Gidişler

110 19 9
                                    

Ormanda tek başıma oturuyordum . Yarın erkenden yola çıkıyorlardı. Salih hoca herkese geri döneceklerini söylemiş olsa bile elimde olan bir şey değildi. Onun benden gitmesini istemiyordum. İskender'e çok alışmıştım ve onu bir gün bile görmesem dayanamazdım.

Yalnız kalmak şimdilik iyiydi. Ayrıca onun yanında ağlayamıyordum bile . Giderken üzülmesin diye bende üzgün olduğumu çok hissettirmemeye çalışıyordum.

İlk geldiği zamanlar , yaşadıklarımız aklıma bir bir düştüğünde gözümden düşen yaşa da engel olamadım. Elim parmağımdaki zihgire gittiğinde üzerinde parmaklarımı gezdirdim. Sanırım giderken bunu ona vermem gerekiyordu.

"Asya ? " diyen sesini duyduğumda elimle hızla yüzümdeki yaşları sildim. Elindeki ok ve yayları kenara bırakıp karşıma oturduğunda konuşmak istediğini biliyordum ama onunla böyle bir şey konuşmaya hazır değildim sanırım.

"Hazırlık yaptığınızı sanıyordum," diye mırıldandım sakince . Başını salladı ve eliyle çenemden tutup başımı kaldırdı. Gözleri gözlerime değdiğinde yutkundum. Gülümseyerek bana baktı.

"Geri geleceğim, bana inanıyorsun değil mi ? " Dediğinde başımı salladım.

"Sana inandığım kadar kimseye inanmıyorum İskender.  Gitmene dönmen şartıyla katlana bilirim. Lütfen, geri dönmeye çalış. Kendine zarar gelmesine izin verme , yalvarırım " dediğimde başımı kendine çekerek göğsüne yasladı. Elleri saçlarımı okşarken, dudaklarını da tepesine bastırdı.

"Sensiz kalmamak için hemen döneceğim," dediğinde gözlerimi kapatıp beline sarıldım.

Saat'in kaç olduğunu bilmiyordum ama biz hala ormanda otururken, Sahih hocanın aramasıyla İskender beni eve bırakıp, onların yanına gitmişti.

Sabah onlara vedalaşmaya gidicektik.  Onun gidecek olmasıyla bir saniye bile yanından ayrılmak istemiyordum. Odamda otururken, kapımın çalınmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. "Gir ," diye mırıldandım.

İçeri giren annem , elinde tepsiyle yanıma oturdu.

"Asya'm , sana en sevdiyin kurabiyelerden yaptım . " dediğinde iştahım olmadığı için yemiyecektim zaten ama bir şey demesin diye elinden alıp komidinin üzerine bıraktım.

"Ders çalışırken atıştırırım ," dediğimde eliyle saçlarımı okşayıp gülümsedi.

"Kızım, işten dolayı babanda bende senle çok ilgilenmeye vakit bulamıyoruz iyisin değil mi ? Okulda falan her hangi bir problem yok ya ? " Dediğinde başımı iki yana salladım.

"İyiyim , yarın turnuva var . Çocuklarla sürekli çalışıyoruz o yüzden yorgunluk var üzerimde."

"Arda'nın kolu iyileşti mi bari ? "

"Evet , " diye mırıldandım önüme dönüp.

"Dört kişi katılıyor diye biliyordum. İskender katılmıyor mu yani ? " Dediğinde yutkundum.

"Şey, hayır . Şimdiye kadar bize yeterince yardımcı oldu zaten . Yarın kendimiz hallederiz " dedim . O da daha fazla üstelemedi ve yanağımdan öpüb beni odada yalnız bıraktı. Yanımda duran telefonu aldığımda galeriye girdim. Fotoğraflar bölümünden resimlerimize bakarken gözlerimin dolmasını engelleyemedim.

Parmaklarım onun üzerinde gezinirken, dudaklarım titredi. Ben nasıl bekleyecektim ki onu ? Şimdiden özlüyordum, gidince nasıl olucaktı ?

&&&

"Umarım kazanırız," diyen Arda'ya cevap vermedim. Şuan turnuva en son düşüneceğim şeydi. Turnuvadan sonra Salih hocalar gidecekti ama hala gelmemiştiler . Gözlerim etrafta sürekli onları arıyordu. Birden bize yaklaşan Savaş hocayı gördüm. Nefes nefese kalmış gibiydi. Elini dizlerine yaslayıp soluklanmaya başladı.

"Ç-çocuklar ," dediğinde nefesini verdi." Şimdi gidiyorlar" dediğinde ayağa kalktım hızla oturduğum yerden.

"Ne ? Nasıl yani ? " Dedi Sinan da kaşlarını çatarak.

Bakışları üzerimizde gezinirken cevap verdi.
"Sizinle vedalaştığı zaman daha zor olacağını söyledi İskender. Size şanslar diledi, kazanacağınızı zaten biliyor, bu yüzden beni düşünmesinler dedi ," demesiyle başımı hızla iki yana salladı.

"H-hayır olmaz , olmaz. Ben onu görmeliyim. Olmaz ," diye üst üste mırıldandım. Son kez görmeden, nasıl oluyordu da gide biliyordu ?

"Olmaz! Ona veda etmeden bizi bırakıp nasıl gide bilir  ? " Dedi Sinan ve bize döndü. "Gitmeden hemen yetişelim , " dediğinde ellerimizde olan yayları ve okları bırakıp sahadan ayrıldık. Hızla koşarken içimden gitmemesi için dua ediyordum.

Labaratuvar'a yetiştiğimizde kimsenin olmadığını gördüğümde sertçe yutkundum. Gitmişlerdi. Onu son kez bile görmeme izin vermemişti . Bana bunu çok görmüştü.

"Hayır , hayır " dedim ağlayarak. Hepimiz berbat şekilde ortada kaldığımız zaman Sinan'ın elinde gördüğüm şeyle ona yaklaştım.

"Makine olmadan geri dönmeleri mümkün değil," demesiyle gözlerim portala değdi.

"Bana söz vermişti , " diye sessizce fısıldadım.

"Hadi gidiyoruz " dedi Sinan elindeki kumandanın düğmesine basıp.

"Ne ? Nereye Sinan? Salih hoca çok kızar," diyen Elif haklıydı ama şuan bunu umursayacak halde değildim.

"Hadi , çabuk olun " dediğinde diğerlerine bakmadan geçitten hızla geçtim. Diğerlerinin de peşimden geleceğini biliyordum.

Kendimizi ormanlık bir alanda bulmuştuk. Sinan elindeki kumandayı üzerinde kıyafetin kuşağında sakladı ve bize döndü.

"Hadi , onları bulalım," dediğinde birliktelik yürümeye başladım.

"Nerdesin İskender , nerde" diye mırıldandım. Umarım onları çabucak bulurduk.

İntertemporal love & Tozkoparan İskender Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin