11. BÖLÜM; KİM

11 3 16
                                    

Gözüme yediğim yumrukla kafam geriye doğru gitti ve sanki gözüm mosmor olmuş gibi zonklamaya başladı. "Ohoo, sana ne oldu böyle kızım, az hareket biraz bereket öyle kütük gibi durursan daha çok yumruk yersin" boks hocamın cümlesiyle gardımı daha düzgün aldım. Kafam o kadar dağılmıştı ki bir kaç boks antremanını şu karmaşa yüzünden kaçırmıştım. Haliyle şuan kafamın dağınık olması sebebiyle de boks hocamdan devamlı yumruk yiyordum.

Sol eliyle boks eldivenini havada tuttu. Sol direğimi attım, ardından sağ elini yan tuttu ve kroşemi attım ama gard da yine bir yerden boşluk vermiş olacağım ki bu sefer karnıma yumruk yedim ve bir anda nefes alamamaya başladım. "Ya adamı böyle nakavt ederler işte. Kafan nerede kızım doğru düzgün gard alsana!" Hocam her zaman ki gibi sinirini benden çıkartırken, bana boks çalıştırdığı ringten indi. Zaten yaklaşık olarak kırk dakikadır aralıksız boks çalışıyorduk ve ben nefes nefese kalmıştım. Ama şuan nefes bile alamıyordum, yere çöktüm ve soluklanmaya başladım.

Saçlarım darma dağın olmuştu ve kan ter içinde kalmıştım. Kalp atışlarımı tüm vücudum hissediyordu. Ayağa zonklayan başıma rağmen bir şekilde kalktım ve ringten bende inip pipetli siyah şişemdeki soğuk suyu içtim. En sonunda susuzluğumu giderdiğim de boks eldivenlerimi ve suluğumu, spor çantama koyup giyinme odasına gittim. İçeri girdiğim de yalnız olduğumu görünce koltuğa çantamı koyarak rahat rahat duş aldım ve üstümü değiştirdim.

Spor salonundan çıktım. Ufkun'suz geçen dördüncü gündü. Ne aramıştı halimi sormak için ne de mesaj atmıştı. Tamam nankörlük etmek kesinlikle istemezdim beni çok büyük bir şeyden kurtarmıştı lakin hiç mi bir insan merak etmezdi ya, ne yaptığımı ne ettiğimi. Roşan beni o gece eve bıraktıktan sonra ki gün yine ortalıktan kaybolmuştu. Roşan'ın bu tavrına alışıktım. İtlerden öcünü aldığına göre bir süre ortalıktan kaybolmasın da çok büyük bir sıkıntı yoktu zaten Roşan bir gün ortadan kaybolur ertesi gün geri gelirdi ama Ufkun asla ortalıkta yoktu. Hiç mi benim halimi merak etmemişti? Yani olay sadece beni kurtarması mıydı? Bu kadar mıydı? Beni kurtardıktan sonra her şeyin düzeleceğini falan mı sanıyordu? Ama bana ne zaman istersen konuşabiliriz demişti? Ve benim şuan konuşmaya çok ihtiyacım vardı ama Ufkun bu durumu nasıl karşılardı en ufak bir fikrim bile yoktu.

İçimde büyük bir savaş veriyordum Ufkun'u aramak ile aramamak arasında kalmıştım. Roşan ortalarda yoktu ve Ufkun o gece Roşan'ı orada görmesiyle ortadan kaybolup gitmesi bir olmuştu. Beni çok büyük bir ihtimalle yanlış anlamıştı ve benim bu durumu ona açıklamam gerekiyordu. Daha fazla bekleyemezdim, eve müthiş bir hızla yürüyüp çantamı bıraktım ve direkt olarak metroya doğru koştura koştura gitmeye başladım. İçimde minik bir endişe dalgası ve anlam veremediğim büyük bir heyecan da vardı. Normalde yirmi dakika da yürüdüğüm metroya şuan on dakikada nefes nefese varmıştım. Her zaman ki gibi yine yürüyen merdivenlerin yukarı çıkan olanı çalışmıyordu. Aşağı inen yürüyen merdivenlere bindim ve yine koştur koştur inmeye başladım. Neyin heyecanını yapıyordum, neye bu kadar heyecanlanmıştım hiç bir fikrim yoktu ama içim içime sığmıyordu. Normalde şuan boks antremanından sonra eve nasıl gideceğini bilemeden, evde yatması gereken ben, şuan sanki hiç boks antremanından çıkmamış ve sanki yeni uyanmış gibi büyük bir enerji patlamasıyla koştura koştura yürüyordum.

En sonunda turnikelere geldiğimiz de abonman olan akbilimi hemen okuttum ve yürüyen merdivenlere yönelerek hızla aşağı indim. Metroyu biraz bekledikten sonra ilk metronun sesi ardından saçlarımı havada uçuran rüzgarı geldi ve bir süre sonra metro durakta yavaşlayarak durdu. Hemen metroya bindim ve karşı taraftan bir koltuğa oturarak metronun haraket etmesini büyük bir sabırsızlıkla bekledim. Bu neyin heyecanıydı veya hatta bu heyecan nasıl beni terletmişti hiç bir fikrim yoktu. Ama kalbim güm güm atıyor tüm elim ayağımı bir heyecan ele geçirmiş titriyordu. Derin bir nefes aldım ve içimdeki heyecanı bastırmaya çalıştım ama içimdeki heyecanı bastırmak bir yana daha çok arttı. Saçlarımı geriye doğru attırdım, burası çok mu sıcaktı ne?

VURGUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin