18-"Kör Kuyularda Yozlaşan Kimsesizliğin Azabı."

43 9 7
                                    

Merhaba bir tanelerim.
Yeni eğitim öğretim yılınız size mutluluk ve başarı getirsin. Hedeflerinize yürüdüğünüz yolun ışıkları daima parlak kalsın.

🎶Emre Aydın - Kör Kuyu.
🎶Madrigal - Dip.

Keyifli okumalar dilerim!

🫀

İki farklı sebep vardır, canileşen kalpleri bu hale getiren; biri apak yüreği yüzünden kurban edilerek dip kuyulara atılan, bir diğeri de gözünü köreltip kana bürünen karakteriyle insafını terk ederek ruhların seri katili olan. Bu iki nedenden ötürü, dünya kirlenir, yaşanmayacak bir hale dönüşür.

Kördüğüm olan bu döngüyü çözmek için savaş verenler ise ebedi kaybedicilerdir.

"Hiçbir zaman iyilik için savaşma, seni içine çekerek, karanlığına bulaştırır." derdi dedem. O vakitlerde henüz bu cümlenin anlamını algılayamaz sadece sessizce dinlerdim.

Babam ise dedemi her daim ikaz eder, "Çocuğun aklına böyle şeyler sokma baba! Daha çok küçük..." derdi.

Dedem ise, "Doğruyu yanlışı öğrenmenin yaşı olmaz evlat. Unutma her masum kalp bir gün çürütülmek için koskocaman bir savaşın içine düşer." diyerek babamı sustururdu.

Ne kadar haklı olduğunu şimdi anlıyordum; gerçekleri görmenin vakti sırası yokmuş. Sahiden de ağaç yaşken eğilir, eğitilirmiş...

Bir çocuğun ilk yaşlarında yoldaşlık yapanı her kim ise onun davranışlarını örnek alır, aynı hareketleri sergiler. Yürüdüğü yolda ki taşları itmeye çalıştığı ilk anda yanında örnek aldığı kişiyi görmek ister, eğer göremezse terk edilme hissiyle tanışır ve pes edişleri zihnine çare olarak algılayarak ilerler.

🌻

Poyraz ve Eda'nın yanından ayrıldıktan sonra eve değil, spor salonuna geçmiştim. Bu gün bedenim tam anlamıyla spora alışmış tamamıyla eğitimlerin en sert haliyle yüz yüze gelmiştim.

"Bu günlük yeter bence!" dedim sitem ederek.

"Pes edişler daima acizlere ithafendir!" dedi uyarı dolu tonlamasıyla. "Devam et."

"Pes ettiğimi söylemedim, sadece bu gün için fazla güç sarf ettiğimi söyledim!" diye çıkışırken, bir yandan da elimde ki dambılı havaya kaldırıp geriye indirdim.

Kayıplar da bizler içindi fakat benim böyle bir şansım yoktu, galibiyete sahip olmazsam ölürdüm. Her daim kazanmak zorundaydım, buna mecbur bırakılmanın zorluğu sözlere sığmaz, taşardı. Zaten en büyük isyan çığlıkları, ıssız sessizliğin merkezinde yer alır.

İlk seferde on kilo ağırlığa sahip iki dambılı kaldırmakla başlamıştım. İlk anlarda kol kaslarımın ince bir sızıyla yandığını hissetsem de uzun süre bu egzersizi yapmaya devam ettim. Aradan geçen bir saatin sonunda artık on beş kiloluk iki tane dambıl taşımaya başlamıştım; sanki beş kilo fazla değil de sanki yüzü aşkın kiloda ağırlık taşıyordum lakin direnişi sürdürmekte gayet kararlıydım.

"Nasıl hissediyorsun?" Çağrı Hoca'nın sesini duymamazlıktan geldim, konuşsam dahi gücümü kontrol edemeyecek, bırakacak gibi hissediyordum. "Belli ki oldukça yorulmuşsun." dediğinde dişlerimi sıkarak, kafamı olumsuz anlamda salladım. Sanki alnıma yapışan saç tellerim dahi gücümü düşürmeye yetiyordu.

Ateş ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin