Medya Kartal
Bu bölüm artık günümüze döndük. Böyle ara ara kesitlerle aslında ikisininde hayatından kesitler vermek istedim.
Ekim...
"Sonra tabii okulda komik duruma düştük biraz...."
Allah'ım ben ne günah işledim de böyle manyakça bir ortama düştüm ki?
Yanımda sevgilim, karşımda eski sevgilim ve onun yanında da Ali. Biz kocaman bir aileyiz.
Öyle ölmem füze atın bana!
David hala bir şeyler anlatmaya devam ediyordu. Hoş kimse onu dinlemiyordu fakat o da pes etmiyor işte. Hayır yani rahatsız olduğumuzu daha nasıl belli edebiliriz ki?
Yanımda olan hareket sonucu dev adama baktım. Yüzünden net belli olan siniriyle David'e bakıyordu. Her an büyük bir olay çıkabilir ve bunun ortasında yine ben kalacağım gibi duruyordum.
Neden her olay bana patlıyor?
Odak bendim doğru, unuttum ben onu.
Neyse..
Cebimdeki telefonun titremesiyle telefona baktım. Ali mesaj atmış. Aynı ortamda mesaj atan koca yürekli Ali.
Ali: Kanka Ali Cabbar oldu ya kız bu gavur.
Bazen Ali'yi gebertmek istiyorum. Cidden!
Hem Ali Cabbar kim?
"Bu susacak mı yoksa onu evden dışarı zevk alarak atayım mı?" Kartal'ın sesiyle irkilmiştim. Harbi yapar mı? Yok yok yapmaz ya.
"Dur sen lütfen ya. Ben konuşup gönderirim zaten. David geldiğin için teşekkür ederim fakat bizim bugün birkaç işimiz vardı da..."
"A hiç sorun değil ben takılırım buralarda.... Acaba yanındaki bana sinirli bakan adam kim?"
Demek ki bilmiyordu. Şaşırdım açıkçası. Hayır yani bir haber görüyorsun dam diye buradasın fakat daha dev adamı bilmiyorsun. Azıcık şu şiir kitaplarından kaldır kafanı kaldır!
"O benim sevgilim David."
"Valla anladım bu dediğini sevgilim dedi sevgilim. Lan bu gavur daha sizi bilmiyor mu? Kanka sen bu kadar salağını nereden buldun ya?" Ali dur sende ya!
"Benden buraya kadar kardeşim! Öğrendiğine göre git artık!" herkes çok gergin. Bayılma numarası falan yapsam işe yarar mı ki?
Kartal'ın yerinden kalkıp David'in yakasından tuttuğu gibi dışarıya çıkarmıştı. Ne ben ne de Ali hiçbir şey diyememiştik. Valla dev adamın sinirli halini biliyorum bizzat gördüm. Kenarda oturup limonatamı içebilirim sessizce.
"Kanka sen bu gavuru niye terk etmiştin?"
"Aldattı kanka" o kadar rahat söylemiştim ki Ali şaşırmıştı. Ne yapayım ben ? Olayın üzerinden yıllar geçmiş oturup da onu mu dert edeyim birde?
Sert bir şekilde dış kapının kapanma sesiyle beraber içeriye bir hışımda dev adam girmişti. Salonun ortasında cirit atıyordu resmen. Söylenmeyi de bırakmıyordu bu arada.
(Salonu hatırlatmak için tekrar koyayım dedim)
"Ulan şerefsiz ne gevşeksin sen?! ******** ********** ********** herif!" anne yetiş anne kızın yeni küfürler öğrendi!!!
"Bende de suç var! Ne diye kabul ettim ben onu evime zaten?!!" zemin aşındı Kartal zemin aşındı!
O hala sinirle dönmeye devam ederken bana ne zaman patlayacağını limonata içerken bekliyordum. Bendeki rahatlık da mis gibi valla.
"Şey benim bir sürü ama bir sürü böyle çok acil işlerim varda."
"Dur d- durmadı gitti ya" Ali'nin kaçışıyla Kartal'la tek kalmıştık. O da en sonunda sakinleşmiş olacak ki yanıma oturup elimi tutmuştu.
Kartal'ı nasıl biliriz?
Elime takıntılı!!!
"Siz neden ayrılmıştınız?" yav az önce kızgın boğa gibi kıskanan devim şu an minnoş boy olmaya karar vermişti. Ay yanaklarını sıkmamak için zor tutuyorum kendimi.
"Aldattı."
"Salakmış. O dediğin kızla mı?" konuyu nasıl da unutmamış dev boycum.
"Evet onunla."
"Bana neden o gün farklı anlattın meseleyi? Medeni(!) bir şekilde ayrıldınız sandım."
"Oturup da diyesim gelmedi açıkçası aldattığını devcim. Hala David konuşmaya kararlıysan ben eve gideyim? Zaten pijamalarımla kaldım böyle." ay üstüme baktıkça utanç duygum daha da ortaya çıkıyor. Canım ayıcıklı pijamalarımla rezil oldum deve. Üstüne de David'de böyle gördü ya! Duble rezillik!
"Yok yok kapatıyorum konuyu güzelim, hem ben sevdim senin bu halini, güzeller."
"Dalga geçme ya! Bak gülüyor bir de! Gülmesene!! Kartal!"
"Ben çok açım daha kahvaltı bile yapamadım. O yüzden bir şeyler hazırlamaya mutfağa gidiyoruz."
"Ben yapmak ist- ayh!!" deli adam omzuna attı beni. Onun omuzunda mutfağa geçmiştik. Beni tezgaha oturtup buzdolabından malzemeleri çıkarmaya başladı. Bense oturmuş sadece onu izliyordum. Şaka bir yana cidden çok yakışıklı sevgilim vardı. Aynı zamanda da beni gerçekten seven birisine sahiptim. Her ne kadar 2 hafta sonra Amerika'ya dönecek olsam da.
Evet gidiyordum el mecbur. Babamı ne kadar ikna etmeye çalışsam da kabul etmemişti. Hem annem hemde ben ne dersek diyelim babam burada kalmama olumlu bakmıyordu. Bana da başka bir çare kalmamıştı. Orada bir üniversite de eğitim alacaktım. Her bulduğum fırsatta İstanbul'a geleceğim de işte devamı yok. Nereye kadar böyle devam edeceğiz? Okul hayatım bitince ne olacak? Böyle ilerletebilecek miyiz biz ilişkiyi?
"Bu kadar düşündüğün şey ne?" sorusuyla düşüncelerimden ayrılmıştım.
"Hiç öyle boş şeyler." elindeki bıçağı tezgaha bırakıp önüme geldi. Bana sarılmasıyla ona sımsıkı sarılmıştım. Ona sarıldıkça içimde bir şeyler yeniden büyüyor gibiydi. Saçımla oynarken aynı zamanda da küçük buseler kondurmuştu saçıma. O böyle benimle ilgilenirken hiçte soğukkanlı davranamıyordum bile.
"Hiç öyle gözükmüyor dışarıdan. Ne oldu söylesene."
"Sadece... Burada hep böyle kalsak keşke..." dediklerime karşı bir şey diyememişti. Zaten ondan sonra o da bir şey demeyip anında yemeğe geri dönmüştü. Anlık itirafım onu şaşkınlığa uğrattığının farkına yemeğe kaçmasıyla anlamıştım.
Keşke... keşke seninle burada yaşayabilsem dev adam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hayatım
General FictionKarşılaşmaların tesadüf olup olmadığını asla bilemeyiz. Amerika'nın modern yaşam tarzıyla şekillenen dünyaca ünlü oyuncunun kızı olan Ekim ve ve NBA'in parlayan yıldızı Kartal. Bir yaz tatili sırasında kaderin cilvesiyle karşılaşsa ne mi olu? Kade...