~"Farklı yerlerde olsak bile, kalbim hep seninle olacak."~
Winnie the Pooh~Gülefşan Sardıçlı'dan,
Neredeyse bir saattir oturduğum plastik sandalyenin, kollarına tutunarak ayaklandım. Hızla kalkmamla, başım döndü sersemledim bir an. Sağ elimi şakaklarıma bastırarak, gözlerimi kapatarak şakaklarımı ovaladım. Bugün yaşadıklarım adeta bir film şeridi gibi tekrar canlandı gözlerimin perdelerinde. Bugün uzun bir süre unutamayacağım bir travma geçirmiştim.
Gözlerimi toz topraktan çıkan yalpalı adım sesleriyle açtım. Gelen kişi, bana yardıma gelen askerlerden biriydi.
"Nasılsınız Doktor Hanım, biraz öncekine nazaran iyi gördüm sizi." Tok sesiyle beraber gözlerini, gözlerimle birleştirdi.
Hafifçe baş salladım.
"Çok teşekkür ederim, şuan daha iyiyim." Diyerek gülümsedim.
Bakışları ilk gülümsememde dolandı, ardından tekrar bakışlarını gözlerime çıkardı.
"Yaralı bir askerimiz var biliyorsunuz, şuan diğer iki doktor başka durumu daha ağır olan yaralılarla ilgileniyor. Gelip bakma ihtimaliniz var mı arkadaşımıza?"
"Tabi, gidelim hangi çadırda ise lütfen buyurun." diyerek sorusunu nazikçe cevaplandırdım.
Önümde yürüyen askeri hızlı adımlarla takip ederek, içine girdiği çadıra arkasından girdim.
Gözleri yarı açık bir şekilde sedyede oldukça boylu, cidden boyluydu ayakları sedyeden dışarıya taşmıştı ki sedyelerimiz aslında bayağı da uzundu. Sargı beziyle kaplı olan omzunu geri yatırarak düzgünce uzanmaya çalışıyordu asker. Yanına adımladım.
"Bekleyin lütfen, doğrulun yaranıza bakacağım." Diyerek beyaz masa da bulunan eldivenleri alıp ellerime hızla geçirdim. Altıma bir sandalye çekip yaranın bulunduğu sol tarafına oturdum.
Ben eldivenleri giyerken o da konuşmayarak elleriyle sedyeden destek alarak doğrulmuştu. Sargı bezini yavaşca makasla keserek açmaya başladım, bu sıra da beni buraya getiren asker de dikkatle yan tarafımda beni izliyordu.
"Evet bakalım bir yaramızın durumuna nasıl?" Diyerek tüm bandajı çıkarıp, dikkatle yarayı incelemeye başladım.
"Dikişleriniz gevşemiş yanlış bir pozisyonda, yanlış bir hareket mi yaptınız?" Diyerek yaraya bakmaya devam ettim ipler zorlanmıştı.
"Yanlış pozisyon derken Doktor Hanım?" Genzini temizleyerek konuştu.
"Bildiğimiz yanlış pozisyon zorlanmış dikişiniz?" Diyerek bakışlarımı askere kaldırdım.
"Bizde yanlış pozisyon olmaz EvelAllah Doktor Hanım." Kaşları ufaktan çatılmıştı, muhtemelen başka birşeye yorumlamıştı.
Güldüm.
"Beyefendi size diyorum ki yaranız zorlanmış, yani uzanayım falan derken sol kolunuza baskı mı uyguladınız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHEYYA
Action"Siz..." dedim durakladım, bakışlarını kolyemden ayırarak yüzüme kaldırdı devamını bekler gibi. "Yani adınız, size nasıl hitap edebilirim?" Dedim gergin ses tonumla, rezil olmaktan korkuyordum. "Yüzbaşı, Yüzbaşı Alparslan Yüreğir." Dedi kendini tanı...