Safirler

307 37 14
                                    

"Burada ne kadar kalacaksın Peter?"

"Bilmiyorum." dedi durgun durgun. "Aslında her an geri gitme ihtimalim de var, biliyorsun."

"O zaman burada olduğun zamanı iyi değerlendirmeliyiz!" dedim onu neşelendirmek için. Beni görmeye bu kadar zahmete girmiş olması hala şaşırtıcı geliyordu. "Dışarı çıkabiliriz, zaten bugün Cuma ve benim yapmam gereken fazla bir şey yok." diye önerdim.

"Olur."

"Sen de bana biraz kendinden bahsedersin."

***

Bu yeni arkadaşıma bu kadar çabuk ısınmam oldukça garip geliyor düşününce. Pek kolay arkadaş edinen biri de değilim... Ama ben o an sanki uykudan hala uyanmamış ve bu bir rüyaymış gibi hissediyordum. O yanımda yürüyüp bana bir şeyler anlatırken, uyanıp bunların hiç gerçek olmadığını görmenin zamanı geldi artık diye düşündüm. Uyanmaya çalıştım. Belki yüksek bir yerden düşersem işime gelirdi. Ama olmadı. Uyanamadım.

"Bizim orada her şey oldukça farklı. Aynı senin gibi görünmeme rağmen, biz kendimize "insan" demeyiz. "Safirler"iz biz. Bizde sizdeki gibi siyah-beyaz ırklar da yok, ya da gözleri çekik olanlar ve olmayanlar gibi. Tek tipiz ve birbirimizden ayrılmak için genelde saçlarımızla veya kıyafetlerimizle farklılık sağlarız. Bundan dolayı buradaki gibi kocaman mağazalar bizim evrenimizde yoktur. Kendimiz kıyafetlerimizi yapıyoruz ki farklı olsunlar. Ben pek becerikli olmadığım için ebeveyn 1 benim yerime diker... Safirler biraz düşünce açısından kıt bana göre, farklı olmak adına bu kadar çok dış görünüşüyle ilgilenince düşüncelerini farklılaştırmayı unutmuşlar. Acınası. Herkes kitap okuyor ama sadece genel kültür için okuyorlar. Bu onlara hiçbir şey katmıyor... Bakış açılarında farklılık yaratan bir kitap bile yok." dedi, bu durumun onu ne derece üzdüğü yüzünden belli oluyordu. "Ne var biliyor musun, bir insan olmayı çok isterdim, Lucy. Sizin içinizde farklı düşüncelere sahip bir sürü kişi var, onlarla oturup konuşabilirsin. Ama benim konuşacak kimsem yok çünkü hepsi aynı, aynı ve aynı. Hem siz, tüm dünyayı sizin için yaratılmış olarak görüyorsunuz. Bu mükemmel bir hakimiyet, çok asilce."

O kadar hayranca konuşuyordu ki onun bu saf düşüncelerini parçalamadan, aslında bu düşünceyi insanların yarattığını ve bizim sadece doğanın bir parçası olduğumuzu söyleyecek uygun sözler bulamadım. Ayrıca farklı görüşlere sahip insanların saygıdan bihaber olduklarını, bu yüzden sürekli savaşlar çıktığını da söyleyemedim. Belki bunları ona daha sonra, yavaş yavaş anlatırdım. Yoksa bu dünyadan hemen kaçacağına eminim. "Konuşmanın başında "ebeveyn 1" derken, neyden bahsediyordun? Kulağa garip geliyordu."

"Anne-baba kavramları bizde yok. Biz genelde ebeveyn 1, 2 ve 3 olarak adlandırıyoruz. Bazen yalnızca 2 tane de olabiliyor."

"Dur dur, çok aklım karıştı şuan."

"Siz kadın olana anne ve erkeğe baba diyorsunuz, doğru mu?" dedi zaten bilmesine rağmen.

"Öyle."

"Bizde, evlilikler 2'li veya 3'lü olabilir. Çocuğu dünyaya getiren kişi o çocuğun ebeveyn 1'i olarak adlandırılıyor. İkincisi onun dünyaya gelmesine yardım eden kişi, sizdeki baba gibi düşün. Eğer üçüncü biri varsa o da bu çocuğu dünyaya getirmede hiçbir iş görmemiş fakat evlilikte adı geçen diğer kişi. 3'lü evliliklerden olan çocuklar farklı 1 ve 2. ebeveynleri (anne-babaları) olsa da kardeşlerdir.. Yani 3 kişi 2'li olarak dünyaya çocuk getirmek için 3 farklı şekilde eşleşebilir ve 3 tane farklı çocuk olmuş olur ama onlar kardeştir... Kombinasyon. Ayrıca çocuğu dünyaya getiren kişi bir erkek ebeveyn de olabilir..."

"Beynim yandı."

"Bir kitabımı okusaydın bu duruma alışırdın herhalde." dedi.

"Yok! Yine de çok karışık." diyerek dürüst oldum. Bu duruma nasıl alışılır be? Benim babam başkasının annesi olsa kafayı yerdim.

Paralel Evren (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin