Plan

114 20 6
                                    

Gece yarısı olduğunda yavaşça ses çıkarmamaya özen göstererek ayağa kalktık. Zindanın demirlerini iki elimi aralarına geçirip ayırmaya çalıştım. Tüm gücümle yaptığımda babam ve Sinan da yardım ettiklerinde çıkmamız için boşluk oluşmuştu.

Her kes bir bir dışarıya çıktığında Asya'nın elinden tutarak onların peşinden ilerledik.

"Baba , ya uyandığında bizi görmezlerse ? Onları bir süre oyalamalıyız ," dediğimde babam doğru olduğunu düşünerek başını salladı ve etrafına baktı.

"Tamam ben hallederim. Siz Fikriyle gidin ve beni bekleyin. Kısa sürede yanınıza gelirim," dediğinde başımı salladım ve birlikte oradan ayrıldık.

Yaklaşık bir saate yakın süredir dışarda babamı bekliyorduk.

"Fikri hoca'm, babam yine yakalanmamıştır , değil mi ? " Dediğimde başını iki yana salladı.

" Sanmam , üzerimize giyinmek için buraya uygun kıyafetler lazım. Onları almak için bir tanıdığın yanına gideceğini söylemişti. Belki de oraya uğramıştır" dediğinde diğerlerine döndüm.

"Ya gardaşım benim karnım kurt gibi açıktı," dedi Arda karnını tutarak.

"Babam gelsin, bakarız çaresine" dedim gülerek.

"Asya iyimisin biraz daha kızım? " diyen Fikri hocayla onu onayladı.

"Evet hoca'm . Merak etmeyin siz , bir kaç küçük yara sadece ," dediğinde bakışlarımı ondan ayırmadım. Canının yansa bile , belli etmezdi zaten . Güzel yüzünü seyr ederken bana döndüğünde bakışlarını bir kaç saniye sonra kaçırdı.

"Evet , geldim" diye ses duyduğumuzda babama döndüm. Elinde iki çuvalla yanımıza geldi .

"Evet gerekli şeyleri getirdim. Çabuk olmalıyız," dediğinde elindeki çuvalları aldım ve onu takip ettik.

Her kes üstünü değiştirmişti. Elif içerden çıktığında elimdeki merhemle ona yaklaştım.

"Asya giyiniyor mu ? " Dediğimde başını salladı. Yanından geçip kapıyı açarak içeri girdim.

"İskender, ne yapıyorsun burda ? " Dediğinde kollarında gördüğüm morlukla ona yaklaştım. Zaten giyinmiş sayılırdı.

"Merhem almış babam , senin için" dediğinde bakışları elimdeki merheme kaydı. Elini uzattı.

"Teşekkür ederim , kendim hall ederim" dediğinde elinden tutup yer yatağının kenarına oturmasını sağladım. Karşısında oturup yavaşça kapağını açtım ve hafifçe koluna sürmeye başladım.

"Tutarken olmuştur ," dediğinde başımı kaldırıp ona baktım. Ama o ben hariç gözlerini her yerde gezdiriyordu.

"Yanında olmam seni rahatsız ediyor mu ? " Dediğimde başını iki yana salladı.

"Hayır tabii ki , sadece diğerleri. Bilmiyorum utanıyorum biraz ," dediğinde gülümsedim yüzüne yaklaştım. Bu sayede gözleri açılarak bana baktığında yüzündeki ifade çok komik aynı zamanda sevimliydi.

"İskender," diye fısıldadı yutkunarak. Ellerini göğsüme koyduğunda bakışları dudaklarıma takılı kaldı.

"Ne olursa olsun , her hangi bir tehlike olursa kendini öne atmayı aklından bile geçirme. Söz mü ? " Dediğimde bakışlarını gözlerime çıkardı.

"Sana bir zarar geleceğini görsem, dayana bilirmiyim sanıyorsun? Eğer zarar görmemi istemiyorsan , kendini korumalısın ilk önce " dediğinde göğsümde duran eli kalbimin üzerinde durdu. " Kalbin attığı sürece bende hayatta olurum. O yüzden dikkat et , hemde çok " dedi dudaklarıma nefesini üfleyerek.

Dedikleri karşısında başımı usulca salladım ve dudağına küçük bir öpücük kondurdum. Geri çekildiğimde ayağa kalktı hemen.

"Ş-şey sen çık istersen. Ben de giyinip geliyorum " dedi hızlı hızlı nefesini verip konuşurken. Başımı sallayarak odadan çıktığımda babamın bakışları beni buldu.

