Kaçırılmak

328 14 0
                                    

Kapıyı açtıktan sonra beş dakika boyunca adamın yüzüne öylece baktım. Hayır, şaka yapmıyorum. Adam ise sadece alayla baktı. Şu an acilen Ayaz'ı aramam gerekiyordu. Ama ondan önce salağa yatmalıydım. Neyse ki bu işte çok profesyoneldim.

"Buyurun, kime bakmıştınız?"

"Aptal mı sanıyorsun lan beni?" Tövbe haşa. Ben öyle sanmıyordum. Zaten öyleydi. Ama bunu söylersem tek parça halindeki vücudum otuz beş parça olabilirdi. Bu yüzden bunu söylemeyi es geçtim.

"Anlamadım?" dedim bu sefer de. "Bence çok iyi anladın." dedi adam sinirle. "Kızım! Kim gelmiş?" İçeriden bağıran annemle ufak bir aydınlanma yaşadım. Annem evdeydi ve kapıda benim bugün sopayla vurduğum adam vardı. "Bir arkadaşım anne! Geliyorum şimdi."

Hızlıca kapının önüne çıktım ve ayakkabımı giymek için eğildim. "Aşağıda konuşalım, tamam mı?" Adam yine saçma sapan bir gülüş eşliğinde aşağı inmeye başladı. Onun benden önce inmesiyle istediğim fırsatı yakalamıştım. Hızlıca Ayaz'ı çaldırdım.

Şimdi iki sorunumuz vardı çünkü Ayaz beni meşgule atmıştı. Yine aradım. Yine meşgule attı. Ve ben yine aradım. Bunu söylemek bile istemiyorum ama... YİNE MEŞGULE ATMIŞTI! Şurada acil durum olsaydı şu an ölmüştüm. Bir saniye! Burada zaten acil bir durum vardı! Ve ben sanırım az sonra hakkın rahmetine kavuşuyordum. Bari son kez anneme helvamı çikolatalı istediğimi söyleyebilseydim.

Adamı çok beklettiğimi düşünerek hızlıca aşağı indim. "Çok mu beklettim?" dedim normal(!) bir insanla konuşuyormuş gibi. Çünkü konuyu değiştirmezsem benim de selam okunacaktı. "Ayaz neyin oluyor?"

"Kesinlikle hiçbir şeyim." dedim salisesinde. "Sevgilin değil mi?" Kaşlarım çatıldı. "Ne münasebet beyefendi?"

"Şimdi, sen bana bugün sopayla vuran kız mısın değil misin?" Duraksadım. "Ne sopası?" Bravo Elis. Çok güzel iş çıkarıyorsun cidden.

"Beyzbol sopası(!). Sen aptal mısın?!" dedi adam sinirle.."Yok aslında çok zekiyimdir."

"Belli." Adam bir süre durdu. "O zaman Ayaz'ın canını biraz yakmak lazım." Pardon?

"Şey ben anlamadım da nasıl-" Ağzımda ve burnumda hissettiğim bezle gözlerimin kapandığını hissettim gerisi karanlıktı.

...

Gözlerim yavaş yavaş açılırken her taraf bulanıktı. Daha sonra netleşen görüntüyle depo gibi bir yerde olduğumu anladım. Bomboş bir yerdi. Etraf tavandan sarkan sarı ampülle aydınlanıyordu. Ellerim oturduğum sandalyeye arkadan olmak üzere bağlanmıştı. Film mi çekiyorduk lan? Kameralar neredeydi? Çünkü şu an korkudan altıma etmek üzereydim. Allah belanı versin Ayaz ya!

"Uyuyan prenses de uyanmış."

"Uyuyan güzel." diye düzelttim. "Anlamadım?" dedi adam. Bu adam salaktı sanırım. "Şey," dedim sonra da iki dakika boyunca nasıl bir aptal olduğumu düşündüm. "Çok güzelim ondan dedim." Eğer adama yanlış biliyorsun dersem ağzıma sıçardı. "Vasatın üstü." diye karşılık verdi. Sensin be vasat! diyemedim tabii ki.

"Yüksek müsaadenizle bir şey soracağım. Benim burada işim ne?" Adam sinirle yanıma yaklaştı. "Sopayı kafama geçiren sen değil miydin lan?" Doğruydu. "Beyefendi kaç kere daha anlatabilirim bilmiyorum ama ben öyle bir şey yapmadım." dedim sinirle. "Sen beni aptal mı sanıyorsun lan!" deyip saçıma yapıştığında inledim.

Bağlamayı unuttuğu ayaklarımla bacak arasına attığım tekme benden uzaklaşmasını sağladı. "Dua et, dua et ki bana sağ lazımsın." dedi sinirle soluyarak. "Sol da olabilirim sıkıntı yok." dedim. Fakat adam anlamadığı için bu mükemmel esprim boşa gitmişti.

Mafya BozuntusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin