Kıpırdandım. Şu aptal yatak hiç rahat değildi. Pozisyon değiştirip en rahat şekli aradım. Bir daha, bir daha, bir daha.
"Sinir bozucu şey! "
Sinirle kalktım. Neyse ki duvarda bir saat vardı.
06:55
"Üfff! "
Geri yattım. Tabi ki hâlâ rahat değildi. Kalktm. Sinir krizi geçirmek üzereydim. Tam iki günüm böyle geçmişti. Bu aptal odada, iki boş, aptal, iki gün!
Lavabo burada yoktu, bu yüzden nöbetçiler beni normal ortak lavaboya götürüyordu.
Kalkıp gezindim. Uykum yoktu, ki zaten yatak her gün bel fıtığı olmama daha da yaklaştırıyordu. Benimde diğer bazı deneklerin olduğu gibi camımın dışında perde vardı. Diğerlerinin beyazının aksine siyahtı. Akşam olduğunda kapatıyorlardı. Laboratuvar geceleri de çalışıyordu. Ben görmüyordum. Perde hâlâ kapalıydı ama bir miktar sesler geliyordu. Konuşma sesleri. Dün gece bir kere bir çığlık sesi duymuştum. Bir hayvan gibiydi ama tam kestirememiştim.
Odada turlamaya devam ettim. Enine ve boyuna 6-7 metre vardı. Kütüphaneye gidip göz attım. Sıkıcı romanlar...
Cama doğru ilerleyip bir kaç kez tıklattım.
"Heey! Lavaboya gitmem lazım. "
Bekledim. Duyan olmadı diye düşünüp tekrar tıklattım.
"Heey! "
Bekledim. Küçük ve sinirli bir küfür savurup arkamı döndüm. Etrafı incelemeye başladım. O an daha önce fark etmediğim bir şey gözüme takıldı. Kamera?
Odanın bir köşesinde, bütün odayı aldığını tahmin ettiğim, duvarlar gibi beyaza kamufle edilmiş bir kamera. Donup kaldım. Kamerayla bakışmak yeni bir hobim olabilir miydi? Neden olmasın? Kendi kendime güldüm.
"Burada kafayı yerim."
Cama dönüp tekrar vurdum. Sonra kameraya yönelip el salladım. Acaba ses alıyor muydu?
"Baksanıza! Birisi gelsin artık! Lavaboya gitmem lazım. "
Kamera yavaşça aşağı yukarı hareket etti.
"Hahahahhahaha! "
Hızla cama gittim. Aslında lavaboya sadece yüzümü yıkamak ve vüzudumun açılması için gidiyordum. Gelen olmadı. Tekrar kameraya baktım.
"Şaka mı yapıyorsun? "
Sağa sola hareket etti bu kez. Ses alıyor dedim içimden. Cama dönüp daha sert vurdum. Yine gelen olmadı. Sinirle kameraya gidip bağırdım.
"Ne kadar beklemem gerekiyor? O çok rahat yerinizden kalkıp buraya gelmeniz çok mu zor?! "
Bir kaç saniye düzdü. Sonra aşağı yukarı hareket etti. Göz devirdim.
"Bana bakın. Sizi 5 dakika bekleyeceğim. Aksi takdirde buraları temizlemek zorunda kalırsınız! "
Yatağıma oturup üşenmeden saymaya başladım.
"45, 46... 1 dakika doldu, 28, 29... 4 dakika oldu, 57, 58, 59, 60. Pekâlâ. 5 dakika bitti. "
Kalkıp etrafa bakındım. Tabiki de burayı tuvalet olarak kullanmayacaktım. Kalın kitaplardan birini alıp kameranın olduğu köşeye gittim. Daha iyi görmek için aşağıya doğru eğildi. Kitabı sertçe fırlattım. Yamuldu. Tam hareket ederken kitabı alıp tekrar fırlattım. Sağlamdı. Tam alıp tekrar fırlatacakken perdenin hızla açıldığını duydum. Gülümseyerek arkamı döndüm. Bir güvenlik ve bir önlüklü vardı. Güvenlik normalken önlüklü adamın yüzü panikliydi. Daha çok güldüm. Neredeyse kahkaha atacaktım. Kapıyı açtı güvenlik. Yüz ifademi düzeltip çıktım. Önlüklü sinirle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝔼𝕍𝕊𝕀̇ℤ (🅺🅰🅾🆂)
AçãoTamamen kurgudur! ...... 𝙃𝙖𝙮𝙖𝙩ı𝙢ı𝙯ı 𝙮𝙤̈𝙣𝙚𝙩𝙢𝙚𝙠 𝙣𝙚 𝙠𝙖𝙙𝙖𝙧 𝙯𝙤𝙧 𝙤𝙡𝙖𝙗𝙞𝙡𝙞𝙧? ..... 𝙱𝚒𝚕𝚖𝚎𝚖 𝚔𝚊𝚌̧ı𝚗𝚌ı 𝚍𝚞̈𝚗𝚢𝚊 𝚜𝚊𝚟𝚊𝚜̧ı, 𝚊𝚛𝚝ı𝚔 𝚑𝚊𝚢𝚊𝚝ı 𝚢𝚊𝚜̧𝚊𝚗𝚖𝚊𝚣 𝚑𝚊̂𝚕𝚎 𝚐𝚎𝚝𝚒𝚛𝚖𝚒𝚜̧𝚝𝚒. 𝙰𝚌ı𝚢ı 𝚟...