilinmezlik, içimde korku, gözlerimde soru işaretleri vardı.
Yaşananlar şöyleydi; 2024 yılı dünya genelinde doğal afetlerle, ülkeler arası düşmanlıklarla, azalan hayvan ve su kaynaklarıyla geçti. Kısacası kaosun kurulma yılıydı.
Herkes birbirine giriyor, hükümler her yerde patlak veriyordu. İnsanlar kontrolden çıkmış, herkes kendi çıkarlarını düşünmeye başlamıştı. Teröristler rahatça gezinmeye başlamış ve savaş davetleri gönderilmişti. En sonunda ise bir kaç ülke ile başlayan savaş her yere yayıldı. Yaşam kuralları ezip geçmişti.Marketler yağmalanmış, arabalar çalınmış hatta devlet binaları bombalanmıştı. Herkes can derdine düşmüş iken halktan ordular kurulmaya başlandı. 2025 yılına giriş ise kıyametti. Büyük şehirlerin bir kısmı yerle bir olmuş, eğitim durmuştu. Dünya artık sadece çok zengin insanlar için yaşanabilir bir yerdi. Halk kaosa ve silahlılara esirdi. Güçlüler için hayatta kalmak kolaydı. Hayat çalmakta...
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••♪
Hâlâ normal insanların yaşamaya çalıştığı bu küçük kasaba Konya'nın batısında yaylalar arasında bir yerdeydi. Bir kaç ay önce şehrin dışında kalan yerler güvenli sayılıyordu. Daha sonra ordular buralara da geldi tabi. Bazı köyleri sadece soydular, bazılarını ise yakıp yıktılar.
Dağlar görünüyordu. Aracım yoktu ve yürüyerek ya kurtlara ya da köpeklere yem olurdum. Kaldırıma oturdum. Eşyalarımı yanıma bıraktım. Saat 15:00 dı. Su şişesinden birini çıkartıp bir kaç yudum aldım. İdareli kullanmam gerekiyordu. Belimden hançeri çıkartıp kucağıma koydum. Üzerindeki işlemeleri ilk defa fark etmiştim. Çok güzel ve korkutucuydu.
*************************************************
"Adın ne? "
Sonunda bir arabayı durdurup kendimi kabul ettirmiştim. Her ne kadar güvenmesem de başka seçeneğim yoktu. Hava kararmıştı ve bu geceyi sokakta geçirmek istememiştim.
"Sena. Sizin? " Dedim gerçeği söylemeyerek.
Yirmilerinde olan bir adamdı. Yoldan gözünü ayırıp bir süre yüzüme baktı. Sonra önüne dönüp devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝔼𝕍𝕊𝕀̇ℤ (🅺🅰🅾🆂)
ActionTamamen kurgudur! ...... 𝙃𝙖𝙮𝙖𝙩ı𝙢ı𝙯ı 𝙮𝙤̈𝙣𝙚𝙩𝙢𝙚𝙠 𝙣𝙚 𝙠𝙖𝙙𝙖𝙧 𝙯𝙤𝙧 𝙤𝙡𝙖𝙗𝙞𝙡𝙞𝙧? ..... 𝙱𝚒𝚕𝚖𝚎𝚖 𝚔𝚊𝚌̧ı𝚗𝚌ı 𝚍𝚞̈𝚗𝚢𝚊 𝚜𝚊𝚟𝚊𝚜̧ı, 𝚊𝚛𝚝ı𝚔 𝚑𝚊𝚢𝚊𝚝ı 𝚢𝚊𝚜̧𝚊𝚗𝚖𝚊𝚣 𝚑𝚊̂𝚕𝚎 𝚐𝚎𝚝𝚒𝚛𝚖𝚒𝚜̧𝚝𝚒. 𝙰𝚌ı𝚢ı 𝚟...