3

90 37 44
                                    

Saat ikindi sularına yaklaşırken müşteri yoğunluğu da azalmaya başlamış, kafamı kurcalayan düşünceler yerini çoktan günün stresine bırakmıştı. Arkadaşlarımın tatlı sohbeti üzerimdeki rehaveti yavaş yavaş kaldırmaya yelteniyordu.

Bizimkilere menüye yeni eklediğimiz tatlıyı tattırırken Mert'in de masaya oturmasıyla ekip tamamlandı. Keyfile daldığımız muhabbeti hararetlendirmek istermiş gibi heyecanla soluyan Mert bir anda söze girdi. "Size bir jest hazırladım gençler. Hazır mısınız?"

Heyecanla hepimizin ilgisi üzerinde toplandı. "Bir arkadaş ile karşılaştık lüks bir mekanda sahneye çıkacakmış, hani geçen sene konserlerle açılış yapan yer var ya orası işte. Sizin gruba da yer ayırtayım istersen dedi." Tek tek hepimizin yüzünü inceledi beklediği tepkiyi alamamış olacak ki sözünün devamını getirmedi.

"Sen ne dedin?" diye sordu Nehir.

"Ne diyeceğim kızım, olur dedim. İki kafa dağıtırız, bu ay çok yoğundu işten kafamızı kaldıramadık. Hem bir daha nerden para bulup öyle bir yerde eğleneceğiz."

"Ne zamanmış?" diye sordu Yiğit.

"Yarın akşam." Bizi düşünceli görünce Mert'in de yüzü asılmaya başladı. Sevineceğimizi düşünüp tatlılık yapmıştı, bize sorması gerekirdi ama hevesini kırmaya değmezdi, ince düşüncesi için razı olmalıydık. "Bence çok güzel bir fikir, eğleniriz işte ne olacak?" diyip gülümsedim ve Yiğit'e dönüp itiraz etmemesi için bakışlarımla uyardım. Benim gülümsememle Mert tekrar keyiflendi, Eda ve Cem de gitme taraftarı olunca yarın akşamki planımız kesinleşmiş oldu.

Nehir tam ağzını açtığı sırada, bir garson yanıma yanaştı tüm gözler ona çevirilince konuşmamızı böldüğünün farkına vardı. "Kusura bakmayın böldüm. Yasemin hanım şu masadaki müşterilerimiz sizi sordular sanırım birinin tavsiyesiyle gelmişler, görüşmek istediler." dedi ve masayı işaret etti. "Peki, geliyorum." diyip yerimden doğruldum, üstüme hızlıca çeki düzen verip gösterdiği tarafa yürüdüm.

İki adam bir kadın olmak üzere üç kişilerdi, kırklı yaşların başlarında gibi görünüyorlardı, şık giyimlerine bakılırsa zengin gibiydiler. "Hoşgeldiniz, bir isteğiniz arzunuz var mı?" diye sordum konuksever bir tavırla.

"Yok sağolun her şey çok güzeldi. Elif ablan, arkadaşımız onun tavsiyesiyle geldik çok da memnun kaldık. Haliyle gelmişken seni de görmek istedik." dedi diğerine göre daha süslü olan kadın.

"Memnun kaldıysanız ne mutlu bana. Her zaman beklerim, bilseydim daha yakından ilgi gösterirdim sizlere." Yüzlerine küçümseyici mi içten mi emin olamadığım bir gülümseme yayıldı. Gideceğim sırada kadın tekrar konuştu. "Bu akşam, oğlumun açtığı küçük bir mekanın açılışı var. Senin gibi başarılı bir restoran sahibinin de katılmasını çok isterim."dedi

"Teşekkürler, katılabilir miyim bilmiyorum ama bir ara mutlaka uğrarım." diye geçiştirici bir cümle kurdum. Sürekli kalabalık içinde olmak yeterince rahatsız ediciyken boş kalan vaktimide bu rahatsızlıkla heba edemezdim.

"Lütfen, ısrar ediyorum. Beni kırmayın gelin." dedi ve çantasından çıkardığı davetiyeyi bana uzattı. "Sizi bekleyeceğim."

Zorla davetini kabul ettiren kadın ve arkadaşları bir süre sonra restorandan kalktılar. Afallamış halimle bizimkilerin yanına gidip yaptığımız diyalogdan bahsettim fakat pek üstünde durmadık.

KIZIL ELMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin