Asya' dan
"Ya Sinan bu plan işe yarar mı sence ? " dedim ipe son kez düğüm atan Sinan'a.
"Neden yaramasın ? Dün bizi kurtardı , bu günde ola bilir ," dediğinde etrafa baktım.
Sinan ağacın arkasına geçip saklandığında hepimiz bir ağızdan bağırmaya başladık.
"Okçu ! Kurtarsana bizi ?! " diye son kez bağırdığımda Elif'e döndüm. O da umutsuz bakıyordu.
Sinan bezgin adımlarla yanımıza yaklaşıp ipi çözdü.
"Sinir oluyorum ya ," dedim boşalan ipleri üstümüzden kenara iterken.
"Hadi ormanı arayalım . Belki başka bir şeyler buluruz ,"
"Okula gecikmesek iyi ,"
Ormanda nerdeyse gezdiğimiz yerlere bakmıştık. Ama hiçbir şey yoktu ortalıkta.
"Şunlar Duygu , Ece ve Ayberk değil mi ? " dedi Arda elini uzatıp. Aynı yöne baktığımızda arkadan hızla Tayfunun da gittiğini gördük.
"Bunlar neden bu kadar talaşlılar ? "
"Korkmuşa benziyorlar " , dedikten sonra onlara döndüm. Bakışlarımdan beni anladıkları ortadaydı.
Hayalet okçu ... Ondan korkup kaçıyorlardı.
"Hadi gidelim hemen ," dedim koşmaya başlarken. Diğerleri de peşimden geldiğinde onlardan biraz öndeydim.
O kişinin kim olduğunu çok merak ediyordum. Biraz koştuktan sonra ortada yere saplanmış bir ok gördüğümde duraksadım. Bu dün bizi kurtaran kişinin attığı oklarla aynıydı.
Kaşlarımı çatıp oraya ilerledim.
"Asya yavaş , düşüceksin " dese de Elif'i umursamadım.
"Asya ,"
Elif ismimi seslendiğinde , ağaçtan yere inen çoçukla şaşkınlıkla gözlerim açıldı. O çoçuk uçmuşmuydu az önce ? Yoksa ben kendimi fazla kaptırtığım için hayal falan mı görmeye başlamıştım.
Daha sonra ileri atıldığında belimden kavrayıp beni kendiyle birlikte geriye çekti. Aniden yaptığı şeyle ellerim sıkıca omuzlarına tutundu.
Şaşkınlıktan biraz öyle durduğumda hemen geri çekildim .
"Tuzak kurmuşlar ," dedi eliyle arkamızda kalan yaprakla dolu alanı işaret edip. Bakışlarım oraya kaydığında gördüğüm halatla tekrar ona döndüm.
İyi de , bu çoçuk bizim yaşlardaydı. Nasıl öyle inmişti ağaçtan ?
Hepimiz kaşlarımız çatık bir şekilde ona bakıyorduk.
"Zihirim sendemi ? ," dedi , bakışlarını bana dikip.
Başımı salladığımda , elini öne uzattı.
"Ver öyleyse , emanete hıyanet olmaz ," dediğinde elim cebimdeki zihgire gitti.
Elime aldığımda , diğerlerine baktım. Elif vermem için başını sallarken , zihgiri avucunda bıraktım .
Elim elime temas edince , geri çekmişti elini.
Yerdeki oku alıp gitmeye yeltendiğinde kolundan tuttum.
"Adın ne senin ? " dedim kaşlarımı çatıp. Bakışları kolunu tutan elime kaydı.
"Ben ," diye mırıldağında devam etmesi için başımı salladım. Hızla kolunu elimden kurtarıp koşmaya başladı.
"Kaçıyor ," dedim bizde onun arkasından koşmaya başlarken.
Artık caddeye insanların arasına çıkmıştık. Her kes bize garip garip baksa da şuan umurumda değildi. O çoçuğun kim olduğunu öğrenicektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntertemporal love & Tozkoparan İskender
AdventureA; "Sen benim görmek için bakmaya gerek bile duymadığım ezberimsin ..." İ: "Sen benim gökyüzüne gönderdiğim duanın yer yüzündeki cevabısın ..."