Onları yazmak beni epey duygulandırdı. Çok tatlılar amaaa. Her neyse size iyi okumalar.
——————
"Selen hadi kızım gel bir şeyler ye!" Hemen ileride bir kelebeği kovalayan kızım bana baktı. "Tamam anne geliyorum!" Sandviçimden bir ısırık aldım ve Buluta döndüm."Sende yesene." Saklama kabındaki sandviçi aldım ve ona uzattım. Durgun bir hali vardı. Gözleri uzaklara dalmıştı. "Bulut?" Cevap vermedi. Piknik yapmaya gelmiştik ve çok güzel bir yer bulmuştuk. Sermiştik piknik örtüsünü oturmuştuk.
Yanına yanaştım ve yüzünü kendine çevirdim. "Ne oluyor Bulut?" gülümsedi hafifçe. "Bir şey yok güzelim. Ne olacak ki?" Dudak büktüm. "Bilmiyorum ki." Derken gözlerim Selene kaydı. "Anneciğim yere elleme!" Sonra tekrar Buluta baktım.
"Var bir şey. Anlat bakalım" derin bir nefes aldı. "Geçmişe takılmamalıyım biliyorum. Ama olmuyor. Evlendik. İş sahibi olduk. Kızımız oldu. Ama bilmiyorum. Ya intihar ilacını verseydim sana? Ya beni engelleyip kendin intihar etseydin?" İş ciddiydi. 10 yıl geçmişti evlendiğimiz günden beri. Selen doğmuş, ve hatta 6 yaşındaydı artık. Artık Bulutla bizim yaşımızda otuzu geçmişti. Hala kaç yıl öncesinden bahsediyordu.
"Ah Bulut. Olabilirdi ama olmadı işte. Neden kurcalıyorsun ki? Bak mutluyuz. Geçmişe takılma. Hem belki başka bir evrende ölmüşümdür. Ölmüşsündür. Ama bak. Biz buradayız. Biz buradayız ve mutluyuz." Gülümsedi.
"Haklısın. Mutluyuz. Her şeye rağmen başardık değil mi?" Sanki emin olmak ister gibi soruyordu. "Tabii ki başardık Bulut. Saçmalama. Hem nereden çıkıyor bunlar bakayım. Hadi ye şunu. Ben aldım elime sandviçi ve ağzına yaklaştırdım. Ağzını açtı ve yedi Kıkırdadım. "Ha şöyle ya!"
Selen koşa koşa yanınıza geldi. "Anne ben bir şey yaptım!" Ağlıyordu bir yandanda. Endişeyle doğruldum. "Ne oldu Selen?" Küçük burnunu çekti. "Anne ben karıncayı öldürdüm!" Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığında şaşkınlıkla baktım.
Ve biraz ilerleyip dibinde bittim. Dizlerimin üzerindeyken ona baktım. Ellerimle yüzünü sildim. "Olabilir balım. Bu çok normal. Herkes hayatta hatalar yapar. Herkes bilmeden bir şeyler yapar. Buna ağlamana gerek yok ki." Bana üzgünce baktı. "Ailesi çok üzülmüş müdür anne?" Hafifçe gülümsedim. "Belkide onu seven bir ailesi yoktur bitanem." Umutla baktı.
"O zaman zaten ölmek istiyordu dimi?" Başımı salladım. "Evet. Hadi gel şimdi yemeğini ye olur mu?" Ona daha fazla ne diyeceğimi bilemedim. Çok kırılgandı. Her çocuktan biraz daha hassastı. Onunla baş etmek bazen gerçekten zordu.
Ayakkabılarını çıkardı ve örtüye geldi. Yere oturduğunda babasına baktı. "Baba ben bugün bi kelebek gördüm biliyor musun? Çok güzeldi!" heyecanla gördüğü kelebeği anlatırken ağzına bir şeyler tıkıştırıyordum. İkimizde onu çok dikkatle dinliyorduk.
"Ama sonra gitti!" Bunu kızgınlıkla söylemişti. Güldüm. "Gitmesi iyi olmuş. Belkide evde ailesi onu bekliyordur?" Güldü o da. "Olabilir anneciğim." Birden onu yiyesin geldi ve eğilip yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
Yanağını sildi ve ofladı. "Ya anne ya!" Bende güldüm. "Sen benden mi iğreniyorsun bakayım?" Kıkırdadı. "Birazcık?" Bulut kahkaha attı. "Sabaha kadar izleyebilirim sizi. İki sevdiğim insan." İç çekti. "Bundan güzel bir şey Yok." Güldüm ve Selenin ağzına lokma verdim.
"Sürpriz!" Karşıya bakınca gördüğüm görüntüyle kocaman gülümsedim. Ayağa kalktım ve ayakkabılarımı giydim. Ayça ileriden koşa koşa geldi ve hemen sarıldı. "Ya çok özlemişim!" Sarılışına karşılık verdim. "Bende seni özlemişim arkadaşım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Öyle Bakma (Yarı texting)
Teen FictionAda ölmek için yazdığı adama aşık olduktan sonra hayatı tamamen değişir. Peki adam Adayı ölmekten vazgeçirebilecek midir?