Korna seslerinin gürültüyle artmaya devam ettiği saniyelerde genç kız, yaşların henüz kuruduğu yanaklarını incileriyle tekrar ıslatmaya başladı. Çöktüğü kaldırım taşlarında, kendini bir yandan hıçkırarak ağlamamak için kasıyor, bir yandan da bu kadar aciz durumda olduğunu düşündüğünden utanıyordu.
Birkaç saattir aklındaki çoğu şey silinmiş gibiydi; dün gece abisi Aksel'in ona, okuldan sonra kendisini bahçede beklemesi gerektiğini, geldiğinde de beraber eve döneceklerinden bahsetmesini anımsamıştı. bugün abisinin kütüphaneye gelmesini söylediğini hafızasından silmiş, bahçeye inip de abisini görmediğinde de kendisinin bile fark edemediği bir krizle kendini caddeye atmıştı.
Beyninde sürekli kendisini gürültüyle tekrar eden sesler, abisinin onu burada bırakıp gittiğini haykırmaya başlamıştı; diğer yandan ise kendisi, Aksel'in onu yalnızca unuttuğunu aklına kazımaya çalışarak sesleri susturmaya çalışıyordu. Hangisinin daha kötü olduğunu kestiremiyordu ama o istemese bile kötü düşünceler zihnini terk etmiyordu.
Gözlerini önce hemen sol tarafında bulunan polis aracına, ardından da yanında bekleyen iki polis memuruna çevirdi. Son birkaç dakikadır hemen yanı başındaki adamla birlikte genç kızı yalnız bırakmamıştı memur beyler.
Renas bir anlığına istemeye istemeye dikkatini yanına oturan iri adama verdi; yanında o kadar ufak kalmıştı ama içinde nedeni belirsiz güven vardı. Elinde olmadan burnunu çekerek tamamen dikti bakışlarını Hazar denen adama. Aynı şekilde Hazar'ın da ona bakıyor oluşu onu gafil avlarken, bir an ne yapacağını şaşırmıştı ama bakışlarını çekme girişiminde de bulunmamıştı.
Birkaç saniyenin sonunda Hazar, genç kıza ufacık bir gülümseme göndererek cebinden bir selpak çıkardı, genç kıza uzattığı sırada, Renas'ın gözleri Hazar'ın bileğindeki tokaya takıldı; toka şu an kendisinin de bileğinde olan tokanın neredeyse birebir aynısıydı, Renas'a ait olması kaçınılmaz görünüyordu.
Hazar, peçeteyi alma girişiminde bulunmayan kızın nereye baktığını fark ettiğinde, çıkarmayı unutmuş oluşuna kızdığı lastik tokayı çıkararak sarışına uzattı.
''Bu senin, geçen odamda düşürmüşsün.''
Renas tokanın kendisine ait olduğunu zaten bir şekilde anlamıştı ama neden Hazar'ın kendi bileğine taktığını düşünmeden alamadı kendisini. ''Neden bileğine taktın?'' Hazar, beklenmedik soruyla birkaç saniye duraksadı, ardından dudaklarını araladı fakat söyleyecek bir şey bulamadığından kapatarak kıza bakmaya devam etti. Renas, sorusuna yanıt alamayacağını anladığında önce peçeteyi ve tokayı almış, ardından, ''Nereden biliyorsun bana ait olduğunu?'' Diye yeni bir soru yöneltmişti.
''Seni Milat'ın restoranında gördüğümde saçında bunun aynısı vardı, ben de bunu odamda bulduğumda senin olduğunu düşündüm... Sonuç olarak seninmiş.''
''Teşekkür ederim.''
Tokayı kendi bileğine taktığında, Hazar kızın aklını biraz olsun dağıtabildiği için mutlu olmuştu. Onu yolun ortasında, arabalar vızır vızırken gördüğünde yüreği ağzına öyle bir gelmişti ki, bunun sebebinin yalnızca Renas'ın, yakın arkadaşının kardeşi oluşuna bağlaması imkansızdı. Onu yolun ortasından çekip aldığı sırada, aklı bulanmış kızı birkaç kere sarsmış, en sonunda kendine geldiğini gördüğünde ise derin derin solumuştu.
Bu halde oluşunun nedenini merak ediyordu, okuldan çıkmış olduğu belliydi ama neden bu haldeydi? Defalarca sormuştu Renas'a neden bu halde olduğunu ama kızın ağzından yalnızca Aksel gelsin lafı çıktığından, umutsuzca Aksel'i arayarak buraya gelmesini istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇ KALMIŞ DOĞRULAR
Teen FictionRenas, beyincik dejenerasyonu teşhisi konulmuş on yedi yaşında genç bir kızdır. Kalan ömrünü annesiyle geçireceğini düşünürken, hayatına bir anda yıldırım gibi düşen baba ve ağabey faktörü dengesinin şaşmasına neden olur. Zorlu mücadelelerle hayata...