Bir odanın kapısını çaldılar. Çıkan kadın yüzünde kırışıklıkları başlamış, kısa tatlı sarı saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırmış, fazlasıyla dikkat çekici açık yeşil gözlüydü. Elimdeki kelepçeyi görünce kısaca beni de süzdü. Yanımdaki adam cevap verdi.
"Yeni denek."
Kadının gözleri memnuniyetle bana döndü.
Hafiften titremeye başlamıştım.
"Ayıp olmazsa bende bilmek isterim. " Dedim imayla.
Kadın gülümsedi.
Yanımdaki,
"Cüneyt beyler sonuçları anında istiyorlar. " Dedi.
Kadın sevinçle karşılık verdi.
"Tabii. Orada zaten. Hemen gidelim. "
Varlığım umurlarında değilmiş gibi davranıyorlardı. Fazlasıyla sinir bozucu bir his...
Bu kez kapı daha farklıydı. Metal, mekanik bir görüntüye sahip, hem kart hemde şifre ile açılan büyük bir kapı. Beyaz koridora zıt bir gri.
İşte burası tam bir laboratuvara benziyordu. En ortada büyük bir şeffaf ekran vardı. Etrafta kafesli yada camlı çeşitli odalar. Her yerde masa ve bilgisayarlar. Sağ taraftan ilerledik. Camlardan birine ellerini dayamış dışarıya sessizce bakan bir adam vardı. Daha çok bir, yerli gibiydi. Ya da hasta. Göz göze geldiğimiz anda bütün vücudum buz gibi olmuş ve anında önüme dönmüştüm.
"O şey ne? " Dedim kadına hitap ederek. İnsana sığmayan korkutucu bir havası vardı.
Her zamanki gibi kimse cevap vermedi.
Bir camın önünde durduk. Cam perdeyle kapalıydı. Adam elimdeki kelepçeyi çözüp aldı. Kadın bilgisayar başında oturan adama beni gösterip bir şeyler söyledi. Adam bir sürü kimyasalın göründüğü tezgahın üzerinden bir kutu aldı. Heyecanlanmıştı. Birkaç önlüklü, bazıları maskeli kişiler de arkamıza gelmiş bizi izlemeye koyulmuştu. Kadın gülümseyip yanımdakilere hitaben,
"Benim şimdi gitmem lazım. Siz Cüneyt beyle devam edin. " Dedi.
Cüneyt olduğunu düşündüğüm adam yaklaşıp konuştu.
"Ceketini çıkartın. Üzerinde sadece atleti olsun. Pantolonunu da sonuna kadar kıvırın. Ayakkabıları kalabilir. Saçlarını da tepeden iyice toplayın. Deneme 11 başlamak üzere. "
"Ne?! " Dedim şaşkınlıkla.
Takım elbiseli adamlar hepsini sırayla yaptı. Saçımı ise arka taraftan bir kadın topladı. Karşımdaki saçları dökülmeye başalmış olan ve bu emirleri veren adam elindeki kutudan çıkardığı spreyi üzerime sıkmaya başladı. Mide bulandırıcı bir kokusu vardı. Direnmek bir işe yaramadığı için artık öylece duruyordum. Kollarıma ve bacaklarıma ayrıyeten krem sürer gibi yedirmişti.
"Solüsyon her yerine değsin. Unutmayın tek seferde olacak. İyice sıkmalı. "
"Ne yapacaksınız? " Dedim gerginliğimi gizleyemeyerek.
Adam yüzüme baktı bir süre.
"Göreceksin." Dedi.
Neredeyse o spreyden zehirlenmek üzereydim ki bitti. Etrafımıza toplanan herkes heyecanlı ve meraklıydı. Sonunda başımdan aşağı kaynar sular dökülmesine, gözlerimin sonuna kadar açılmasına, ve kısa bir şok yaşamama sebep olan şey oldu. Perde açıldı.
"ŞAKA MI BU? " dedim korkuyla. Belki biraz bağırmış olabilirdim. Bağırmama tepki veren kişi insanlar değil, cama dayanmış, pis kıyafetleri olan, ağzının etrafı kanlı görünen, ve gözleri inanılmaz beyaz olan, teni kansız olsa da siyah damarları görünen şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝔼𝕍𝕊𝕀̇ℤ (🅺🅰🅾🆂)
ActionTamamen kurgudur! ...... 𝙃𝙖𝙮𝙖𝙩ı𝙢ı𝙯ı 𝙮𝙤̈𝙣𝙚𝙩𝙢𝙚𝙠 𝙣𝙚 𝙠𝙖𝙙𝙖𝙧 𝙯𝙤𝙧 𝙤𝙡𝙖𝙗𝙞𝙡𝙞𝙧? ..... 𝙱𝚒𝚕𝚖𝚎𝚖 𝚔𝚊𝚌̧ı𝚗𝚌ı 𝚍𝚞̈𝚗𝚢𝚊 𝚜𝚊𝚟𝚊𝚜̧ı, 𝚊𝚛𝚝ı𝚔 𝚑𝚊𝚢𝚊𝚝ı 𝚢𝚊𝚜̧𝚊𝚗𝚖𝚊𝚣 𝚑𝚊̂𝚕𝚎 𝚐𝚎𝚝𝚒𝚛𝚖𝚒𝚜̧𝚝𝚒. 𝙰𝚌ı𝚢ı 𝚟...