"İskender, kendini bu duruma fazla alıştırma. Gerçekleri biliyorsun, ne onu üz ne de kendini. Şimdilik bir şey demiyorum ama bu durum iyi değil, sizin için" dediğinde ima ettiği şeyleri anladığımda daha fazla duymak istemiyordum.

"Biliyorum baba, ama elimde olan bir şey değil. Onun da elinde değil, şimdilik bunun hakkında konuşmak istemiyorum. Görevimizi yerine getirelim, sonrasına bakarız" dediğinde diğerlerinin yanına gitti.

Gerçekleri bilsem bile kabul etmeli olduğum anlamına gelmiyordu. Asya' dan vazgeçme gibi bir şey söz konusu bile olmazdı. Ben artık onsuz bir zaman istemiyordum . Ki bizi karşılaştıran kaderinde vardır bir bildiği değil mi ? Boş yere değil, hem de hiç değil.

&&&

"Peki biz sultan Beyaziti nasıl tanıyıcağız ? " Diyen Asya'ya Elif cevab verdi.

"Ben kitablarda falan resmini görmüştüm ama , aynı olur mu ki ? " Dediğinde başımı iki yana salladım.

"Sultanın sizin gördüğünüz resimlerle alakası yok , çünki orda yaşlı haline uygun resimleri çizili. Merak etmeyin siz ben size o olduğunda işaret veririm . Asya sen ve Elif kapı tarafında duran tezgahlarda durup bana yardımcı olursunuz. Sinan ve Arda siz de bizim gözümüz olmalısınız . Yukarıdan bizim göremediğimiz ne varsa bize yardım edeceksiniz. Ben ve babam da suikastçıları etkisiz hale getiririz ," dediğimde hepsi beni onayladı.

Fikri hoca zamangaçı almak için mühendis ve yeniçerinin peşine düşmüştü. Büyük kapıdan içeri giren üç adamla dikkatimi oraya verdim. Gözlerimi kapatıp odaklandığımda önlerinde yürüyen kişiye efendim diye hitap ettiklerini duydum.

"Baba , sanırım sultan ve adamları onlar ," dediğinde babam da onlara baktı. Kızlara ve çocuklara onları işaret ettiğimde beni anladılar.

Arkalarında yaklaşan iki adam dikkatimi çektiğinde ellerinde gördüğüm oklarla yutkundum ve Elife işaret ettiğimde anlamasıyla beraber elma olan sepeti yere aşırdık. İçindekiler döküldüğünde , başımı kaldırıp adamlara baktım.

"Bağışlayasın ağam, " dediğimde başını sallayıp ilerlediklerini gördüm. Durmayacaklarını anladığımda elimdeki boş sepeti önlerine attığımda oklar boş sepete saplandı. İkisi de bir sepete bir de bana baktıklarında sultan şüphelenmesin diye gizlenip kaçtılar.

"Aferin ," dedi babam bize bakarak. Elif yeniden yerine geçtiğinde bakışlarım Asya'ya döndü. Yanında gördüğüm adamla kaşlarım çatıldı. Ne oluyordu.  Hızla yanına yaklaştığımda adamın ona bakan gözleri hiç iyi değildi.

"Ama naz eder durursun sende , gel hele sen benle " deyip kolunu tuttuğunda dişlerimi sıkarak adamın kolunu tutarak hızla geri çektim. Suratına yumruğu geçirdiğimde Asya'nın çığlığını duydum.

"Naz eder öyle mi ? Ben şimdi sana bir naz ederim görürsün " diyip yumruklarımı art arda suratına geçirdim.

"Dur İskender , İskender dur diyorum. Öldüreceksin" dediğinde elimi yüzünden çekerek doğruldum. Asya'ya döndüğümde tedirginlik içinde etrafa bakıyordu.

"Bir şey yapmadı değil mi ? " Dediğimde başını iki yana salladı. Elleri ellerimi okşadı ve başıyla babamı gösterdi.

"Hadi git yanına, görevimiz var. Her kes buraya bakıyor. " Dediğinde elinden tutup onu da kendimle sürükledim.

"İskender napıyorsun?! " Dediğinde babamın yanında bıraktım onu.

"Ben başka yoldan karşılarına çıkıyorum. Siz de dikkatle diğer taraftan gelin , " dedim ve oklarımı alarak çatıya uçtum.

İntertemporal love & Tozkoparan İskender Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin