Merhaba hepinize... :D Bölümler tüm hızıyla devam ediyor. Yukarıdaki şarkı Cansu (Zooey Deschanel) dan... :D İyi okumalar ve dinlemeler...
Önceki Bölümden
"Bu öylesine bir bavul değil. Ne zaman sıkılsan, daralsan, ümitsizliğe kapılsan, bu şehir fazla artık bana desen, kendini köşeye sıkışmış hissetsen, hayallerini ve umutlarını koy bu bavula, dolsun ağzına kadar ve onların seni götürdüğü yere git. Kırmızı bavul deyip geçme. İçinde hayallerin ve umutların olduğu sürece karşına ne çıkaracağı hiç belli olmaz!.."
***
Cansu'un Ağzından
İpek'in söyledikleri hâlâ aklımda dönüp duruyor. Burası öylesine dar geliyor ki bana... Hele bugünü düşününce, müzik sevdasını bırakmamın istenmesi, dersler, sınavlar, Sevda, Murat,mimarlık baskısı, ailem... Heryerdeler ve hepsi birleşince öyle yaşanılmaz bi hâl alıyor ki burası... Çekip gitmek istiyorum Marmaris'ten, sessiz, sedasız, gizlice...
İstanbul... Demirağ Müzik Akademisi... Ah! Ah! En büyük hayalim... Çok büyük bir akademi orası. Kocaman. Bambaşka bir dünya sanki... ve ne tesadüf ki bir ay sonra öğrenci alımı için mülakatları var. Gözüm sürekli kırmızı bavula kayıp duruyor. Hemen laptobun yanından bana göz kırpıyor. Laptop... Laptop... Anlayamadığım bir şekilde ayaklarım beni laptoba götürüyor. Laptobu kucağıma alıyorum. Arama motoru karşımda... Ben daha ne olduğunu anlayamadan parmaklarım uçak firmasının sitesini tuşluyor. Benle bir alakası yok canım! Siz de yani! Parmaklarım yapıyor...
İstanbul'a bir bilet, bir ay sonrasına... Para? Para dert değil, beş yaşımdan beri tüm harçlıklarımı biriktiriyorum ben. Yemek paramı biriktirmek için saf saf yemek yemediğim günler oldu. Fare"Satın Al!" tuşuna doğru ilerliyor. Bir dakika! Ne yapıyorum ben?! Basbaya evden kaçmak için bilet alıyorum. Aa! Kaçmak değil bu. Hayallerinin peşinden koşmak... Kırmızı bavula hayallerimi koyup, sevdiğim işi yapmak için kendi hayatımı kendim belirlemek üzere, istediğim yaşamı yaşayacağım. Bu kaçmak değil!.. Ama yine de ne kadar doğru?..
Bir an gözümün önümde 10 yıl sonraki hâlim canlandı. Eğer Marmaris'te kalırsam dönüşeceğim hâl... İşimi sevmediğim için pek başarılı değilim. Ailem başarılı bir mimar olmamı istediğinden sürekli çalışıyorum. İşini sevmeyen bir işkolik olmuşum resmen. Bu yüzden de kimseyle evlenememişim. Evim, soğuk, dağınık, buzdolabındaki dondurulmuş pizzalar rutin akşam yemeğim olmuş... Ailesinin istediği bir hayat yaşıyan kız oluvermişim. Onlar yönetmen, ben oyuncuymuşum. Senaryo elimden bir kere alınmış, ben sadece izlemişim... Bir gün üç müşteri geliyor ofisime. Sevda, Murat ve çocukları olacak küçük zibidi... Sevda çok ünlü bir müzisyen olmuş. Murat ile pek huzurlular... Bense yapayalnız öylesine bir insan işte... Oksijen israfı...
Silkindim. Gözlerim dolmuş ve Terlemiştim. Kabustan uyanmış gibiyim... Buna izin veremem. Hızla "Satın Al!"a bastım. Gidiyorumm!Daha doğrusu gidiyoruz... Kırmızı bavul ve ben...
Arkadaşlar!.. Okuduğunuz için hepinize çok teşekkür ediyorum. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. :D Bu arada merak etmeyin bir sonraki bölümde çapkın yakışıklımız Poyraz sizlerle! <3 <3 <3 ;) :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Bavul
Fiksi RemajaHayallerinin peşinden koşan bir kız, ne istediğini bile bilmeyen çapkın bir erkek... Yolları kesişse ne olurdu sizce? Cansu'nun en büyük hayali şarkıcı olmaktı. Disiplinli ve onu mimarlığa zorlayan bir aileye sahip olan Cansu 18'ine bastığında hayal...