Mayıs ayı hızlı esen bir rüzgâr gibi gelmiş, esmiş ve boyumdan büyük bir yükü omuzlarıma bırakmıştı. Son zamanlarda, her zamankinden daha bitkin ve yorgundu cılız bedenim, buna rağmen hayatın sürekli bana katlanması zor şeylerle gelmesi de kesinlikle zararımaydı.
Sivri tırnaklarım belimi sarmış kollara acımadan saplandı. Bu benim değil, bedenimin verdiği anlık bir tepkiydi. Zaten karşımdaki, koca cüsseli herife karşı fiziksel bir zarar veremeyeceğim çok açıktı.
Cam gibi gözleri yüzümü dikkatle inceledikten sonra hafifçe kısıldı, bir adım geriye doğru gidip bana üstten baktıktan sonra beni şakına çevirecek kadar güzel bir gülümsemeyle derin nefes aldı. Çekik gözleri, gülümsemesinin etkisiyle biraz daha kısılmıştı ve dudaklarının kenarlarında da ince çizgiler görünmüştü, ayrıca yanağına doğru hafifçe uzanan yara izi de gülümsemesiyle gerilen yüzünün getirisi olarak hafifçe buruşmuştu. Yüzü çok güzeldi, korkunç derecede çok güzeldi o.
Ne tepki vereceğimi bilemez bir şekilde ona bakmaya devam ettiğim sırada verdiği soluk yüzümü yalamış ve beklenmedik bir anda ayaklarımı yerden keserek salona ilerlemiş en sonunda da ayaklarımın zemine değmesini sağlamıştı.
Beni bir anda oyuncak gibi kaldırıp başka bir yere taşımasına şaşırsam mı yoksa tüm gözlerin hedefi olup salonda büyük bir sessizliğe neden oluşuma korksam mı bilememiştim. Gözlerim, yaşlar akıtmaya devam eden kadına, anneme kitlenmişti. Başka bir yere dönemiyordum ama az önceki bağırışın sahibinin burnundan soluyarak bana baktığını hissedebiliyordum.
Isırdığım dudağımla gözlerimi annemden çekip, evin öfke kat sayısını arttıran ikiliye baktım; ikili diyordum çünkü adını bilmediğim kumral beyefendi ve Milat dışında kimse beni ve annemi çığırarak istemediğini söylememişti.
Haklılar mıydı? Tartışılır.
Milat ve evin en genç adamı gibi görünen kişi, yan yana durmuşlar, öbür herkes gibi bana bakıyorlardı. ''Renas hanımefendi, kusura bakmayın uykunuzu böldük ama...''
Milat'ın alaycı sesi midemi bulandırırken, yanındaki ona dönmüş ve ters bir bakış atmıştı. ''Kızla düzgün konuş abi,'' Bu Adin'di. Annemin Milat'tan daha küçük biri var diyerek bahsettiği kişiydi. Az önceki bağırış tahmin ettiğim gibi ondan çıkmıştı ve şuan da beni koruyor gibi konuşması afallamamı sağlamıştı.
Milat, Adin'deb beklemediği bu tepkiye şaşkınlıkla baktığında, bana karşı tek başına olduğunu anlamıştı sanırım, yine de gözlerinden geçen umutla hemen arkamda duran adama bakmış ve her ne gördüyse tüm yüzü bir anda düşmüş, dişlerini sıkmaktan ileri gitmemişti.
Adin, bana doğru adım atıp atmamakta kararsız kalmış gibi görünüyordu çünkü hareketleri bu yöndeydi. Muhtemelen az önce bağırdığı için boynundaki damarlar şişmişti ayrıca yüzü kızarmıştı. En sonunda yanıma gelip önümde durdu. Kahverengi gözleri önce yüzümü inceledi, ardında elini uzattı. ''Adin,'' Sadece ismini söylemiş ve her hareketimi dikkatle izlemeye devam etmişti. ''Renas,'' Onun gibi sadece ismimi söylemem gülümsetti. Açıkçası her an bana karşı ters bir şey söyleyip dalga geçecekmiş gibi gelmişti.
Bana bakmaya devam ettiği sırada yanından geçerek anneme ilerledim, yüzündeki yaşlar kurumuş ve yanağında kırışıklık gibi durmuştu. Görüntüsüne içim giderken kollarımı ona dolayıp sarıldım. Arkamdan gelen konuşma sesi içimi acıtsa da annemden ayrılmadım.
''Gördünüz mü? Annesine koşuyor, annesi gibi o da. Aptal mısınız? Ona bağlanamazsınız, sizi terk edip gidince göreceksiniz gerçek yüzünü ama geç olacak.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇ KALMIŞ DOĞRULAR
Fiksi RemajaRenas, beyincik dejenerasyonu teşhisi konulmuş on yedi yaşında genç bir kızdır. Kalan ömrünü annesiyle geçireceğini düşünürken, hayatına bir anda yıldırım gibi düşen baba ve ağabey faktörü dengesinin şaşmasına neden olur. Zorlu mücadelelerle hayata...