4. Bölüm

248 18 3
                                    

Felix onca başına gelen şeyden sonra Changbin'e ne yazacağını uzun bir süre düşündü. Eskiden yani küçükken ruh eşimi bulursam yok şöyle yapacağım yok böyle yapacağım diye dolanırdı ama gerçek pek de öyle değildi anlaşılan.

Gerçi düşündüğünün aksine normal bir şekilde de karşılaşmamışlardı. O yüzden hala pek olayları sindirememişti.

Bir yandan içinden dövmeyle uğraşıyorum başka nasıl olacaktı ki derken diğer yandan da yaptığı şeyi utanç verici buluyordu.

Neyseki en sonunda düşünüp durmak bir işe yaramayacak diyerek telefonunu eline alıp mesajı yazdı ve her an gelebilecek cevaba karşın tetikte beklemeye başladı.

Felix- Changbin

Felix:
Changbin dövmen nasıl oldu?
Son kısmı ben bitirmediğimden dolayı merak ettim de

Changbin:
Merhaba Felix
Merak etme dövme gayet iyi
Sadece azcık kaşınıyor sanki ama dokunmamaya çalışıyorum

Felix:
Anladım hızlı iyileşir bence bakımını da iyi yaparsan
Hatta yarın senin çiçekçiye uğrayabilirim istersen sürmen gereken bazı kremler olacaktı çünkü

Changbin:
Olur çok mutlu olurum
Kapımız her zaman açık sana

Felix:
Neyse iyi geceler
Yarın görüşürüzz

Changbin:
İyi geceler
Tatlı rüyalar

"Umarım fazla ciddi gözükmemişimdir" diye düşündü Felix. Yeni tanıdığı insanlara kendini açmakta biraz zorlanıyordu. Giydiği pijamanın kolunu sıyırıp bileğine baktı.

Changbin'in izi geçmek üzereydi. Başta siyahtı fakat şimdi grimsi bir tona bürünmüştü. Sabaha da büyük ihtimalle sadece teninden azcık daha koyu, bronz bir iz kalacaktı.

Hemen yatağına yattı. Yarının gelip öğle arasında Changbin'in yanına gideceğimi hatırlamasıyla sırıttı. "Hemen uyuyim ki yarın gelsin." Dedi.

Sabah uyandığında çoktan gece uyumadan önce aklında yaptığı kombini giymeye başladı umarım güzel olur umuduyla. İşe normalde de şık giderdi ama bugün ayrı bir özen göstermişti.

Changbin için de aynısı söylenebilirdi. Evi çiçekçinin hemen üstünde olduğundan hep erken açardı fakat Felix'e denk gelmek için bu sefer biraz daha dışarda oyalanmıştı.

"Günaydın Changbin." Diye gülümsedi Felix. Changbin dışarıya çiçeklerin kaplarını taşıyordu. Elindeki leylakları yere bırakıp alnını elinin tersiyle sildi.

"Günaydın sana da Felix."

"İlk defa seni ben gelirken dışarıda görüyorum."

"Evet bugün yeni çiçekler geldi de onları vitrine taşıyordum." Dedi Changbin.

"Anladım kolay gelsin o zaman benim de içeri geçmem gerek." Diyerek Changbin'e el salladıktan sonra içeri girdi Felix.

Seungmin ona sinsi bakışlar atarak "Vay yan komşumuza ay affedersin unutmuşum ruh eşine selam vermek mi? İşini biliyorsun Felix~"

Felix Seungmin'in daha önceden ona hazırladığı planı alıp "Buna genel görgü kuralları deniyor canım." Diyerek odasına geçti.

Öğle arası geldiğinde Felix hızla yan dükkana koştu. Felix, onunla Changbin'le konuşmasının ve buluşmak istemesinin nedeni ruh eşi olduklarından dolayı düşünmesini istemiyordu.

Ne kadar ruh eşi olsalar da Felix onu gerçekten sevmek istiyordu. Ruh eşi olduklarından değil kendi istediğinden dolayı onunla olmak istiyordu. Bunun için de biraz vakit gerekliydi elbette fakat ikisi içinde erkendi sonuçta.

Felix Changbin'i göremeyince içeri girdi. Etraf özenle dizilmiş çiçeklerle doluydu. Her yandan farklı bir koku geliyordu. Felix havayı içine çekti. Bütün gün burada çalışıp bunları koklamak çok iyi hissettiriyordur diye düşündü.

Biraz daha ilerleyip önündeki masaya baktı. Changbin burada çalışıyor olmalıydı. Masanın üstünde bir defter açılıydı. Üstünde sipariş numaraları, teslim tarihleri ve çiçek isimleriyle buketlerin nasıl yapılacağı yazıyordu.

Galiba burası cidden ünlü bir çiçekçiydi. Mahallede ya da etrafında fazla çiçekçi de görmemişti. Belki de dikkatimi çekmemiştir diye içinden düşündü Felix.

Changbin bu sırada yanında bir anda belirdi. Arkasındaki merdivenlerden inmiş olmalıydı.

"A affedersin Changbin izinsiz girdim."

"Yok sorun değil istediğin zaman gelebilirsin bende üst katta bir şeylere bakıyordum." Dedi. "Üst katta bize ait hatta orda yaşıyorum diyebilirim. Gel istersen yukarı."

"İş vakti böyle bölmem sorun çıkarmaz değil mi?"

"Elbette hayır." Diyerek Changbin Felix'in önünden yuları çıkmaya başladı.

Üst kat da en az alt kat kadar çiçek kokuyordu. Ama boğucu değildi tam tersine güzel bir hava veriyordu.

"Annem burada çalışmak istediğimi duyunca bu katı boşaltıp bana vermişti hoş değil mi?" Dedi.

Changbin bu katı kendine göre dizayn etmişti. Çiçek kurutmayı seviyordu o yüzden hemen girişte kurutulmuş çiçeklerin isimlerinin olduğu büyük bir tablo duruyordu. Kesinlikle Changbin ilk görüldüğünde çiçeklerle uğraşan, soft birisi gibi durmuyordu. Sert yüz hatları vardı fakat hep gülümsüyordu.

Aynısı Felix için de geçerliydi. Uzaktan bakıldığında özellikle de kolları gözükmüyorsa, çünkü kolları dövmelerle kaplıydı, kendisinin dövmeci olduğunu tahmin eden bir kişinin çıkacağını bile düşünmüyordu.

Sanki birbirlerinin zıttı gibi olsalar da bu tezatlıkta onları çeken bir şey vardı.

°•°•°•°•°
Leylak: Aşkın ilk duygularını sembolize eder. Güzel görünüşü sadece göze değil kalbe de işler. İlk açtığı zamanlardaki canlı rengi ve kısa süreli tomurcuklarının nedeniyle de gençliği de temsil eder.

Bu çiçeği ilk ficimde de kullanmıştım galiba fakat tam da buraya uyan bir anlamı vardı o yüzden burada da var.

İngilizce klavyeyle normal türkçe yazmaya çalışmak zor ya

İngilizce klavyeyle normal türkçe yazmaya çalışmak zor ya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu photocardlar için böbreğimi satarım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu photocardlar için böbreğimi satarım. Lutfen bana versin biri bunları.

Free Tattoo // Changlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin