Anılar defterinde gül yaprağı,
Gibi unutuldum kurudum,
Başıma düştü sevda ağı,
Bir başıma tenhalarda kahroldum,
Sen kim bilir rüzgârlı eteklerinle,
Kim bilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle,
Deliler gibiyim sensiz,
Bu sessizlikle.Ayrılıkla başım bela da
Gözlerini çevir gözlerime,
Yoksa sensiz bu sessizlikle,
Deliler gibiyim,
Sensiz bu sensizlikle...Cahit Zarifoğlu
⏳~Gülefşan Sardıçlı'dan,
Yavuz'dan gelen aramayla beraber evden ayrılıp aşağıya indim. Karşı kaldırıma park edilmiş siyah jeep tipi arabayı fark etmemle acele adımlarla karşıya geçip, arabanın kapısını açıp içeriye bindim. Kapıyı kapatmamla beraber başımı kaldırıp Yavuz'un gülümseyerek bakan yüzüyle karşılaştım, beklemeden konuşmaya başladı.
"Gül..seni nasıl özlediğimi şuan daha iyi anlıyorum," üzerime doğru eğilerek iki eli de belimin kenarlarını kavrarken bana sıkıca sarıldı. "Hoşgeldin."
Hissettiğim mecbura kalınmış hissiyle beraber bana ellerini sarmış adama karşı ellerimi kaldırarak gergince sırtına yerleştirdim. "Hoşbuldum Yavuz."
Birbirimizden ayrılırken konuşmaya devam etti. Yeşil hareleri gözleri, gözlerime tutunmuş bana ışıldayarak bakıyordu.
"Nasılsın, napıyorsun? Geleli birkaç gün olmuş sanırım Leyla'dan duydum."
Başımı sallarken onaylayan bir mırıltı çıkardım dudaklarım arasından, "Evet birkaç gün erken geldim, uzun zamandır kızlarla da kimseyle de görüşmüyordum."
"Benimle de görüşmüyordun." Dediğimden kendine de pay çıkarmasıyla beraber elimde olmadan güldüm.
"Sebebini biliyorsun tek sana özel bir durum olmadığının da farkında olacak kadar zeki bir adamsın." Derken ikaz edercesine tek kaşımı kaldırarak onu sorguladım.
Bakışları yüzümde turlarken bakışlarını dışarıya doğru uzandırıp, geriye bana doğru döndü. Aklında olan şeyi söyleyip söylememek arasında ikilemde kalıyor gibiydi.
"Gül..." duraklarken sıkkınca nefeslenip direksiyona bir kolunu yaslayarak bana doğru eğilirken konuşmaya devam etti.
"Dillendirmesem de bazı şeylerin farkında olduğunu biliyorum, bunu illa kelimelere dökmem gerekirse birşeyler değişecekse eğer kendi dilimle söylemekten çekinmem."Anında giriş yaptığı konuyla beraber tüm vücudum gerilirken konuşmak yerine sadece onu dinlemekle yetiniyordum. Benimle kendisinin de aynı durumda olduğunu belli ederken elleri burun kemiğine ulaşarak gergince sıkarken, başını kaldırdı.
"Seviyorum ben seni...bu bir heves değil Gülefşan." Hareleri kendine bir umut edinme isteğiyle gözlerime tutunurken, bakışlarımı kaçıramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHEYYA
Action"Siz..." dedim durakladım, bakışlarını kolyemden ayırarak yüzüme kaldırdı devamını bekler gibi. "Yani adınız, size nasıl hitap edebilirim?" Dedim gergin ses tonumla, rezil olmaktan korkuyordum. "Yüzbaşı, Yüzbaşı Alparslan Yüreğir." Dedi kendini tanı...