Günlerdir elinden bırakamadığı kitabının son sayfasına geçti. Arkadaşının ona yaklaşık 20 dakikadır öylece bakması dikkatini dağıtmıyordu bile. Sonunda derin bir nefes verdi... Yüzündeki ifade şaşkınlık mı yoksa başka bir şey mi anlaşılmıyordu. Kitabının arka kapağını kapattı ve orada oturarak arkasına 10 dakika boyunca daha baktı.
"Vay canına." dedi kendi kendine.
Sıra arkadaşı ona sanki delirmiş gibi bakıyordu, o ise kitaba hayranca.
"Öyle içtenlikle okuyordun ki son 30 dakika içinde seni izlerken beni fark etmedin bile. Seni dürtersem uyanıp öleceğinden korktum."
"Muhtemelen öldüm." dedi çocuk ona hala bakmazken. Yüzündeki ifade şimdi daha netti, "etkilenmiş" demek kesinlikle doğru olurdu.
"En azından son sınavlara kadar bekle." dedi kız ve son 30 dakikasını telafi etmek için sıranın altından test kitaplarını çıkarıp soru çözmeye başladı.
Çocuk okuduğu kitabın evreninde hapsolmuşcasına -ki çıkmayı isteyeceği bir yer değildi, gözlerini yumdu ve kitabının üstüne kollarını yerleştirerek orayı hayal etti. Uyumuyordu, ama uyusa göreceği rüyayı çoktan hazırlamıştı.
Aradan bir vakit geçtikten sonra çocuk tek gözünü açıp sıra arkadaşına "'Dürtersem uyanıp öleceğinden korktum' derken ne demek istedin?" diye sordu.
"Ah, bilmiyor musun? Astral seyahatte ruhun bedene geri dönmeden biri gelip seni uyandırırsa ölebilirsin. Ondan bahsediyordum, çok odaklanmıştın."
"Ruhun bedenden çıkıp bu dünyada dolaşması çok saçma," dedi çocuk gözünü tekrar kapatıp. "madem çıkıp dolaşacaksın bari başka diyarlarda dolaş. Mesela kitaplarda."
"Ama onlar gerçek değiller, Petty."
Hadi canım ciddi olamazsın, diye düşündü.
Bu yüzden onunla konuşmayı sevmiyordu, sıra arkadaşı, ona bildiği şeylerden başka bir şey söylemezdi. Arada bir bilmediği dersleri anlatırdı sadece.
Ayrıca ona isminin bu şekilde kısaltmasından ne kadar nefret ettiğini anlatsa da o hala devam ediyordu ve bu oldukça sinir ediciydi.
Acaba, dedi kendi kendine, kitapların içine girmenin bir yolu olsaydı nasıl olurdu.
***
O günün akşamı, eve geliş yolunda ve hatta evde ödevlerini yaparken bile hep bunu düşündü. Nasıl olurdu.
Sonunda dikkatini bir daha asla toplayamayacağını fark ederek masasından kalktı ve yerdeki laptopunu da alarak yatağa yerleşti. Önce konsantre olma ve odaklanma yollarını araştırdı, sonra ruh ve bedenin ayrılmasını; bu şekilde yapılan seyahatlerin ne derece güvenli olduğunu. En son, yaptığını iddia eden kişilerin yorumlarını okudu -inandırıcı olmasa bile.
Kimileri gerçekten tehlikeli olduğunu söylerken kimileri ise kontrollü yapıldığında eğlenceli bile olabileceğini anlatıyordu. İlk kesim ağır basmaktaydı elbet.
Lakin kimse çocuğun bahsettiği türden bir seyahat hakkında yazmamıştı. Bu onu oldukça şaşırttı. Peki, hiç denenmemiş bir ruh seyahati yapmak nasıl tehlikeli olabilirdi ki? İhtimalleri düşündü, en fazla başarısızlıkla sonuçlanırdı -hiçbir yere gidemezdi.
Oturup küçük bir kağıda ebeveynleri için kısa bir not yazdı. İçeriye giderek onlara bugün erken uyuyacağını haber verdi, böylece kimse birkaç saat boyunca dışarı çıkmamasından endişelenmeyecekti. Ebeveyn 1, onu her zamanki gibi alnından öptü.
Odasına geri dönerek ışıklarını kapadı.
Saatler sürdü meditasyonu. Olmuyor! Olmuyor! Olacak. Hayal et. Bir bina, şehrin uzak kesiminde. 14 katlı. Çevresinde ondan daha büyük ve daha küçükleri de var. Uzaklardan büyük bir alışveriş merkezi görünüyor. İki tane de okul var. Evin hemen yanında, yeni başlatılan inşaat bittiğinde, okullar görünmeyecek. Diğer cephede ise binaya özel bir park var. Binanın arka kapısı buraya açılıyor. Parkın karşısında, yolun öbür tarafında 3 katlı villalar. Kentin yeşillik ihtiyacı böyle parklarda karşılanıyor. Oyun alanındaki kum, yerini çimenlere bırakmış. Yılın ilk ayları olmasına rağmen, güneş buralara pek uğramamış görünüyor; ağaçlar suya aç. Çoğunluğu çam ağacı. Salıncaklardaki çocuklar birbirleriyle yarışıyor... Sadece 3 çocuk var. Hayır, 5. Ve bir de kedi. Şimdi binanın içine gelelim... 2 tane asansörü var, sağdaki daha büyük. 9. kattayız. Önünde, sarı hilal resimli kahverengi paspası olan evi arıyorum... Sağdaki asansörden inince sağda kalıyor. Sonra kapıyı çalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paralel Evren (Askıda)
Science FictionHayal etsenize, kapınız çalınıyor. Kalkıp bakıyorsunuz ve paralel evrenden biri karşınızda durup size şunları söylüyor; "SEN BENİM EN SEVDİĞİM KİTAP KARAKTERİSİN. HİKAYENİN SONUNUN NASIL BİTTİĞİNİ BİLİYORUM VE BUNU DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUM."