3. Bölüm: "Hey, dikkat etsene!"

115 11 32
                                    

~Han Jisung'un bakış açısıyla~

14.09.2019

"Jisung, yeter artık sal şu kediyi. Sokakta her gördüğün kediyi sevemezsin." Yanılıyordu. Kediler dünyanın en tatlı ve aptal varlıklarıydı. Onları sevmeyeceksem kimi sevecektim ki?

"Tamam, tamam geliyorum. Her kedi gördüğümüzde neden aramızdaki konuşmalar aynı oluyor? Sadece 2 dakika bekleyeceksin. Bu kadar sabırsız olma." Hemen sızlanmaya başladı. Zaten bir tek bana nazı geçiyordu. Başka kimsesi yoktu ki.

"Jisung şaka yapıyor olmalısın. Kendi söylediğine inanıyor musun? Gerçekten 2 dakika sevdiğine emin misin? Kantine uğrayalım diye çıktık ama kısacık mesafeyi senin gördüğün her kediyi sevme huyun yüzünden yarım saattir yürüyemedik."

Biraz haklılık payı olabilirdi ama tabii ki de bunu yüzüne söylemeyecektim. Haklı olduğunu kabul ettiğim zamanlarda hemen şımarırdı. Aslında şımarınca çok tatlı oluyordu. Yüzü güneş gibi ışıl ışıl parıldıyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

"Haklısın Lee Felix, kantine uğrayana kadar kedi sevmek yok. Söz veriyorum." Söylediklerime inanmayacağını biliyordum. İnanmadı da zaten. Fazla zamanımız kalmamıştı. Eğer biraz daha bu sohbeti sürdürecek olursak derse geç kalacaktık. Hızlı adımlarla yolda ilerlemeye başladım.

"Hadi gelsene Yongbok, bütün gün seni mi bekleyeceğim?" Ona Yongbok demeden hiç hoşlanmıyordu ama sinirlenince yüzünün aldığı şekli seviyordum.

"Sana kaç defa bana öyle seslenme dedim sincap. Söylediklerimi ciddiye al. Yoksa tekme geliyor. Biliyorsun acısını."

Daha fazla zaman kaybetmeden kampüsün içindeki banklarla dolu tenha toprak yolda ilerlemeye başladık. 15-20 dakika kadar yolda yürürken hiç kimseye rastlamamıştık ki soldaki banklarda Chan'i kafasını kitaplara gömmüş muhtemelen öğleden sonra yapılacak olan sınava çalışırken bulduk. O kadar konsantre olmuştu ki Felix 2 defa seslenmesine rağmen yine de duymamıştı. En son bizi fark etmesi için omzunu dürtmek zorunda kalmıştım.

"Ah, Jisung. Afedersin dalmışım. Nasılsın? Doğum günün kutlu olsun bu arada. Kutlamak istemiştim ama bu aralar seni göremiyorum. Nerelerdeydin? Hiç uğramıyorsun. Yurda da uğradım. Oradan da ayrılmışsın. Bir sorun mu var?"

Art arda sorularını sıralarken ona nasıl cevap vereceğimi düşünüyordum. Erkeklerden hoşlandığımı ona henüz söylememiştim. Yurttan da beni sürekli taciz ettikleri için ayrıldığımı söyleyemezdim. Aslında beni anlayacağını düşünüyordum. Eğer yeterince hoşgörülü biri olmasaydı psikiyatrist olmak için bu kadar çabalamazdı herhalde. Ona elbette bir gün söyleyecektim. Artık daha fazla saklamak istemiyordum ama şimdi anlatmanın sırası değildi.

"İyiyim Hyung ve evet iyi ki doğmuşum. Felixle bir kantine uğrayacaktık. Sen bir şey ister misin? Hala kahvaltı yapmamış gibisin. Gözlerinde tüm gece uyanık kaldığını belli ediyor."

Asıl merak ettiği sorunun cevabını duyamamış olması onu biraz üzmüşse benziyordu. Beni sevdiğine inanıyordum. Herhalde onunla yeterince açık konuşmamama kırılıyordu. Aslında neden ondan hala kendimi sakladığımı bazen bende düşünüyorum. Sanırım en kısa zamanda onunla konuşmalıydım. Bana ulaşmaya çalışırken ondan kaçmamalıydım. Ne de olsa şimdiye kadar beni hep kollamıştı. Yaşının benden büyük olması ona daha çok güvenmeme yardımcı oluyordu. Chan tam bir abi gibiydi. Zor zamanlar geçirdiğimde kendimi hep ona bir şeyler anlatmak isterken buluyordum.

"Evet Han, tüm gece uyanıktım. Tıp okumak kolay değil. Tahmin ediyorsundur zaten ve hayır kahvaltı edecek vaktim oldu. Size afiyet olsun. Yarın görüşürüz."

Summer with HAN | [Minsung] / 14NumaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin