•9• BİR ZİHİN DENEYİ

1 0 0
                                    

"Nasıl? "

Karşımda duran ve çikolata yiyerek keyifle resim çizen küçük kız benden başkası değildi.

"Ama nasıl? "

Bir adım attım içeriye. Herşey o kadar doğru o kadar aynıydı ki, gözlerimi bile kırpıştıramıyordum. Eski ama temiz kanepeler, çiçekli demode halı, boşuna çalışan tüplü televizyon, ve odanın bir kenarında zevkle ara ara çikolatasını ısırıp resmine devam eden ben. Ne çizdiğini biliyordum. Oyun oynayan bir kedi. Yavaşça yaklaştım. Yanına oturdum. Kanepe sesli bir şekilde çökse de çocuk bana bakmamıştı. Yani ben. Bana bakmamıştım. Eğilip resme göz attım. Evet. Hatırladığım gibiydi. O günü hatırladım sonra. Önceki gün bazı akrabalarla pikniğe gitmiştik. Bayrama yakın bir zamandı. Kalabalığı sevmediğim için kendi başıma oyunlar oynuyordum. Sonra bir kedi gördüğümü hatırlıyorum. Korkuyla bağıran bir kedi. Küçük, tıpkı benim gibi.

Kedinin olduğu ağaca gidip ona seslenmiştim. Çaresiz miyavlayışları ağaçta kaldığını anlatıyordu.

"Merak etme, hemen seni kurtaracağım tatlı kedi. "

Her şey bir bir geliyordu hatırıma. Ağaca uzun süre çıkma çabalarım. Düşmekten çok, kediyi korkutup düşürmekten korkmuştum. Sonunda onu elime alışım geldi aklıma. Ve kıyafetimin içine katışım. Dikkatli adımlarla inmeye başladım.

İnmeme yarım metre kala ayağımın kayışını düşündüm. Kediye sımsıkı sarılan küçük bedenimi. Artık yerdeydi.

"İyi misin? Özür dilerim... Umarım bir yerin acımamıştır... "

Bacakları ağacın çizikleri içinde kalan ben, kediyi kontrol ediyordum. Minik ellerimin arasında minik bedeni güvendeydi...

Sonrasını da hatırladım. Ona su verişimi, oynadığımız oyunları.

"Seni de ailen dövüyor mu? "

"Miyav."

"Ama ben senin dilini bilmiyorum. Hmm. Nereden öğrenebilirim acaba?"

Cevap vermedi.

" Biliyor musun? Bizim mahallede de senin gibi bir kedi var. Onun sahibi var tabii. Melike ablam. Çok güzel bakıyor ona, bir sürü oyuncağı ve çeşitli mamaları var. Bende istiyorum ama annnem izin vermiyor. Daha küçükmüşüm."

"Miyav."

"Evet, biliyorum. Artık büyüdüm ben. Hey, bak ne buldum. Seninle arkadaş olalım. Sana şöyle tahtadan çok büyük bir ev yaparım! Hem bir sürü yemek yersin. İstersen her gün yürüyüşe çıkarız? Ne dersin. "

"Miyav."

"Bu evet mi, hayır mı? "

"Miyav."

Bu ses başka bir yerden gelmişti. Arkama döndüm. Bir kedi?

Yavru kedi koşarak ona gitti. Sarıldılar.

"Keşke annemle babam da bana böyle sarılsa. "

Ve gittiler. Öylece kalmıştım. Eve gitmeyi teklif etmiştim oysaki...

Olduğum âna döndüm. Çizdiğim resme baktım. O yavru kedi gibi sırtında ve patisinde desenler vardı. Minik parmaklarım tam düzgün çizememişti ama yaşıtlarıma göre nerdeyse ileri derecede mükemmeldi. Resmim iyiydi. Çok severdim. Bir zamanlar...

Küçük ben son bir çizik atıp heyecanla ayağa kalktı. Çikolatasının sonunu da ağzına atıp zıplamaya başkadı.

"İşte! Bu benim arkadaşım! Şimdi olmasa bile daha sonra tıpkı böyle bir kedim olacak! Dünyalar kadar oyun oynayacağız! Tıpkı o kedi gibi! Yaşasın! Tatlı kediiii! "

𝔼𝕍𝕊𝕀̇ℤ     (🅺🅰🅾🆂) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin