1.Bölüm•

525 20 8
                                    


•"Hikaye sadece benim zihin dünyamda oluşmuş bir kurgudur gerçekliği yansıtmamaktadır, hepsi birer hayal ürünüdür."•


Gitmek mümkün olsa da gitsem uzaklara
Sevmesem seni bir daha,
Paramparça etsem yüreğimi cam gibi
Sonra yaksam,
Savursam küllerini karlı dağlardan açık denizlerden,
Yine seni severdim toz toz,
Yine sana tapardım küllerin ağırlığınca...

Ümit Yaşar OĞUZCAN

                                 Ümit Yaşar OĞUZCAN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Suluova, Amasya

2 Şubat, 2005

Elinde tuttuğu kurumuş çiçeklerden oluşturduğu kırmızı kadife rengi defterinin yıpranmış yapraklarının içine, az önce gezmeye çıktığı bağda bulduğu Mor Kardeleni dikkatlice yerleştirdi Gülefşan.

Kara bulanmış minik narin elleri kızarmıştı, canını fazlaca yakıyordu. Kar kalıntılarının bulunduğu elleri odanın sıcaklığıyla erimiş sular bileklerinden usulca sayfalara damlıyordu.

Gülefşan bunu dikkate alamayacak kadar Mor Kardelen'i ile ilgileniyordu. Yaprakları büzüşmeden yapraklar arasında sıkıştırmaya çalışıyordu, çocuk aklıydı ya hani Kardelen incinsin istemiyordu kendince, oysa onu kopararak; yaşamını sonlandırarak onu incitmemiş miydi?

En sonunda yaprakları işaret parmağı ile düzeltmeye çalışıp kapatmıştı defterini. Elini altındaki eşofmanına bastırarak sildi. Akan sular acıyan ellerini gıdıklandırmaya başlamıştı.

Önüne gelen siyah uzun saçlarını geri iteleyerek defterini eline aldı. Pencerenin yanındaki Divan'ın ahşap koluna çıkarak defterini 1970'lerden kalma şiir kitaplarının arasına sıkıştırdı.

Küçük kardeşi Cem ulaşamasın diye koyabileceği en yüksek yer burası raflardı. Bu ikinci defteriydi, bir gün çarşıya giderken bulduğu diken gülünü alelacele yapraklar arasına sıkıştırmış, dolmuşa babasıyla geç kaldığı içinde ahşap masanın üzerinde unutmuştu. Annesi de Elma toplamaya Bağ'a gideceğinde Cem uyuduğu için yanına almamıştı.

Annesi çıktıktan kısa bir süre sonra Cem tuvaletinin gelmesi ile uyanmıştı, işini hallettikten sonra etrafta annesini arayıp bulamayınca sıkıntıdan ablasının ahşap eski masanın üzerine bıraktığı defterini ve eline birkaç renkli kuru boya alıp defterine annesi gelene kadar resimler çizmişti. Resim çizerken güzel çizebilmek için çocuk aklıyla çiçekleri çıkarmıştı defter yapraklarından birkaçı parçalanmış bir kaçının da çiçek şeklinden eseri kalmamıştı.

O gün akşama doğru Gülefşan eve geldiğinde çiçeklerinin o halini görünce çok ağlamıştı, erkek kardeşi küçük olduğu aklı ermediği için de birşey diyememişti ona.

MÜHEYYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin