Been geldimm
Ne yapıyorsunuz keyifler nasıl?
Bölümü buraya bırakıp kaçıyorum hadi okuyum bakim<3
Tam tamına iki gün olmuştu ne eve geliyor ne de benimle konuşuyordu. O gün o sözleri söylemesem belki de evimizde mutlu mesut yaşayacaktık, hepsi benim yüzümden olmuştu kaç kere aradım telefonu hep kapalıydı. Ne yapsam diye evde deli danalar gibi dolaşıyordum konağa gidemezdim, çünkü ailelerimiz bilirse kötü olabilirdi konu büyümeden halledilmeliydi. Bana çimen göz demesini bile özlemiştim bilmiyorum onu galiba özledim içimde bir duygu var fakat ne olduğunu anlayamıyorum gün geçtikçe artıyor sanki düşüncelerden çıkıp çalan telefonu açtım.
" Efendim Erdal" Erdal ile Mirzanın yerini bulmaya çalışıyorduk fakat adam sanki yerin dibine girmişti inşallah bulmuştu onu,
" Yenge buldum abimi şimdi sana bi konum atacağım oraya git" sevinçle gülümsedim sonunda o hasret kaldığım adamı bulmuştuk.
" Tamam teşekkür ederim Erdal yardım ettiğin için, dile benden ne dilersen" Erdal boğazını temizleyip zar zor konuştu.
" Lafı bile olmaz hem sana yardım etmeyeceksem kime yardım edecem" sesinde bile ima vardı kesin bir şey isteyecekti ofladım akşam olacak ama hala Mirzayı gidemedim.
" Dökül bakalım ne istersen yapacam Erdal naz yapma" bu adamdaki naz bende yok yemin ederim.
" Şey yenge ben birine aşık oldum ve bu kız sizin hastanede bi konuşsan sevgilisi falan var mı diye" tek nefeste söyleyince benim ağzım açık kaldı.
" Yenge iyi misin? " yaşadığım şok ile cevap veremedim ya Başaksa olmaz o Azad abimi seviyor hemen kim bu kız diye sormam gerek.
"İyiyim iyi de kim bu kız adı ne?"
" Ece hemşire" allahtan Başak değildi Ece güzel kızdı ama sevgilisi var mı yok mu onu bilemezdim.
" Tamam Erdal vakit bulursam konuşurum Eceyle " sesi bile titriyordu bu çocuk fena şekilde etkilenmiş kızdan,
" Bundan sonra faw yengemsin sağol yengelerin bir tanesi" gülümsedim bu haline, daha fazla vakit kaybetmeden telefonu kapattım hava yağmurlu olduğu için elime gelen ceketi giyip dışarı çıktım. Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu hemen koşa koşa arabaya bindim, konumu açıp sürdüm hızlı gidiyordum fakat kaza olursa diye hızımı düşürdüm. Sessiz sakin sokaklardan geçtim en sonda bir dağ evine gelince şaşırdım, şirin sessiz bir yerdi Mirzanın buraya gelme nedenini anlamıştım arabadan indim biraz etrafı inceledim, etrafta bir sürü ağaç vardı ormanlık alana benziyordu. Önümdeki dağ evine yürüdüm yeterince ıslanmıştım kapının önüne gelince kapı birden açıldı.
Hasret kaldığım adamın gözleri kızarmıştı saçları dağınıktı üstünde siyah tişört ve siyah eşofman giymişti sanki gözünün feri gitmiş gibiydi. Sakalları yeni çıkmaya başlamıştı beni görünce afallasada sanki bu günü bekler gibi bakıyordu, ben daha fazla dayanamayıp kollarımı boynuna doladım kokusu burnuma hücum edince ne kadar özlediğimi farkettim. Mirza ilk başta karşılık vermedi ama sonra ellerini belime koydu.
" Mirza çok özledim seni" burnunu saçıma daldırdı kokumu içine çektiğini hisettim, ayrılmak istemedim ondan ama Mirza geri çekildi biliyorum bana kızgındı ama hata yapmıştım kabul ediyorum pişmanım,
" Neden geldin Aden " gözlerine bakmaya yüzüm yoktu başımı eğdim keşke böyle olmasaydı, Mirza elini çeneme koyup yüzüne bakmamı sağladı ağlamak istemiyorum ama bana hayal kırıklığı ile baktığında kalbim kırılmıştı göz yaşlarım yanağımdan süzüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
" Meleklerin Sevdası"
ChickLitÖzlediği şehrine geri gelen Aden hiç beklemediği bir şekilde evlendirilir peki ya bu evleneceği adam 7 senedir kıza deli gibi aşıksa? İlginizi çektiyse kitabın büyüsüne kapılmaya hazır olun...