Ve bu bölümümüzü Tubiisv'e [ Tugba'ya ] armağan ediyoruz. Yorumlarını bizden esirgemediği ve bizi destekeldiği için.
[ Özet; Otobüsten indikten sonra biraz yürümeye karar veren Ekim ve Efe söyledikleri sözlerle farketmeden de olsa karşılarındakinin kalbini kırmıştır. Geriye ne yapması gerektiğine karar veremeyen bir Ekim ve ne pahasına olursa olsun Alaz'ın sadece Elim'i kullandığını göstermeye çalışan bir Efe kalmıştır. Beren ve Emir ise hiç olmadıkları kadar mutludur. Multimedia'da Emir var. ]
24. Bölüm...
Beren'den...
Hayat güzel ve tatlı,
Hayallerim var parlak ve renkli.
Hayat, benim zamanım var.
Küçük küçük oyunlar oynarken ne zevkli.
Ah bazı sırlar söylenmezmiş
Fark etmeden kalpler kırılır, kırılır.
Ah bazı zevkler zehirliymiş.
Belki gençken her şeyi bilmek için erken.
Pişman olmak için çok geç.
Zaten kimse sır tutmaz,
Sonsuza dek saklamaz.
Bazen yalansız olmaz,
Bu dünyada hiçbir şey gizli kalmaz.
Kendi kendimi bu şarkıyla motive etmeye çalışıyordum. Çünkü Emir Efe ve Bulut'a bende Ekim ve Zeynep'e birlikte olduğumuzu söyleyecektik. Şarkının da dediği gibi ; bu dünyada hiç bir şey gizli kalmaz. Evet, bugün ki parolam bu! Hızlıca rahatlatıcı bir duşun ardından siyah deri pantolonumu, leopar desenli bluzumu ve kısa siyah ceketimi giydim. Ve son dokunuş olarak siyah düz desenli topuklu ayakkabılarımı da giydim. Saçlarımı ortadan ikiye ayırdıktan sonra özenle taradım. Hafif bir günlük makyaj... Ve işte hazırdım.
Kahvaltı yapmaktansa ayaküstü bir şeyler atıştırmayı tercih etmiştim. Çantamı aldıktan sonra koşar adımlarla beni kızların apartmanina götüren merdivenleri ciktim. Kapıyı çalmadan önce derin bir nefes aldıktan sonra zile bastım. Zeynep, isteksizce kapıyı açarken ;
" Günaydın... Iyi ki geldin. " dedi.
" Sanada günaydın... Neden? Bir şey mi oldu? "
Zeynep, kafasıyla oturma odasını gösterdi. Bu bir 'içeri gir' hareketiydi. Bende beklemeden içeri girdim. Karşı karşıya kaldığım manzara pekte ić açıcı değildi. Ekim,kahvaltı masasında deyimi yerindeyse savaştan çıkmış bir asker misali oturuyordu. Saçları dağınık, yüzü asık ve hala pijamalari üzerindeydi. Neler dönüyordu burada? Galiba bu aralar bayağı bir boslamıştım kızları... Ve ne yazik ki bunu ben şimdi anlayabiliyordum... Çantamı koltuğun üzerine bıraktıktan sonra Ekim'in yanına gitim.
" Ekim... Güzelim... Neyin var? Ne bu halin? "
Çenesi düştügünde kapanmayan ve konuşmayı her şeydeb çok seven kız gitmiş yerine başka biri gelmişti sanki. Hala ses yoktu. Çaktırmadan Zeynep'e baktım. Onun da bir seyden haberi yoktu galiba.Ekim'i konuşturmak bana kalmıştı ama ben bunu basarabileceğimden pekte emin değildim.
" Ekim, ne olduğunu anlat ki bende sana yardımcı olayım. Derdini söylemeyen derman bulamaz. " derken Ekim'den bir cevap almayı umdum.
" Benim derdimin çaresi falan yok... Bu kez tamamen battım ben... "
Oh be!
" Dermansız dert olmaz! Haydi anlat bakalım. Ne oldu? Kim üzdü seni? "
Zeynep'te yanımıza gelmişti. Tıpkı eski zamanlarda ki gibi... Üçümüz. Sadece üçümüz.
" Alaz... Alaz, tekrar karşıma çıktı. "
Hayır ya, hayır! Bizim hiç bir zaman birbirimizden sakladığımız bir şeyler olmamıştı. Ta ki hepimizin hayatını değiştiren o üçlü bizim apartmana taşınana kadar. Evet, Emir, Efe ve Bulut'tan bahsediyorum. Onlar hayatımıza girdiğinden beri herkes az da olsa değişmişti. Ve açıkcası en büyük değişim de bende olmuştu. Emir ve ben en büyük sürpriz olacaktık bence... Dediğim gibi Alaz'in Ekim'e yaşattığı bütün şeylerden haberdardık ve onun geldiğini duymak pekte hoşuma gitmemişti. Bu sadece acı demekti Ekim için.
" Ne? Alaz mı geldi? Ne işi var onun burada? "
Zeynep'in de bu durumdan en az benim kadar rahatsız olduğunu anlamak mümkündü.
" Evet, Alaz! Beni neden yarı yolda bıraktığını anlatmaya gelmiş. Aradan geçen onca yıl sonra... "
Ekim, yine kolay atlatmıştı bu tramvayı o zaman! Ben olsam bir hafta boyunca yataktan çıkamazdım herhalde... Annem ve babamı her şeyimi kaybettigim o lanet olası kazayı hatırlıyorum da... Perdelerini dahi açmadığım odam, ağlamaktan dolayı yorgun düşüp uyuya kaldığım geceler... Hayır! En iyisi hatırlamamak!
" Yine hangi yalanlarla kandırmaya çalıştı seni o salak? " derken Ekim'in tekrardan ona inanmak gibi bir hataya düşmediğini umuyordum.
" Beni asla aldatmadığını ve bana yalan söylemediğini. Yalan söylemek zorunda kaldığını. Altını çiziyorum ; yalan söylemek zorunda kaldığını ve beni sadece kendinden korumak icin uzaklaştırdığını söyledi. "
Yalan söylemek zorunda kalmışmış. Alaz'ı hiç görmemiş olmama rağmen ondan nefret etmeyi bir şekilde başarıyordum. Ve bundan da gayet memmundum. Zeynep, gülme krizine girmişti buarada.
" Neden gülüyorsun? "
Zeynep, kahkahasını bastırmaya çalışırken ;
" Duydun mu? Ekim'i kendinden korumak icin uzaklaştırmış! " diyerek Alaz'a karşı olduğunu ortaya koydu.
" Gülmeyi keser misin, Zeynep?! Hem siz onun doğru söylemediğine nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Bana da anlatın şu işin formülünü de ben de emin olayım ve böylece içimde ki lanet olası o şüpheyi öldüreyim! Çünkü dayanacak gücü simdiden kendimde bulamıyorum... "
" Evet, bizde tam olarak bundan bahsediyoruz. " dedi Zeynep.
" Alaz sadece seni tüketiyor... Hadi doğruyu söylüyor diyelim ama unutma ki bu onun sana sadece ve sadece zarar verdiği gerçeğini değiştirmez! Bende üstüne basa basa tekrar söyleyeyim istersen ; de-ğiş-tir-mez! " derken doğru yapıp yapmadığıma emin değildim. Ne de olsa bu Ekim'in hayatıydı ama ben de onun en yakın arkadaşıydım ve ona zarar gelmesi asla tahammül edemeyeceğim şeylerden biriydi.
Kapının çalması dikkatimin dağılmasına neden olmuştu. Bu da sinirlerimin az da olsa yatışmasına... Ya da erken konuşmuştum çünkü kapıda ki Emir'den başkası değildi ve muhtemelen kızlarla konuştuğumu sanıyordu. Ama ben daha konuyu bile açamamıştım. Harika bir zamanlama sevgilim!
[ 12.000 Read icin okuyan herkese teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Apartmanı
Romance7 genç. 7 hayat. 7 aşık ve ne yazık ki 3 aşk hikayesi... Kahramanlarımızın geçmişine ve geleceğiine uzanan bir masal. Anılar, acılar, yalanlar ve umutlar... ' Her peri masalının içiinde üzülen tarafta vardır sevinen de. Keşke bizim masalımızda üzüle...