Okul çıkışı çantasını toplamıştı Jake ve sınıftan çıkıyordu. Heeseung'un hızla ona koştuğunu fark ettiğinde durdu ve onu bekledi. Nefes nefese konuşuyordu.
"Üzgünüm, Jake! Seni öylece bırakmak istemiyordum ama mecburdum."
"Sorun değil, Heeseung. Seni neden çağırdılar?"
"Futbol takımı için."
Jake tamam anlamında kafasını salladı. Jungwon'un dediği gibi olmuştu. Yürümeye devam ettiler bir yandan da sohbet ediyorlardı.
~~~~~
Eve vardıklarında projeyi bitirmeye karar verdiler. Sonuçta Heeseung'un başka işleri olacaktı. Hemen masaya oturdular ve çalışmaya başladılar.
Bir kaç saat sonra işleri bitmişti ve ortaya gayet güzel bir maket çıkmıştı. Heeseung'a gülümseyerek baktı Jake. O da aynı şekilde Jake'e bakıyordu.
"Harika oldu iyi iş çıkardın."
"İyi iş çıkardık."
Jake hızla ona sarıldı.
Jake masadan kalktı ve odadan çıktı. Heeseung son bir kez birlikte yaptıkları makete baktıktan sonra Jake'i bulmak için odadan ayrıldı.
Jake mutfakta bir şeyler yapmakla uğraşıyordu. Bir tencerede su kaynıyordu. Jake de dolap kapaklarını açıp kapatıyordu.
"Ne arıyorsun, Jake?"
"Ramyeon."
"Anladım."
Jake dolaplara bakmaya devam ederken Heeseun arkasına yaslanıp onu izliyordu. Hâlâ gömleği değiştirmemişti. İlk üç düğmesini açmıştı ve göğüsü az da olsa görünüyordu.
Bir kaç dakika sonra iki ramyeon paketini Heeseung'a gösterip onları çoktan kaynamış olan suyun içine attı. Arkasına dönüp Heeseung'un yanına gitti.
"Hızlı olması için ramyeon yaptım, çok açım!"
"Tamam, sorun yok."
Ramyeon olduğunda hemen yemeye başladılar.
~~~~~
Yemeyi bitirince Jake ayağa kalktı ve bulaşıkları yıkamak için lavaboya doğru yöneldi. Heeseung onu izliyordu. Çok güzel gözüküyordu.
Kalkıp onun yanına gitti. Arkasına yaslandı ve Jake'i izlemeye devam etti. Jake bunu fark edince gülümsemeye başladı.
"Neye bakıyorsun?"
"Güzel görünce insanın bakası geliyor."
Jake'in gülümsemesi iki katına çıkmıştı. Ona döndü. İç çekerek konuşmaya başladı.
"Benimle flört etme."
"Eee... seni nasıl etkileyeceğim?"
"Zaten etkiledin."
Heeseung'un gözleri şaşkınlıkla açıldı. Jake ellerini kuruladı ve mutfaktan çıktı. Heeseung hâlâ öyle duruyordu. Jake'in söylediğini sindirmeye çalışıyordu.
Hızla mutfaktan çıktı, Jake koltukta oturmuş Layla ile oynuyordu. Heeseung aynı hızla kendini Jake'in yanına bıraktı.
"Jake, sen ne diyorsun?"
"Dediğimi duydun Heeseung."
Heeseung gülümsedi. Kollarını onun beline doladı, öpemediği için sarılarak anlatıyordu sevgisini.
~~~~~
-Bir kaç gün sonra-Jake evde oturuyordu, yapacak hiçbir şeyi yoktu. Layla da onun ayaklarının dibine uzanmıştı. Heeseung ise evde değildi. Bu yüzden ev sessizdi sadece televizyondan ses çıkıyordu.
Biraz sonra kapı tıklanmaya ve zil ardı ardına çalınmaya başladı. Jake hemen ayağa kalktı ve kapıya doğru hızla yürüdü. Açtığında eline bir buket çiçekle dikilen Heeseung'u gördü. Gülerek konuşmaya başladı.
"Ne bu?"
"Hiç aklıma esti."
Buketi Jake'e uzatırken içeriye girdi. Jake buketi alıp çiçekleri koklamaya başladı. Heeseung da onu izliyordu. Hâlâ aynı gömleği giydiğini görünce kaşlarını çatarak konuşmaya başladı.
"Şu gömleği hiç çıkarmıyorsun!"
"Olsun, yıkamıştım zaten."
"Peki."
Jake, Heeseung'dan fena bir şekilde hoşlanıyordu. İlk görüşten aşktı. Atılan postları her birini görüyor fakat çaktırmıyordu çünkü Heeseung'un ne yapacağını çok merak ediyordu. Kendisini önemsediğini neredeyse buradan anlıyordu. Artık oyununu uzatmak istemiyordu ve Heeseung ile bir olmak istiyordu. Ona açılacağı günde bu gündü.
(Böyle bişey yapmam gerekiyordu da 🥰)————————————————————
Hehehehehe her zmnki gibi sıçıyoruz hikayeye 🥰😍😘
Bu hikaye şimdiden neden bu kdr çok okunda ben alışık değilim böyle şeylere
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAY MY NAME | HeeJake
RomanceNiki: iki seçeneğin var Jake, ya ben ya da o. Jake: ummm.. Hee: benim ismimi söyle Jake! #Heejake [texting&düzyazı]