Yazarınızın kararlılık seviyesi...
Sabredemediğim için bölümü şimdi atmaya karar verdim.
Bölüme oy vermeyi ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın.
Kitabın Instagram sayfası: olumlebasbasaaofficial
Uzun bir zaman sonra sizlerleyim...
Keyifli okumalar:))
16 Aralık 2018
Füsun'un yanıma gelip bana dışarıyı göstermesinin üzerinden oldukça zaman geçti.
Bu gece yanıma geldiğinde hangi ayda olduğumuzu, ayın kaçı olduğunu sormuştum.
Ayın on altıları...
Gene başlamıştık. On altı lanetleri bugünde kendini gün yüzüne çıkartırsa, yaşamak için çok da bir sebebim kalmayacak gibi görünüyordu.
Elimde tuttuğum çakının soğuk metalini inceliyordum.
Sırtımı yasladığım yastık, yerinde göçmüş, sırtımın şeklini almıştı. Yatakta yayıldığım esnada açılan kapı ile çakıyı hızla kapatarak içime attım.
"Pişt! Uyudun mu?"
Bakışlarım kapıdan giren adama kaydığında kaşlarım havalandı. "Ne işin var senin burada? Saat kaç?" diyerek sorularımı yönelttiğimde Lucas gülümsedi.
"Saat altıya geliyor, birazdan güneş doğar. Sana bakmaya geldim." Dediğinde gözlerimi devirdim.
En son Füsun ile dışarıya bakmamızın üzerinden geçen zaman dilimde Lucas belirli zamanlarda yanıma geliyor, benimle sohbet edip gidiyordu. Aslına bakarsak buna sohbet etmek denmezdi, ikimizde birbirimizi sinir edip atışıyorduk çünkü.
Yatağın dibine geldiğinde yanımda kalan boşluğa oturarak bana baktı.
İçime attığım çakıyı çıkardığımda, açarak keskin yüzeyinde elimi gezdirdim. "Niye iki de bir yanıma gelip duruyorsun? Sen de onlar gibisin, ne yapmamı bekliyorsun ki?" dediğimde bu sefer kaşları çatılan taraf yanımda oturan adamın tarafı olmuştu.
"Bunu en az elli kere sordun Armin! Ben onlarla çalışmıyorum, beni de tıktılar içeriye korumaymışım güya." Elini öyleymiş dercesine salladığında bakışlarımı çakıdan ayırmadım.
Yattığım yerden biraz toparlandığımda, "Beni buradan çıkarmayı dene o zaman! Madem onlarla çalışmıyorsun bana nerede olduğumuzu söyle! Ne bok yemeye beni burada tuttuklarını, her Allah'ın günü neden işkencelere maruz kaldığımı söylesene!" diyerek bağırdığımda sesim odada yankılanmıştı.
Elini dudaklarımın üzerine kapattığında avucunu sertçe ısırdım. "Ahhh! Ya sen manyak mısın? Niye ısırıp duruyorsun beni iki de bir!" diyerek yüzüme doğru bağırdığında hiçbir şekilde göz teması kurmadım.
Odaya geldiğinde genelde beni sinir ediyordu. Bende bana dokunursa eğer elini, kolunu ısırdığım için yüzü asık bir şekilde bana bakarak sohbet etmeye devam ediyordu.
"Neredeyiz?" diyerek klasik konuşmamızı başlattım.
Gözlerini devirerek, "Bilmiyorum." Dedi.
"Beni niye getirdiler buraya?" diye sordum.
Yanaklarını şişirip geri söndürdü. "Bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖBB (Eski Bölümler)
ChickLit(16.05.2024 düzenlemesi, bu kurgu ÖLÜMLE BAŞ BAŞA'NIN eski bölümlerine aittir. Yeni bölümlere profilimden ulaşabilirsiniz) İmdat çığlıklarımı duyan yoktu. Çırpınışlarımı gören yoktu. Onun gözleri. Onun sözleri. Her gelişinde canımı daha çok yakıyord...