27. Bölüm

676 37 140
                                    

Tekrar merhaba.

Biz yine bol bol şanslı -neden şanslı dediğimi bölümde anlarsınız- devam ediyoruz.

Yorum yapın herkese cevap vericem.

●●●

" Pardon şimdi anlamadım. Kaan bana zarar verilecek diye uyuşturucu işine mi girdi? "

" Aynen öyle Sibel. "

" Çok saçma. Yine söylüyorum. Eğer bana gelip söyleseydi böyle bir şey olduğunu onunla beraber olup üstesinden gelirdik. Ama o bunu seçmedi. Kusura bakmayın ama inanmıyorum. "

" Bak Sibel. O orada, sen ise burada kendini parçalıyorsun. Birbirinize bunları yapamazsınız. "

" Neyi yapamayacağım? Benimle sevgiliyken, hele ki daha en başındayken bir ay kadar daha o kızla sevgili olmuş. Ve sorum şu ki sevgilisi olduğunu abimler bile bilmiyormuş. Onun sevgilisi yok deyip abimler ona kız aradılar. O yine sesini çıkarmadı. Sonra ne oldu biliyorsunuz. Ben mal gibi aşkıma yenik düştüm ve ne derse inandım. "

" Sibel anlamıyorsun. O sana olan sevgisinden senden vazgeçti. Evet bir piçlik yapmış ama bence affedebilirsin. "

" Sen ne diyorsun Kadir ya? Söylesene! Senin sevgilin bir ay boyunca pardon bir yıl boyunca sevgili yapıyor ve kimsenin ruhu dahi duymuyor. Yaptığı sevgilisi kendisini terk eden sevgilisi. Sonra siz sevgili oluyorsunuz ve bir ay boyunca hem seninle hem onunla sevgili oluyor. Şimdi düşün ve konuş. Sen affeder miydin? "

Biraz düşündü ve sonra kaşlarını çatıp onaylarcasına başını aşağı yukarı salladı.

" Haklısın affetmezdim. Ama bir şans dah-" lafını hızla kestim. " Ona ben bir kere şans verdim. O, o şansı kullanamadı. Bende daha şans kalmadı. Ben biliyorum ki ona şans verdiğim zaman yine kalbim acıyacak benim. En çok da neye üzüldüm biliyor musun? "

" Neye? "

" Hani benim arkadaşım vardı ya Sena. Kaan'ın kardeşi. Beni tanımıyormuş artık. Yani elbise için ayrıldığımızı sandığından beni düzgün tanıyamadığını söyledi Kaan'a. Telefonu kapatmamıştı öyle duydum. Sonra ona dediki üzülme sen o anlayacak dedi. Ben kötü biri miyim de bana bunları söyleyebiliyor. O günden sonra zaten Sena'yla çok samimi olmadım. "

" Vay be. Yani dost dediğin sattı seni he. Yapmaz demedi yani. Zaten ne derler. Dost kara günde belli olur. "

" Sende yangına körükle gitme anasını satayım ya. "

" Tamam. Sen şimdi emin misin? Dönmeyecek misin İstanbul'a? "

" Maalesef. İnan isterdim ama daha çok erken. Üstelik gideli daha bir hafta oluyor. Kendimi toparlamam lazım. İnsanların ağzı torba değil ki büzesin. Oraya gidince herkes türlü türlü şeyler sorucak. Sonra dedikodular falan. Bunlara hazır olmam lazım. "

" Tamamdır güzellik. Bu arada şu Tuna. Akşam yemeğe gidecek misin? "

" Onu seviyorum ama arkadaş olarak. Kaan'ı kolay kolay unutamam. Ama Fatih'le konuşmam lazım. Her şeyi o da biliyormuş ve ona haber vermeden gittim oradan. "

" Fatih'le mi konuşacaksın? "

" Evet neden şaşırdın? "

" Sen onunla karşılaşmadın mı? "

" Ne alaka? Neden karşılaşıyım? İstanbul'da o? Yani Istanbul'da değil mi? "

" Aslında değil yani İstanbul'da. Sen gittikten sonra o da arkandan geldi. Hatta şu an oturduğun apartın üst katında oturuyor. Bir haftadır nasıl karşılaşmadınız? "

Abimin Arkadaşı || Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin