14- Kolu Kırılmıştı,Kalbim Gibi

258 16 8
                                    

Yazar

"Yoongi kaç saat daha öyle oturup ağlayacaksın?"

Yoongi kendisini kaybetmişti. İçinde bir intikam duygusu vardı. Ama sevgisi hala tazeydi. En çok güvendiği ve sevdiği insandan asla beklemediği şeyler yaşamıştı; aldatılmıştı.

"Hala inanamıyorum Mingyu ben ona böyle ölesiye güvenirken onun bunu yapması...sence de ağır değil mi?"

Gözyaşlarını silmişti ama nafileydi, yerine yenileri geliyordu durmadan. Dışarıyı izlerken hep düşünüyordu ve hep aynı soruda takılıyordu,neden?

"Hadi Jung Woo gel biz çıkalım, Yoongi biraz yalnız kalsın. Ama yarın okula gel tamam mı? O sürtük kız için kendine bunu yapıp onu mutlu etme."

Yoongi kafa sallamakla yetinmişti. Diyecek kelime veya sözü yoktu. Camdan dışarı bakıp kendi içinde savaş veriyordu. Sahi bugün yağmur da yağmaya başlamıştı. Demek ki gökyüzü Yoongi'yi yalnız bırakmamış o da Yoongi'yle birlikte ağlamıştı.

Jimin

Okula doğru giderken bugünün pazartesi yani haftanın başı olması moralimi bozmuştu bile. Pazartesi günlerinden oldum olası nefret etmişimdir. Okul zaten başlı başına nefret kaynağıydı.

"Dün ki parti sizce de eğlenceli değil miydi? Yani kuzenim diye söylemiyorum ama fazla güzeldi ve partiyi iyi yapmıştı."

Aslında haklıydı parti güzeldi. Ve güzel yanı Taemin'le karşılaşmamdı. O benim ilk arkadaşım, ilk sırdaşımdı. Ve aynı zamanda da yakışıklı bulduğum ilk kişiydi.

"Evet güzeldi. Ha bu arada Jimin dün kiminle öyle konuşuyordun?"

"Eski bir arkadaşım. Beraber Busan'da büyüdük onunla. Ama şehir değiştirince ikimizde birbirimizi daha da göremedik. Dün onu öyle görünce uzun uzun sohbet ettik işte. Ayrıca o da bizim okulda okumaya başlamış."

Taehyung sorusunu cevaplamamla önüne dönmüştü ama suratı asıktı. O kolay kolay surat asmazdı ama dediğim şey sanırım onu üzmüştü.

Koşa koşa yanına gelmiş, kırık olan elimi zar zor kaldırıp omzuna atmış diğer elimle de yanağını sıkmıştım. Yanakları çok tatlıydı böyle tombik tombik di. Zaten sadece ona yakışabilecek o kare gülüşünü söyleme gereği bile duymuyordum. O başlı başına bir sanat eseriydi zaten.

"Neden surat astın şimdi? Hadi söyle Jiminie'ne."

Elimi omzundan itmiş biraz daha hızlı yürümüştü. Arkasından öylece baka kalmıştım. Simdi neden böyle yapıyordu ki?

Vakit kaybetmeden yine yanına gitmiştim ama bu sefer kolumu omzuna atmamıştım. Yeri izleyen yüzüne bir süre bakmış ve konuşmuştum.

"Taehyung iyi misin? Neden böyle yapıyorsun şimdi? Üzme beni, hadi söyle."

"Sadece aptal bir kıskançlık işte, boşver."

"Nasıl yani?"

"Yani seni o salak çocuktan kıskandım."

"Taemin'den mi?"

"Adı her neyse işte."

Gülmüş ve yüzüne bakmıştım. Tepkisiz yüzüme bakıyor ve yürüyordu. Onun böyle bir konuda bu kadar ciddi olması bana daha da komik gelmişti. Ama bu sefer gülmemeye çalışmıştım. Çünkü Taehyung sinirlenince tanınmayacak gibi biri oluyordu.

"İyi de neyinden kıskandın ki? Daha onu doğru düzgün tanımıyorsun bile."

"Daha ne olsun. Dün onu görünce resmen bizi unuttun. Hep onun yanındaydın, hiç benim, Hoseok'un yanına gelmedin."

My Tear • YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin