Sevda Apartmanı

28.Bölüm

[ Özet; Alaz'a, Ekim'in Alaz'ı olduğundan habersiz, yardım eden Zeynep Beren ve Ekim'in alışverişe çıktığını söyler. Zeynep'e Alaz olduğunu söylemeden daireden çıkan Alaz, Bulut'la da tanışır. Taşındığı ilk gün dairesinin önünde Emir, Efe ve Bulut üçlüsüyle karşı karşıya kalan Alaz ne yapacak? Ve üçlü ne için Alaz'ın kapısına dayandı? Mutimedia'da Efe var. ]

28. Bölüm ...

Efe'den...

Duyduğum siren seslerinden dolayı dona kaldığım yerden zor da olda Emir'in beni kolumdan tutup sürüklemesiyle haraket etmek zorunda kaldım. Ne yapmam gerektiğini bile düşünemez haldeyken Emir'e uymaktan başka çarem yoktu.

Alaz'ın arkasından koşarak apartmanımıza girdiğimizde Alaz Efendi'nin şimdiden başımıza ne dertler açtığını düşünmekle meşguldum.

Ama polislerin geldiğine dua etmesi lazım! Yoksa ağzını burnunu kırmakta tereddüt bile etmeyecektim!

Bulut'un kapıyı bize açmasıyla kendimizi birer patates çuvalı gibi içeri zor attık.

Bense sadece nefes nefese kalmış Emir'in;

" Ucuz yırttık kardeşim, ucuz! " sözlerini işitebiliyordum.

Bulut ise neler olduğunu anlatmamızı istercesine bize bakmakla yetinmiyor üstüne üstlük ardı ardına sorduğu sorulara cevap vermemizi bekliyordu.

" Ne bu haliniz lan? Efe'nin gözüne ne oldu? Allah kahretsin! Polisleri peşinize mi taktınız yoksa? "

Yuh Bulut!

Hırlıya hırsıza dikkat et. Issız sokaklardan yürüme sakın!

Seninde çocuğun sana yapsında bunları gör sen.

Ortalığa güven olmaz sana güvenimiz sonsuz ama gece dışarılarda neler oluyor senin haberin var mı ?

Akşam yatmaz sabah kalkmaz.

Yetmedi mi kapat artık o bilgisayarı!

Bir de bunları sıralasaydın be kardeşim!

Emir, etrafa görünmeden pencereden bakmaya çalışırken Bulut, hala bir cevap bekliyordu.

" Etrafta kimse yok. "

Uff, ucuz atlatmıştık cidden. Emir'in de söylediği gibi.

" Sen bugün hiç aynaya baktın mı Efe? "

Elbette! Ne biçim bir soru bu şimdi?Ama yinede içime bir kurt düşmüştü işte...

Giriş kapısının solunda ki aynaya baktığım da Bulut'un sorular sormakta haklı olduğunu farkettim.

Ne yazık ki...

Sağ gözüm pekte iyi gözükmüyordu.

Göz kapağım mor onun çevresi ise biraz daha açık bir mor tondaydı.

Harika, tek kelimeyle harika!

Okula bu halde gidersem hangi dedikodular başını alıp giderdi acaba?

Düşünmesi bile korkutucu!

" Kafam çatlamak üzere. Ben yatmaya gidiyorum. "

" Dur, ne yatması?! Önce şu gözüne bir baktırmamız lazım. "

Bulut'a aldırmadan odama doğru giderken sol elimi yukarı kaldırdım.

Bunun 'Umrumda değil' demek olduğunu uzunca bir zaman önce öğrenmişti zaten Bulut.

O yüzden ne ondan ne de Emir'den tek bir ses bile gelmedi.

Ama giderken ben duymayayım diye özenle kısık bir şekilde olanları Emir'den öğrenmeye çalışan Bulut'un sesini duymazlıktan gelmek imkansızdı.