İyi okumalar ;))—————
Kaşlarım çatık önümdeki sayfayı okuyordum. "Hadi ama!" Dedim sinirle. Sayfayı bitirdiğimde diğer sayfayı çevirdim. Gözlerim yavaş yavaş dolarken sinirlerim dahada geriniyordu. "Bırakamazsın!" Dedim yüksek çıkan sesimle.Sayfa bittiğinde hayal kırıklığı içinde -son- yazısına baktım. Gözümden sayfaya düşen bir damla gözyaşını umursamayarak sinirle kitabı yere fırlattım. Bırakmıştı resmen! Terk etmişti kızı ölüme!
Gözlerimi kapatıp oturduğum koltukta sakinleşmeyi bekledim. En sonunda biraz olsunda sakinleştiğimde burnumu çekip ayağa kalktım ve kitabı yerden kaldırıp zarar gelip gelmediğine baktım. Gelmemişti.
Ardından karşımda duran kitaplığa yerleştirdim. İçimde bir boşluk oluşmuştu. Kitabın sonunun kötü bitmesi beni kırmıştı. Neden yapmıştı ki bunu kıza? Ölüme terk etmişti.
Herkes dünyada ölüme terk edilmez mi zaten?
Edilmez. En azından bazıları.
Çalınan kapı dikkatimi dağıttı. Israrla çalınıyordu. Umursamadım ilk. Fakat benim paketim olabileceği düşüncesi beni korkuttu. Ve heyecanlandırdı. Hızla kapımı açıp kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda karşımda kargocu vardı. "Levent Aksoy burada mı?" Dedi.
"Kızıyım ben, buyurun?""Okula başvurunuz kabul edilmiş. Bu da kabul mektubu." Dedi adam elindeki mektup tarzı şeyi bana uzatırken. Aldım. "İyi günler." Dedi ve merdivenlerden aşağı inerek gözden kayboldu.
Kendimi asla tutmaya çalışmayarak kendi hür irademle mektubu açtım. İçinden çıkan kağıdı okumaya başladım.
Kızınız Nevra Ada Aksoyu okulumuz tarafından burada yatılı eğitimine devam ettirmekten memnunluk duyarız. En kısa zamanda kayıtlar için okulumuzda buluşalım Levent bey. İyi günler...
-Okul müdüresi Sevda aksöz-
Şaşkınlıkla bakakaldım kağıda. Yatılı okul? Babamdan bunu gerçekten asla beklemezdim. Beni istemiyor muydu? Neden ki? Ben ne yapmıştım ona? Tamam yararım dokunmuyordu. Ama zararımda dokunmuyordu ki...
Arkadan adım sesleri geldi. Ben sadece titreyen ellerimin arasındaki kağıda bakıyordum. "Nevra?" Dedi babamın sesi arkamdan. "Ne oldu kızım?" Babam yanıma kadar geldi ve baktığım kağıda baktı. "Neymiş bu?" Dedi ve elimden aldı kağıdı. Bense ağlamamak için kendimi zor tutarken öylece demin baktığım kağıdın yerine bakıyordum.
"Bu ne şimdi?" Dedi babam şaşkınlıkla. Daha fazla dayanamayarak oradan hızla ayrıldım. Odama girip kapımı kilitledim. Derin nefesler almaya çalışırken arkamdan babamın sesini duyuyordum. Ağlamamalıydım. Ağlamamalıydım. Bu olmamalıydı.
Kapının önüne çöktüm yavaşça. Gözlerimi kapattığımda gözümün önüne annem geldi. Gülümsüyordu. Mutluydu. Oysa onu ölmeden önce mutlu görmek öylesine imkansızdı ki...
Kapının ardından gelen bağırış seslerinden o kadının bir haltlar yaptığını anlayabiliyordum. Ama yine hamileyim diyerek işin içinden sıyrılacaktı. Babam yine affedecekti o kadını. Yine ve yine. Biliyordum...
Bacaklarımı karnıma çekerek öylece ağlama isteğimin dinmesini bekledim. O sırada eşofmanımın cebindeki telefon titredi. Telefonu titreyen ellerle çıkardım cebimden. Mesaj ondandı.
Denizlerdeboğulan: kusura bakma. Paketin yanlış adrese gönderilmiş. Şimdi o paket iptal edilecek ve anca sana ulaşacak.
Gecelerdeyalnız: Benimle dalga mı geçiyorsun?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Öyle Bakma (Yarı texting)
Teen FictionAda ölmek için yazdığı adama aşık olduktan sonra hayatı tamamen değişir. Peki adam Adayı ölmekten vazgeçirebilecek midir?