13. Bölüm

126 15 0
                                    

Flashback*

Minho, Chan ve Changbin birlikte bir partiye gitmişlerdi. Bir parti diyince çok bilinmez gibi bir şey oldu ama cidden öyleydi.

Minho'nun eline eve dönerken bir kağıt tıkıştırılmıştı. Başta reklam falandır diye düşünüp atmayı planlasa da otobüsteyken göz atmak sorun olmaz diye düşündü.

Kağıttaysa beklediğinin aksine bir reklam değil yapılacak bir partinin saati ve yeri yazıyordu. Tema ise 90lardı. Broşürün özenle hazırlandığı belliydi de uyduruk bir şeye benzemiyordu.

Minho elinde kağıdı tuttuğunun farkında olmadan Chan ve Changbin'in yanına gitti. Bugün onlarda kalacaktı. Film izleyip bir şeyler yiyip takılmayı planlıyorlardı. Ta ki Chan Minho'nun elinde duran broşürü alana dek.

"Oha günü bugün gitmemiz yok mu?"

Minho ise üstünü çıkarırken "Evet Chan hoş buldum. Ve hayır gitmiyoruz yorgunum zaten." Dedi. Changbin ise Chan'ın omzuna dayanmış broşüre bakarken "Neden ki ya hem bize de bir değişiklik olur. Evde takılmak ne ya. Sıkılırsak hemen döneriz."

İşte böyle ikisinin ısrarlarıyla Minho kendini partide bulmuştu. Chan ve Changbin çoktan kendilerini müziğe kaptırmış dans ediyorlardı.

Minho ise kendini bir anda tanımadığı kişilerle birlikte bir ortamda bulunca garip hissetti. Normalde gittiği partilerde hep tanıdığı insanlar vardı. Gerçi şu anda Changbin ve Chan da vardı ama garip hissediyordu yine de. Belki de sadece alkoldendi.

Tuvalete gidip elini yüzünü yıkamaya karar verdi Minho. Tuvaletin nerde olduğunu bilmediğindense etrafa bakınmaya başladı. Tam yerini bulmuş oraya doğru yürüyordu ki gözüne arada bir arkasına bakarak yürüyen gergin fakat sinirli bir yüz ifadesiyle biri ilişti.

Çocuk da onun gittiği yere yani tuvalete girip kapıyı Minho'nun yüzüne kapadı. Minho aldırış etmeyip onun ardından içeri girinceyse kendisini boğazından tutulmuş ve duvara yaslanmış bir şekilde buldu. Daha demin gördüğü çocuk boğazını tek eliyle resmen sıkıyordu. Minho tam ağzını açacaktı ki çocuk konuşmaya başladı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun. Arkadaşlarımla dans ederken beni süzdüğünün farkında değil miyim sanıyorsun? Gözlerini kaşıkla oyup çıkarırım. Onu da geçtim buraya kadar takip etmek nedir ölmek mi istiyorsun? Eceline susamışsın bence."

Karşısındaki çocuğun konuşurken daha da boğazını sıktığını görünce Minho onun boynunda olan elini tutarak "Bence başka biriyle karıştırıyorsun beni. Seni şimdi ilk defa görüyorum. Çeker misin şu ellerini artık."

Minho karşısındakinin boğazından elini çektiğini görünce o da elini bıraktı. Fakat tuttuğu yer siyahlaşmıştı ve elinin izi vardı.

Minho içinden küfür etmeye başladı. Karşısındaki çocuk ise onun boğazına bakıyordu. Minho hemen çocuğu yana itip aynada boynuna baktı. Simsiyahtı. Sanki biri onu öldürmeye çalışmış gibi gözüküyordu.

Çocuk ise sırtını duvara yaslayıp "İnanamıyorum beni dikizleyen adam mı ruh eşim çıktı?" Diye fısıldadı kendi kendine.

Minho bu sefer sinirle ona dönüp "Dedim ya o ben değilim hatta başka yönden geldim seni arkana bakıp dururken görmüştüm. Onu boş verirsek cidden dokunacak başka yer bulamadın mı ruh eşimin bir katil olduğunu sanacak insanlar. Resmen kaçıksın." Dedi.

"Kaçık olan ben miyim? Asıl beni düşün hadi beni rakip eden adam değilsin diyelim ne kadar telaşlandığımı anlamıyor musun?"

İkisinin de diyeceği bir şey yoktu. Olan olmuştu artık. Minho derin bir nefes alıp "Tamam neyse yanlış anlaşılma olmuş bu iz de solacak zaten gözükmez umarım. Olanları unutup yeniden tanışsak mı ben Lee Minho." Diyerek elini uzattı.

Karşısındaki çocuk ise hala kaşları çatık bir halde ona baktı. "Bende Jisung. Sana güveniyor olduğum fikrini çıkarma sadece tanışmak için dedim."

"Tamam evet tanışmak için."

"Bu arada telefonunu verir misin hemen bir arkadaşımı aramam gerek de." Dedi Jisung.

Minho ortamın gerginliğinin birazcık dağılmasından dolayı en azından rahatlamıştı. Boynunu aynada incelemeyi bırakıp telefonunu uzattı.

Jisung telefonunu alıp bir numarayı tuşladı. Fakat aynı anda bir telefon sesi geldi. Minho tam başka biri de mi burada diye kabinleri kontrol edecekti ki Jisung cebindeki telefondan aramayı reddetti.

"Numaramı almış oldun. Şimdi gidiyorum arkadaşlarımı bekletemem. Şu anda da konuşmayalım zaten Minho sinirliyim doğru olmaz.
Bu görüşmemizi saymayacağım. Yarın 7de yandaki kafede ol. İlk görüşmemiz en azından düzgün bir yerde olsun." Diyip gitti Jisung.

Minho ise hiç bir şey anlamamış bir şekilde Jisung'un arkasından baktı. Yüzünü bir kez daha yıkayıp aynada yanaklarına vurdu. Gözü ise direkt boynundaki ize gidiyordu.

Ve galiba artık boğazlı kazaklar onun en çok giyeceği şey olacaktı. Bir rüya olmadığından daha da emin olduktan sonra Chan ve Changbin'in yanına gitti.

"Minho nerde kaldın be oğlum nasıl bulalım seni bunca insanın arasın- oha boğazına ne oldu öyle?"

"Sus Chan sus. Çıkalım şuradan önce. Son 5 dakika içerisinde olabilecek en saçma şeyler oldu."

Changbin elindeki bardağı tek yudumda bitirip onların yanına geldi. "Böyle şeyler hep senin başına geliyor biliyorsun di mi? Ruh eşin tarafından boğazlanmak nasıl bir şey? Neyse anlat sen dinliyoruz."

°•°•°•°•°
Bu bölüm baya içime sindi
Nedense Minsung çiftinin ilişkisi diğerlerinden hep daha kaotik gibime geliyor. Çünkü anlarsınız işte. Minsung.

Yazım hataları var mı bilmiyorum ama bayadır kontrol edemiyorum umarım yokturr
Neyse öpüldünüzz😽

Yazım hataları var mı bilmiyorum ama bayadır kontrol edemiyorum umarım yokturrNeyse öpüldünüzz😽

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Free Tattoo // Changlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin