on beş

531 35 84
                                    

Elowyn'in ağzından

"Elowyn." Tanıdık ses ile arkama döndüm.

Yorgun gözlerim Tim in yanıma oturmasını takip etti.

"Odama gel. Konuşacağım seninle."

Derin bir nefes verdim. "Konuşacakların da bitmiyor?"

"Evet bitmiyor." Dedi ve kalktı.

Önümdeki yemekle oynadım. Theodore ortak salona girdi.

Gülümsedim ve yanıma geldi dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurdu, elinin tersiyle yanağımı okşadı.

"Gece odama gelmek ister misin?"

Suratım düştü. "Yok, bugün erken kalktım uyumak istiyorum yarın geleyim. Olur mu?"

Theodore bozuntuya vermedi. "Peki."

Theodore yemek yerken onu izledim ve sadece düşüncelere daldım.
...

"Ne konuşacağız yine? Neyi açıklığa kavuşturacaksın yine?" Gözlerimi devirdim.

Tim güldü. "Theodore dan ayrıl."

Elinde o iğrenç kamerayı tutuyordu.

"Neden?" Dedim.

"Biliyorsun, seni seviyorum. Ondan ayrıl ve bana gel Elowyn."

Salağı oynadım. "Ben seni sevmiyorum."

Kamerayı kaldırdı. Tek bir kelime söylemedi.

"Anladın sen."

Kamerayı bıraktı. Gözlerim kamerada kaldı. Tim başımı kaldırdı ve gözlerimiz kesişti.

Dudaklarımı çekiştirdi, hızlı ve acı dolu öpücükler bıraktı.

Yorgunum, ruhsal bir yorgunluk. Her geçen gün daha kötüye gidiyor. Artık bir amacım yokmuş gibi hissediyorum. Tek amacım, cinsel ilişkiler.

Kendimi Tim in gömleğini çözerken buldum. Geri dönüş yok.

Tim in baskısının üzerimde ne kadar olduğunu hissettim. Gözlerimi kameraya çevirdim.

Beni yatağa ittirdi. Eteğimden kurtuldu ve elleri bacaklarımda gezindi.

"İstiyorsun Elowyn, beni istiyorsun ve sana böyle davranmamı seviyorsun."

Cevap verecek gücü bulamadım. Tim in ellerimi başımın yanlarında bastırması ile yatağa gömüldüğümü hissettim.

Konuşmuyor artık. Sadece altında kıvranmamı izliyor. Rahatsızım bundan. Dediğim gibi geri dönüşü yok.

Tim e karşı çıksam Tim videoları gözünü kırpmadan yayacak, açığa çıkaracak. Karşı çıkmak gibi bir seçeneğim yok, burada kısılı kaldım.

"Elowyn." Diye fısıldadı kulağıma. "Seni sevdiğimi biliyorsun."
...

Sabah Tim in odasındaydım. Uyanıktı öylece etrafına bakıyordu. Üstünde hiçbir şeyi yoktu.

Başını bana döndürdü. Çenemden tuttu.

Bakmadım ona. Yorgun hissediyordum. Hissedemeyecek kadar.

Ayağa kalktı ve üstünü giyindi. "Beraber inelim."

Ayağa kalktım ve giyindim. Cübbemi giyerken Tim bana baktı.

Ortak salona indiğimizde Theodore bana bakıyordu. Emindim ki aklında Tim ve benim sevgili olacağımız gibi bir fikir yoktu.

Nefesimi verdim. Tim beni öptü. Theodore un ne kadar sinirleneceğini düşünmek bile istemedim.

Başımı çevirdim. Tim tek kelime etmeden yanımdan ayrıldı. Theodore bana bakıyordu.

Yanına ilerledim. Açıklamaya bekliyordu işte. Sinirliydi ve ona diyebileceğim hiçbir şeyim yoktu.

"Lilith." Dedi sinirli bir sesle. Hala Lilith diyordu.

"Theodore bak. Tim i sevdiğimi fark ettim."

Theodore yanağının içini ısırdı. "Gitsene Tim'e? Bekleme."

Yutkundum ve öylece olduğum yerde kaldım.

"Bu kadar kolay mı yani Elowyn?"

Bacağını sallamaya başladı. Umarım birazdan kalkıp Tim e saldırmazdı.

"Sen de beni aldattın." Dedim hızla.

"Sarhoştum dedim ama sen? Kendine bak. Ayıksın."

Ayağa kalktım. "Ayığım ve yaptıklarımdan pişman değilim Theodore Nott." Pişmanım. Sonuna kadar.

Sınıfa ilerledim. Tim ile sahteden olsa da sevgili olduğuma göre artık geceleri birilerinin odasına gitmesem olur muydu?
...

Derslerden sonra, gece sigara içmek için astronomi kulesine girdiğimde içeride Mattheo vardı.

Arkasını döndü ve, "Elowyn." Dedi Mattheo.

"Naber? Nasılsın?" Dedi samimi bir sesle.

Gülümsedim. Yorgun gözlerim sonunda gülüyorlardı. Mattheo tüm yorgunluğumu almıştı.

"İyiyim." Dedim hızla. "Sen?"

"Bende iyiyim. En son iki hafta önce konuştuk."

Bitmiş olan sigarasını söndürdü ve suratı ciddi bir hal aldı.

En son astronomi kulesinde konuşmuştuk daha sonra ise Mattheo eve dönmüştü.

"Elowyn, ne yapmaya çalışıyorsun sen? Bir Theodore Bir Tim?"

Nefesimi verdim. Konuşmadım ve sadece Mattheoya baktım.

"Kimi seviyorsun anlamıyorum. Bazen beni sevdiğini düşünüyorum ama sonra seni Theodore un kollarında görüyorum. Beni sevdiğini düşünüyorum ama seni Tim i öperken görüyorum. Anlamıyorum Elowyn."

Mattheo. Seni seviyorum.

Keşke böyle olmasa.

Keşke Tim ve Theodore asla olmasaydı.

Keşke Tim beni bir şeylere zorlamamış olsaydı ve asla yaptığı ilk teklifi kabul etmeseydim.

Mattheoya baktım. Hiçbir şey demedim.

Yoruldum artık.

Mattheo, beni kurtarır mısın?

Tuttuğum gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldü. Mattheo bana doğru atıldı.

Başımı göğsüne bastırdı. Neden ağladığımı sormadı.

Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına koydu ardından başımı kaldırdı.

"Öpebilir miyim?"

Hala ağlarken başını salladım ve dudaklarımı zarar vermeden, nazikçe öptü.

Sadece bu an bitmesin istedim.

Birazdan birinin odasına gideceğimi bildiğim halde bu bitmesin istedim.

Bu anı bitirmesek, olur muydu?


My Name Is Elowyn ꛒ Mattheo Riddle & Theodore Nott Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin