"Anne!" diye bağırarak koşmaya başladım. Sesin geldigi yer olan yatak odasına yetiştiğimde silaha garip bakışlar atan annemi baştan aşağı süzdüm. Şükürler olsun ki iyiydi.
Annem sonunda bize döndüğünde kaşlarını çattı. "Böyle kurusıkı mı olur!" diye sinirle bağırıp silahı gösterdiğinde çığlık attım. "Anne! İndir o silahı." Annem silahı bize doğrulttuğunu fark etmemişti bile.
"Ayaz oğlum?" diye Ayaz'a döndüğünde silah da Ayaz'a dönmüştü. Annemin evlat katili mi olması daha iyiydi yoksa arkadaşının çocuğunun katili olması mı? Bence de ne olacaksa Ayaz'a olsundu.
"Simay teyze, silahı indirirsen anlatacağım." dedi Ayaz sertçe yutkunarak. "Ne silahı ne!" diye bağırıp elindeki silahı salladığında silah bir kez daha bana doğrultulmuştu.
"Anne evlat katili mi olacaksın?! Sen bensiz ne yaparsın!" dedim ağlamaklı çıkarmaya çalıştığım sesimle. "Ne katili kızım?" dedi annem. "Simay teyze elindeki kurusıkı değil!" diye bağıran Ayaz ile annem silahı resmen fırlattı. Hayır, yanlış okumadınız. Fırlattı!
"Anne silah o farkındaysan? Silah öyle fırlatılır mı?" diye sordum şaşkınca. Annem gözlerini belertmiş ikimize de bakarken biz de Ayaz'la birbirimize baktık. Ruhumuza El Fatiha!
"Kim anlatmak ister?" diye sordu annem sabrının son kalan parçalarıyla. "Ayaz." dedim hemencecik. "Her şey Ayaz'ın suçu."
Böyle de vefakar bir insandım."Ayaz oğlum anlatmayı düşünüyor musun?" dedi annem ellerini beline koyarak. Tehlike çanlarını duyuyor musunuz? Bir sonraki hamle daha tehlikeliydi. Anne terliği.
"Simay Teyze şimdi şöyle ki," dedikten sonra boğazını temizledi Ayaz. "Ben bu silahı arkadaşımdan aldım." O sırada ben annemin önündeki duvarda çıkan kurşun izine bakıyordum. Sağlam silahmış ha.
"Arkadaşım bana kurusıkı demişti ama görünen o ki yanlış silahı vermiş." dedikten sonra annem kuşkuyla Ayaz'a baktı. "Ayaz oğlum sen akıllı çocuksun. Böyle çocuklarla arkadaş olmaman gerektiğini bilmiyor musun?!" diye bağırdı annem. Anneciğim, ah bir bilsen Ayaz'ın böyle çocuklar diye bahsettiğin çocuklardan olduğunu.
Hızla ayağını havaya kaldırıp ayağından çıkan terliği havada kaptı. Ne olacağını anlayan Ayaz kaçmaya çalışsa da nafileydi. Hedef tam ortadan -Ayaz'ın kafası- vurulmuştu.
Ayaz acıyla kafasını tutarken kıs kıs güldüm. Sen misin beni tehdit eden?Bir anne terliğine bakar senin işin Ayaz efend- "Ağğh!" diyerek sızlayan kafamı tutma sırası bendeydi. "Anne benim ne suçum var?!" diye bağırdım. İkinci terlikte bana nasip olmuştu.
"Canım istedi!" dedikten sonra süzüle süzüle içeri girdi annem. "Bugün de çay içemedik." diye mırıldandı Ayaz. Koyun can derdine Ayaz çay derdindeydi. "Ayaz yürü git asabımı bozma benim." dedim sinirle. Ayaz kısıkça gülüp kafamı tuttuğum elime baktı. O sırada telefonu çalınca hızla açtı.
"Ne oldu Mert? Ne yaptı dedin? Hayır sakın dokunmayın adama. Geliyorum şimdi." Sinirle telefonu kapatıp bana baktı. "Acil bir işim çıktı gitmem gerekiyor." dediğinde omuz silktim. "E git." dedim. Çok bile kalmıştı.
Anneme de veda edip çıkış kapısını açtı. Fakat bir sorunumuz vardı. Kapının önünde polisler vardı?!
"Simay Turunc'un evi mi?" Polis konuşunca yutkundum. "Annem olur kendisi." dediğimde "Evinizden silah sesleri geldiğine dair ihbar aldık."
...
"Hepsi senin suçun!" diye bağırdığıma kendisi duvara yaslanmış elleri cebinde beni izliyordu. "Bana bak! Karakollarda sürünmemizin tek suçlusu sensin. Evimize silah getirdin, tamam. Bari sahip çıksaydın silahına!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Bozuntusu
General Fiction... -Sen kendini ne sanıyorsun ya? Mafyacılık mı oynuyorsun! Mafya bozuntusunun tekisin. -Bir daha o ağzını açarsan konuşamayacak hale gelene kadar öperim seni küçük hanım.