Önceki BölümdenKalbim delirmişcesine atıyordu. Sevda zamanında canımı çok yakmıştı. Her şeyimi elimden almış, hayatımı çalmıştı resmen. Murat beni onun için terk etmişti. Üstelik şimdi Sevda onu aldatıyordu bir bakıma. Hem de Poyraz'la!! Ben de onun canını yakmak için ölüp bitiyordum. Yalandan da olsa bir şekilde bunu yapmalıydım. Doğru değildi bu biliyordum ama bir anlık aptallığımla ağzımdan çok sert bir şekilde dökülen o cümle tüm odada yankılandı:
-Ben Cansu, senin o aşık olduğun Poyraz'ın sevgilisi!!..
Cansu'nun Ağzından
Gözlerimi yavaşça araladım. Ayağımdan gelen çok kötü bir ağrı hissediyordum. Gözlerimi açar açmaz hemen ayağıma baktım. Kanıyordu... Çok kötü gözüküyordu. Kanı durdurmak için bir kravatla sarılmıştı. Bendeki kıpırtıyı fark eden bir ses heyecanla bağırdı:
-Uyandı! Sonunda uyandı! Poyrazz! Cansu uyandı!
Bir saniye geçmeden iki kafa başımda bitti. Biraz bakınca birinin Selin'in kafası, diğerinin de Poyraz'ın kafası olduğunu anladım. Konuşmaya çalıştım ama sonra vazgeçtim. Çünkü yaşadıklarım beynimde canlanmaya başladı:
"Sevda telefonda... Beynimde bin bir türlü düşünce geçiyor ve o lanet olası cümle ağzımdan çıkıyor... Sırf Sevda'nın canını yakmak için kendimi içine düşürdüğüm aptalca yalan. Poyraz'ın sevgilisi olduğum yalanı... Poyraz ve Selin'in hayret içindeki bakışları... Sevda'nın telefondaki çığırtkanlıkları, bağrışları, sinir krizleri... Üstüme üstüme gelen oda... Poyraz'ın bana doğru ilerleyip telefonu elimden almaya çalışması... Sevda'nın yakarışları... Selin'in 'Ne dedin sen?' deyişi... İstemsizce geri geri giden adımlarım... Bateriye çarpmam... O sırada baterinin zilinin ayağımı kesişi... Yere düşüşüm... Sıraya çarpan kafam... Selin'in çığlıklar içinde yanıma doğru koşuşu... Poyraz'ın kravatını çıkarıp ayağıma sarışı... Gözlerimin kapanışı..."
Selin konuştu :
-Üç saattir uyanmanı bekliyoruz. Sen bayılınca ve ayağını kesince revire gidelim dedik ama sonra Poyraz buranın patronu olduğundan ve zaten yeteri kadar dedikodu oluştuğundan vazgeçtik. Odana getirdik seni.
Hafifçe doğruldum. Ayağıma baktım. Her ne kadar kötü olsa da çok büyük bir kesik olmadığını fark ettim. Bir çizgi gibiydi. Çok derin değildi ama yine de kanıyordu.
Bir an düşündüm. Kimse onları görmemeliydi. Yoksa patronuyla aşk yaşıyor diye dedikodular yeniden çıkabilirdi. Sordum :
-Oda servisi yani temizlik görevlileri gelince sizi görmedi mi?? Ha, bir de oda çok dağınıktı. Kusra bakmayın , dedim. Aslında bu kadar titiz, kibar ve hanım hanımcık değilimdir. Ama gerçekten tüm bavulu odaya boşaltmıştım giyecek giysi ararken.
Poyraz cevap verdi :
-Yoo! Oda servisi biz gelmeden önce toparlamış ortalığı güzellik. Tek bir şey bile yoktu biz girdiğimizde. Ama sen nasıl pis kızmışsın... Cebinden bir anahtarı alayım dedim. İçinden çıkmadık şey kalmadı. Çikolata çöpü, kullanılmış ıslak mendil, sakız kağıdı, çiğnenmiş sakız, yarısı yenmiş bisküvi!!.. Elime yapıştı hep sakızın. Bir de kibarlık yapıyorsun şimdi. Ama neyse 'bad girl' sün yani... Severim!
Gözünü kırptı. Ve her zaman ki sırıtışını yaptı. Rezillik!! Çocuk tüm pisliklerimi öğrendi. Ah!.. Poyraz!! Ah!!!
-Bir kere 'bad girl' öyle olunmuyor. Ayrıca sen çapkın olsan da ben sana asla bakmam. Boşuna uğraşma!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Bavul
Novela JuvenilHayallerinin peşinden koşan bir kız, ne istediğini bile bilmeyen çapkın bir erkek... Yolları kesişse ne olurdu sizce? Cansu'nun en büyük hayali şarkıcı olmaktı. Disiplinli ve onu mimarlığa zorlayan bir aileye sahip olan Cansu 18'ine bastığında hayal...