BÖLÜM 26

4.5K 236 5
                                    


• Doğum gününden bir ay sonra.

3. Kişi ağzından.

Bölüm 1 | Günlüğün 10. sayfası.

Bugün, kemoterapi sürecimin başladığı ayın son günü. Her gün buraya yazmak için çabalıyorum ama şu sıralar hastaneden yorgun argın dönüyorum ve nefes almak bile yorucu geliyor. Açıkçası hastane yollarında çürümekten korkuyorum. Bağışıklığımın biraz olsun güçlendiğini söylüyorlar fakat vücudumda yaşayan kanser hücrelerinden kurtulamıyorum, önceden doktorlar her şeyin yoluna gireceğine dair tutunamadığım umutlar verirlerdi ama şimdi yüzüme bakmaya bile çekinir gibi bir hâlleri var. Pekala, o kadar da çirkin görünüp görünmediğimi merak ediyorum...

Genç kız, günlüğünün kalın kapağını, rastgele bir sayfanın arasına üst kısmında yapay tüyler bulunan kalemini koyarak kapattı. Gözleri yatağının tam karşısındaki dolap aynasıyla kesiştiğinde kemikli yüzünü izleyerek hafifçe gülümsedi. Hemen sol yanında, onu diğerleri gibi bir an olsun yalnız bırakmayan abisi, Aksel vardı. Kapalı gözlerini şiş olduğunu ve göz kapaklarının altında kanlanmış gözler bulacağını biliyordu Renas.

Aksel tüm gece, diğer kardeşleri gibi Renas'ın başında nöbet tutmuştu. Sırf bu yüzden günlerden bugün yine uykusuzluktan bitap düşmüştü. Renas, ince örtüyü abisinin göğsüne kadar çekip şakağına ufak bir öpücük bıraktı.

Günlük rutini hâline gelmiş gibi ardına dönüp yastığına dökülmüş saç yığınını topladı ve banyosuna ilerleyip çöpe attı. Saçları artık öyle çok dökülüyordu ki Adin'den her zaman yaptığı gibi onları tarayıp örmesini isteyemiyordu.

Banyosundan çıktığı gibi odasının kapısını açtı ve aşağı inmek adına harekete geçti. Üzerinde havanın ne kadar sıcak olduğunu belirten ince, ona çok yakışan çiçekli elbiselerinden biri vardı. İlerlemeye devam etti ve asansöre gidene kadar dikkatini çeken tek şey koridordaki vazoların boş olması oldu. Eflah normalde, herkesin aşinası olduğu bir şekilde tüm evi rengarenk, güzel kokulu çiçeklerle donatırdı ama bugün bu görüntüden mahrum kalmıştı Renas.

Bir anlığına Eflah'ın kendisiyle fazlasıyla ilgilenmek zorunda kaldığını ve bu sayede yorgun olduğundan kaynaklı çiçek toplayamadığını düşündü. Bu düşünce onu fazlasıyla üzerken, bugün bu işi kendisi üstlenmeye karar verdi. Asansör zemin kata indiğinde ve kapılar iki yana açıldığında direkt olarak ortalıkta kimsenin görünmediği koridorda ilerleyerek bahçelerine çıktı. Aynı anda bahçedeki tüm çalışanların bakışları genç kıza dönerken, hepsi içlerine gizledikleri üzüntü duygusuyla kıza birkaç saniye bakmış, ardından aralarından biri genç kızın peşine takılmıştı.

Renas artık kilitlemeye gerek duyulmayan yeşil kapılı bahçeye girdiğinde, her zaman bir köşede bıraktıkları hasır sepeti ve bahçe makasını aldı. Şimdiden yorulduğunu hissediyordu ama bir şey yapmamıştı bile.

''Pişt,'' Tam arkasından gelen sesle irkilerek geriye doğru baktı. Birkaç adım arkasındaki koruma da aynı şekilde geriye döndüğünde, ona seslenen kişinin abisinin arkadaşı olan Kutup olduğunu gördüler. Kutup genç kızın yanına gelirken, Renas elindeki sepeti ve makası yere bıraktı. ''Ne yapıyorsun?'' diye sordu Kutup kızın omzuna kolunu atıp dostça onu kendine çekerken.

''Çiçek topluyorum,'' diye karşılı verdi Renas, bir yandan da elini alnına doğu tutmuş, güneş ışıklarını engellemeye çalışıyordu. ''Bırak şimdi,'' dedi Kutup kızın elini tutup onu dışarı yönlendirirken. ''Gel bak ben ne yaptım,'' Bir saniye sonra durup peşlerinden gelecek korumaya baktı. ''Siz gelmeyin, Adin'in haberi var,'' Telefonunu çıkarıp mesaj uygulamasına girdi ve korumanın yüz hizasında tuttu konuşmaları. ''Biraz dolaşacağız, bu civarda.'' Koruma, birkaç sızlanmadan ve uyarıdan sonra Kutup'u onayladığında, ikili yan yana yürüyerek evin sınırlarından yeşil araziye doğru ilerlemeye başladı. Burada sık sık ağaçlar vardı ama boş düzlükler de fazlaydı.

GEÇ KALMIŞ DOĞRULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin