on dört

575 33 120
                                    

Medya: Marco

Bu kişinin kim olduğunu bu bölümde göreceksiniz okumaya devam edin

-

Mattheo'nun ağzından

Bara girdim. Gözlerim Marcoyu aradı.

Haftalardır bana bir kız ayarlayacağını söyleyip duruyordu. Kabul etmiyordum şakalaşıyorduk zaten.

Onu gördüm yanına ilerledim. Oturuyordu.

"Bize iki fıçı birası." Dedi Marco hızla.

Yanındaki bar sandalyesine oturdum.

Dirseğini tezgaha koydu ve bana baktı. "Hogwarts da okuyan bir fahişe buldum desem inanır mısın?"

Gözlerim büyüttüm. "Hadi canım?"

Marco bu işlerle uğraşıyordu. Cinsel içerikli fotoğraflar ve videolar satıyordu. Beğendiği kızlar olursa da tek gecelik ilişkilere giriyordu.

Fıçı birası geldiğinde Marco hızlı bir yudum aldı.

"Kim Hogwarts da bunu yapmaya cesaret eder? Ciddi misin şaka mı yapıyorsun?"

"Ne şakası?" Dedi bana bakarak. "Ben gayet ciddiyim."

Kim olduğunu daha çok merak etmeye başlıyordum. "Göstersene."

Marco sırıttı. "Taş gibi."

"Çıldıracağım Hogwarts da senin taş gibi diyebileceğin biri var mı?"

Marco hala sırıtırken arka cebinden bir kamera çıkardı. Nasıl koymuştu bu kamerayı cebine?

"Tim den aldım kamerayı. Bak istedikleri al satarsın dedi. Bu kamerada sadece o kız var."

Kamerayı bana uzattı. Fotoğrafları yana kaydırırken gözlerim büyüdü. Elowyn.

Bir fotoğrafa bir de Marcoya baktım.

Kan beynime sıçradı. Deliriyordum. Elowyn ne yapıyorsun sen?

Önce ellerinin bağlı olduğu bir fotoğrafı gösterdi. Bir videoyu oynattı. Başka bir video, daha sonra başka bir video daha...

Elowyn in hayatının ne kadar sağlıksız olduğunu düşündüm. Midem bulandı. Son zamanlarda fark etmiştim kilo verdiğini, Elowyn zayıflamıştı. Ama bu sağlıklı değildi. Midemin daha da bulandığını hissettim.

Yumruklarımı sıkarken hızlı bir yumruğu Marconun yanağına geçirdim. Nefes nefeseydim.

"Ne yapıyorsun Mattheo?" Dedi. Yanağını tutarken sandalyeden kalktı.

"Sikeyim seni orospu çocuğu!"

"Ne?" Dedi Marco şaşırarak.

Alkolleri servis eden çocuk Marconun bana vurmasını engelledi. Fotoğraf makinesini Marcoya uzattı.

"Kim çekti bunları!"

O an aklıma düştü. Tim.

Herkes bize bakıyordu. Barın kapısından çıkarken alkolleri servis eden çocuk son kez sert bir şekilde baktı.

"Sileceksin onları." Marconun üzerine yürüdüm. Ellerim titriyordu ama korkudan değil.

"Bende kalacaklar." Soğuk bir ses tonuyla cevap verdi. Kafasını tekmelemek istiyordum. O fotoğraflara nasıl baktığını biliyordum.
...

Hogwarts a döndüm. Elowyn in eve dönmediğini biliyordum. Elowyn e bir şeyler sormayacaktım. Şuan konuşmayacaktım onunla.

Tim vardı aklımda neden Elowyn in fotoğraflarını çekmişti? Bu kadar yakın arkadaş olmalarının sebebi bu muydu?

Burun kemerimi sıktım astronomi kulesine ilerledim.

İçeri girdim. Geri dönmek istedim.

Cebimden bir sigara çıkardım ve Elowyn e bakarak yaktım.

Gülümsedi.

Gözlerim kırgın ve huzursuz onun gözleri ise yorgun. Nedeni ne?

Elowyn e bakmak istemiyordum. Bakışlarımı çevirdim. Öylece bomboş bakıyordum.

"İyi misin?" Dedi kısık bir sesle.

"Hiçbir şey yolunda değil." Dedim ona bakarak. Ona bakmak canımı yakıyordu artık.

 Ona bakmak canımı yakıyordu artık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ne oldu?" Dedi kaşını kaldırarak.

Omuzlarımı silktim. Konuyu değiştirdim ama hala aklımda.

"Theodore ile tekrar sevgili olmuşsun?"

"Sorun bu mu?" Dedi rahat bir sesle.

Keşke sorun o olsaydı Elowyn. Neye bulaştın sen?

Cıkladım. "Boşver. Mutlu ol yeter."

Theodore u istemediğini biliyordum. Fakat Theodore ona ne teklif etti onu bilmiyordum.

Başını yavaşça salladı ve gözlerini benden çekti.

Yutkundum. Marconun fotoğrafları nasıl gösterdiği aklıma geldi. Midem bulandı.

"İyi misin? Başka bir problem yok değil mi?" Dedi Elowyn. "Biraz endişeli görünüyorsun da."

Yalandan güldüm. "Endişeli değilim. Senin gözlerin de yorgun görünüyor iyi uyumadın mı?"

"Yok." Dedi gülerek. Gözlerini saklayamazsın Elowyn. "Yorgun değilim henüz."

"Saat de epey geç oldu." Diye mırıldandım. Önüne düşen saçı kulağının arkasına itti.

Sigarayı söndürdüm.

"Kitabı ne yaptın? Tekrar bitirdin mi?" Konuyu değiştirmeye çalışıyordum. Kafamdan atmaya çalışıyordum. İmkansız. Elowyn karşımda dururken imkansız.

"Ortalarına geldim kitabın. Kitapta bir kağıt parçası bırakmışsın."

Kaşlarımı çattım. "Ne kağıdı?"

"Boş, kare küçük bir kağıt."

"Hmm. Unutmuş olabilirim kalmış öyle, atabilirsin."

"Atmadım ama..." dedi ve cebinden kalp şekline getirdiği kağıdı çıkardı. "Bende onu katladım." Kalbi bana uzattı.

Elindeki kalbi aldım. "Sen mi yaptın bunu? Gerçekten yeteneklisin."

Güldü. Hafiften gülümsedim. "Teşekkür ederim. Aslında bunu sana vermeden önce ayraç olarak kullanmaya başlamıştım." Dedi.

Ona geri uzattım. "Sende kalsın o halde."

"Hayır hayır. Başka kitaplarının arasında ayraç olarak sen kullan."

Göğüs kafesime bastırmak istedim onu. Saçlarını sevmek, okşamak istedim. Herkesten uzak dursun istedim. Onu olduğu bu durumdan çekip çıkarmak istedim.

Sessizce durduk. Stresli bir sessizlik değil. İkimiz için de kafa dinlemiş gibi olmuştu. Sessizliğimiz sesimizdi bu gece.

My Name Is Elowyn ꛒ Mattheo Riddle & Theodore Nott Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin