Kalp atışı

121 21 5
                                    

"Baba , daha çok gideceğiz mi ? " Dediğimde başını salladı.

"Az kaldı, zamanında yetişirsek hiçbir sorun olmayacak, merak etme sen " dediğinde önüme döndüm.

"Salih , çocuklar ne yaptılar acaba " dedi Fikri hoca düşünceyle . Sessizce ilerlemeye devam ettim. Onlara şans bile dileyemedim. Çünki biliyordum, görürsem ayrılmak zor olucaktı. Asya'nın daha fazla üzülmesini istemediğim için görüşmek istemediğimi söylemesini istemiştim Savaş hoca 'dan .

"Bence görmeliydik son kez , bu bize  ilk vedaları değil," dediğinde babamın bakışları bana döndü kısa bir an .

"Bu kez yalnız değiliz Fikri. Onlardan da bir parça var bizimle. Kolay kolay bırakmazlardı , onu geçtim bizimle gelmek isteyeceklerdi. Ve bu mümkün değil," dediğinde Fikri hoca imayla konuştu.

"Asya çok kötü olmuştu, tamam diğerleri de iyi değildi ama Asya . Sanırım İskender'e verdiği değer diğerlerinin verdiğinden daha farklı," dediğinde ona bakmadım.

"Fikri , bunu şimdi konuşmanın sırası değil. İşimiz var , ona odaklanmalıyız ," dediğinde kimse konuşmadı daha da. Benim zaten sesim çıkmıyordu lazım olamadığı müddetçe.

Saraya yaklaştığımızda nöbetçi askerlere daha bir şey söylememize izin vermeden yanlarında duran adam garip garip bize bakıyordu. Babam açıklama yapmıştı, ama o yanlarında duran adam bizim casus olduğumuzu ve sultana zarar vermek istediğimizi söylediği an bizi zindana getirmişlerdi.

"Baba ,burdan hemen kurtula biliriz . Neyi bekliyoruz ," dediğinde babam eliyle yanını gösterdi.

" Gece olmasını, belli ki sultanı korumak için geldiğimizi bilenler var. Şimdi çıkıp gitsek bile bir işe yaramaz. Yine bize iftira atarlar . Akşam kimse görmeden buradan çıkıp, plan yapmalıyız," dediğinde söyledikleri aklıma yattığı için yerde yanına oturdum. Ellerimi dizlerime sarıp başımı yasladım.

Ne kadar güçlü görünümlü olsam da şuan ruhen Asya'ya ihtiyacım vardı. Sesini duymaya, kokusunu solumaya . Gözlerimi kapattığım an görüş açıma gülümseyen yüzü geliyordu. Umarım, onu gerçekten tekrar göre bilirdim.

"Ya bırakın diyoruz ! Biz casus falan değiliz diyorum ! Laftan anlamıyor musunuz siz ? " Diye duyduğum sesin hayal olduğunu düşünüyordum ki başka bir seste duydum.

"Lütfen bizi dinleyin. Biz sıradan insanlarız, casus değiliz ! Sultanı görmemize izin verin ,"

Asya ve Elif ? Başımı hızla kaldırdığımda oturduğum yerden ayağa kalktım. Çocuklar... Ama bu nasıl olurdu. Şaşkınlıkla ve dilimi yutmuş gibi onlara bakarken babam ve Fikri hocanın da benden bir farkı yoktu.

"Çocuklar? "

Babamın sesini duymalarıyla arkalarını döndüklerinde bizi gördüler. Yüzlerinde oluşan sevinç ve rahatlama hissini fatkederken bakışlarım Asya'ya değdi. Yüzüne ne olmuştu ?

"Hoca'm,  İskender ! Şükür, sizi bulduk. Tabi sizi de burda bulmak istemezdik ama ," diye. Sinan'ı bile dediklerini anlayacak kadar dinlemekle meşgul değildim. Asya'nın yüzüne ne olmuştu. Ellerim demir parmaklıkları sertçe sıkarken yutkundum. Birisi ona zarar mı vermişti?

"Demek tanıyorsunuz bir birinizi , siz essahtan casussunuz . Üzerinizden çıkan o sihirli şeyde bunun için sebep , geçin onların yanına" dedi bizim zindanı açıp çocukları içeri aldı.

Hepsi babama sarıldılar. Babam da Asya'nın yüzünü fark etti .

"Kızım sana ne oldu ? " Dediğinde Asya yutkundu.

"Şey, biz dövüşüyorduk . Ormanda önümüzü bir grup insan kesti. Halk insanı değildi," dediğinde eliyle yanağını gizlemeye çalıştı.

"Onların elinde çocuklar vardı hocam. Asya dayanamayıp hepsine ağzına geleni söylediği için bizi tutup önümüzde ona vurdular. Bizden güçlüydüler, bu yüzden bir şey yapamadık " dedi Arda da bakışlarını kaçırıp.

"Çocuklar sizin burada ne işiniz var  ? " Dedi babam kaşlarını çatıp. Sinan yutkundu ve ellerini iki yanına saldı.

"Geri dönmeniz için kumandayı unutmuşsunuz. Onu size getirmek istemiştik , başımıza böyle bir şeyin geleceğini bilmiyorduk," dedi Sinan başını eğip.

"Tamam artık Salih. Gelmişler artık, yapacak bir şey yok. Elimizden geldiğince çabuk olmalıyız. Evet makine nerde ? " Diyen Fikri hocayla çocuklar bir birilerine baktılar.

"Şey, üzerimizi aradıklarında bulup aldılar " dedi Arda mahçup ifadeyle. Fikri hoca eliyle alnına vurdu.

"Tamam sakin olun . Bir yolunu bulup geri alırız, şimdi beklemeliyiz ," dedi ve her kes bir yerlere oturdu. Asya öylece durduğunda elinden tutup onlardan biraz uzağa yanıma oturttum. Yüzüme bakmıyordu bir türlü.

"Asya , " diye sessizce mırıldandım. Elimle çenesinden tutup kaldırdım başını hafifçe.
"Çok mu vurdular ," dediğimde iki yana salladı başını salladı. Dudakları titreyerek baktığında yutkunamadığımı hiss ettim.

"Niye konuşmuyorsun? " Dedim elimle iz olan yanağını okşayıp hafifçe.

" İskender , " dedi zorlukla. " Çok korktum, seni görmeyeceğimi sandım. Seni kaybettim sandım. Neden son kez görmeme izin vermedin " dediğinde akan yaşları parmağımla sildim.

"Asya , acıyor mu bir yerin? " Dedim bu konuyu kapatması için.

"Çok acıyor, çok vurdular ," dediğinde nefesim boğazımda kaldı. "Ama hiç biri senin yokluğun, olmayaşın kadar acıtmıyor İskender . " Dediğinde okşadığım yanağına dudaklarımı bastırıp hafifçe öptüm.

Geri çekilmeden kendime çekip sıkıca sarıldım. Saçlarının kokusu burnuma dolduğunda o da belime sarılmıştı.

"Burası aşk kokuyor ," diyen Arda'ya döndü bakışlarım. Bakışlarımı gördüğünde eliyle ağzına fermuar işareti yapıp sustu. Babamın ve diğerlerinin bakışlarını hiss etsem de umursamadım.

Yavaşça ve geri çekildi o da dudaklarını yanağıma bastırdı. Yüzümde gülümseme oluşurken yüzüme baktığında kısa bir an yüzünü buruşturdu.

"Ne oldu? " Diye telaşla sorduğumda başını salladı.

"Bir şey yok , biraz acı var sadece. " Dediğinde gözlerimi üzerinde gezindi.

"Buradan çıkalım, bir şeyler almalıyız. " Dediğimde gülümsedi ve başını salladı. Daha sonra başını göğsüme yasladı. Gözlerimi kapatıp geriye yaslandım bende. Sabahtan beri içimi saran karanlık o bana geldiği gibi yok olmuştu. Üzerimde olan etkisi  kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar derindi ...

"Kalbimin atması için tek sepepsin ," diye mırıldanmasıyla elimle saçlarını okşadım. Benimde öyleydi.

İntertemporal love & Tozkoparan İskender Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin