4. Korkunun seni ele geçirmesine izin verme!

33 7 3
                                    

Endişeli bir şekilde bir sağa bir sola arkama doğru sert manevralarla bakmaya başladım. Fakat etrafta görünen hiç kimse yoktu. Annem ile göz göze geldiğimiz sırada ne oldu şimdi dercesine kafamızı salladık. Dışarıya bir adım attım ve sağa sola baktım hiç kimse görünmüyordu. Hoş zaten biri varsa bile bu fırtına da ve siste görmem imkansızdı. İçeriye geçtim ve kapıyı kapattım.

Annem rahatlamışçasına ama bir o kadarda tedirgin bir şekilde diken üstünde otururcasına koltuğa kendini bıraktı. Bende hemen yanı başına oturdum. Uzunca bir süre tek bir noktaya bakarak sessiz kaldık. Bu sessizliğin içerisinde Telefonuma ansızın gelen bir mesaj:

Beni tanıyorsun.

"Neler oluyor." dedi. annem hafifçe telefonuma yaklaşarak,

"Sanırım yanlış numara" dedim düşünceli bir şekilde

"Sence de bütün bu olanlar biraz garip değil mi?" dedi annem ayağa kalkarak, evin içerisinde dolanmaya başlamıştı.

"Şu anda kaygılanmamız veya korkmamız için bir neden yok sadece tesadüflerin biraz ürpertici olması dışında hiçbir şey yok." Dedim korkumu belli etmeyerek,

"Öyle ama bütün bu olanlar bana biraz tuhaf gelmeye başladı."

"Bence sadece tesadüfler silsilesi."

"Sanırım bunlar Bana biraz fazla geldi."

"Kahve getirmemi ister misin?"

"Olur bende bu arada televizyona bakim neler oluyor."

"Tamam hemen geliyorum."

O yabancının birden ortadan kaybolması ile annemle sadece birbirimize bakıp kalmış olmamız bu mesajda üzerine gelince beynimdeki soru işaretlerine yeni birini eklemişti.
Hemen mesajın geldiği numarayı aradım fakat şebeke çekmiyordu.
Korkmaya başlamıştım. Fakat kaygılanmam için henüz bir neden yoktu.
Annesinin tedirginliği yüzünden belli oluyordu. Fakat ne o ne de annesi konuşabiliyordu.
Tek söyleyebildikleri şey

" Biraz dinlenmek iyi gelebilir."

Evet tam da bunu yapacaklardı.
Hemen merdivenlere doğru yöneldi. Ağır adımlarla ve olanları düşünerek odasına doğru ilerledi. Odasına girdi ama yatacak durumda değildi. Yatağına uzanıp telefonu yanında duran komodine bırakıp, tavanı izlemeye koyuldu.

Tuhaf şeyler olamaya başlamıştı fakat hiç bir anlam veremiyordu olanlara penceresinden fırtınanın uğultusu ve de penceresinin delik olan kısmından buz gibi hava geliyordu. Odamda bir bez parçası bularak o deliği kapatmaya çalıştım. Hala soğuk geliyordu ama ilkindeki gibi fazla değildi. Üzerine yorganını çekti ve uyumaya çalıştı. Uzun bir uğraş sonrasında kalkıp penceresinden dışarıyı seyre daldı. Pencerenin önünde duran Arel, camın soğuk yüzeyine hafifçe dokunan parmaklarıyla fırtınaya odaklanmıştı. Dışarıda karanlık bulutlar yoğunlaşırken, rüzgar hızla ağaçları sallıyor ve yaprakları yerlere savuruyordu. Arel'in yüzündeki ifade, hem merakla dolu hem de biraz da hayranlıkla karışık gibiydi. Gözleri, beyaz ve gri tonlarına bürünen manzarayı kesintisiz izliyordu. Kar taneleri camın üzerinde yavaşça eriyerek iz bırakırken, adamın iç dünyasında da bir tür içsel fırtına yaşandığına dair bir izlenim veriyordu.

Bu seyrine bir ara verip düşüncelerden sıyrıldı ve uyumaya karar vermişken gürültülü bir ses ile telefonuna anlamsız ve ürkütücü mesajlar gelmeye başladı.
Mesajlar karma karışık harflerden oluşuyordu ve anlam veremediği cümleler içeriyordu. Kalbinin hızla atmaya başladığını hissederek mesajları silmeye çalıştı, ancak mesajlar silindiği halde tekrar tekrar geri geliyordu.
Odanın içinde garip sesler duymaya başladı, gözleri korkudan büyümüş bir şekilde etrafa bakındı. Birden, odanın köşesinde belirsiz bir figürün varlığını fark etti.
Ürpererek geri çekildi, ancak figür ona doğru yaklaşıyordu. Tereddüt etmeden odadan fırladı, kapıyı ardına kadar açtı, ama koridorda da aynı figürü gördü.
Kaçmaya çalışırken tüm evin ışıkları sönüverdi. Artık karanlıkta, anlamsız mesajların korku dolu hikayesi daha da ürkütücü bir hal almıştı.

23. PERONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin