[ Okuma sayısı az olduğu için bölümleri uzun uzun aralarla paylaşıyoruz artık. Zaten sizde farkettiyseniz çoğu başarılı ve güncel hikayeleri bulunan çoğu yazar Wattpad'ı bırakmaya başladı. Bizde o kervana katılmak istemiyoruz. :/ Onlarda geri dönsün ama!
44. Bölüm
Zeynep'ten
Sabah yediğim bir kaç kaşık mısır gevreğinin beni tok tutabilme kabiliyeti sadece ikinci tenefüse kadardı. Ne olurdu sanki bir kaç lokma daha fazla yesem? Ah, doğru ya... Sabahleyin karnım yerine gözüm doymuştu.
Alaz ve Ekim'in tatlı tatlı konuşmaları ve arada sırada kondurulan öpücükler gözümün doymasına fazlasıyla yetmişti. Peki ya Ekim'e ne demeli? Efe dururken insan nasıl gidip Alaz'la çıkar? Nasıl ya? Benim bu çocuğu bir gün sevme ihtimalim falan yok arkadaş...
Neyse neyse... Boş olunca herzamankinden daha çok saçmalayan karnımı biraz önce doyurmak için beni kantine doğru götüren adımlarımı hızlandırdım. Hedefime ulaştığında gördüğüm manzara pekte iç açıcı değildi. Çünkü kantindeki kuyruk yeni bir indirim yapmış mağazanın kadınlar tarafından hışıma uğradığı günleri anımsatıyordu bana. Harika!
İşte buna çifte kaşarlı harika denir! Tıklım tıklım dolu olan kantinde zar zor boş bir masa bulup oturdum. Çantamdan çıkardığım telefonumu alıp gelen mesaj olup olmadığını baktım ama beni kim arar sorar ki zaten? Annemler hariç tabii.
Telefonumu tekrar çantama koydum ve kuyruğun son durumuna bir kez daha baktım. İstanbul trafiği bir bizim kantin iki yani!
Ben bu düşüncelerle boğuşurken herkesin bakışı merdivenlere doğru çevrildi. Bende otomatikmen o yöne baktım.
İçeride olmamıza rağmen taktığı siyah bir güneş gözlüğü ile Bulut merdivenlerden aşağı iniyordu. Havalı ama bir okadarda kendini beğenmiş görüntüsü çoğu sayıda kızın onun adını sayıklamasına yetmişti. Ah biz kadınlar..!
Ekrafa kısa bir bakındıktan sonra sol eliyle gözlüğünü çıkardı ve V yaka t-shirtünün yakasına taktı. Sıraya aldırmadan öne doğru ilerlerken kızların ona attığı bakışları ve sırıtışları;
Bizim-sıramızı-sen-al-Bulut! cinsindendi.
Gördüğüm manzara karşısında kan beynime sıçramıştı resmen. Bu kadarda aptal olmak mümkün müydü? Etrafta sarışın kız falan görmememe rağmen sıralarını ona verebilecek kadar kör olanlar vardı aralarında. Peki ya erkeklere ne demeli? Bu duruma birinin el atması gerekiyordu. Yani benim... Hadi Zeynep görev başına. Hışımla yerimden kalktım ve Bulut'un olduğu yöne doğru yürümeye başladım. O an tam olarak ne düşündüm bende bilmiyorum ama pişman falan da değilim belirteyim. Sıranın başına ulaştığımda omzuna iki defa işaret parmağımla dokundum ve kollarımı göğüs hizamda birleştirip bana doğru dönmesini bekledim.
" Zeynep? Çöp atmaya falan mı yoksa? "
Aman ne komik! Hem yakışıklı hem de eğlenceli çocuk... Tavrımı bozmamaya çalışarak,
" Ne yaptığını sanıyorsun sen? " diye sordum.
Tek kaşını kaldırdı ve sırtını arkasındaki duvara yasladı. Şimdi tam olarak bana bakıyordu. Tabii kantindeki kalabalıkta bize... Kısır döngü.
" Kıskandın mı yoksa? "
Elimde olmadan bir kahkaha patlattım.
" Anlamadım? "
" Geçen günkü çöp olayından bahsetmiyor muyuz? Bilerek attığına en az adım kadar eminim. " dedi bilmiş bir tavırda.
" Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? " Sesim hem şaşırmış hemde heyecanlı kalbimden izler taşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Apartmanı
Romance7 genç. 7 hayat. 7 aşık ve ne yazık ki 3 aşk hikayesi... Kahramanlarımızın geçmişine ve geleceğiine uzanan bir masal. Anılar, acılar, yalanlar ve umutlar... ' Her peri masalının içiinde üzülen tarafta vardır sevinen de. Keşke bizim masalımızda üzüle...