20

3.3K 179 18
                                    

mor ve ötesi-daha mutlu olamam
"küçük şeyler sevindirir ruhumu, hayal bile edemezdim ben bunu."

aşırı uzun bir bölüme hoş geldiniz❤️

parla (arslan) kayhan

telefonumu kapatıp hemen şarja taktım ama şarj olmadı. başta telefonum bozuldu sandım, meğersem elektrikler gitmişti. "offff!" dedim sitemle. domates oyuncağıyla oynuyordu. ben ise evin içinde mal gibi dolanıyordum. o sırada demir'in kitaplığı ilgimi çekti.

uzun zamandır kitap okumamıştım.

kitaplara göz ucuyla baktım. ardından jane austen'in gurur ve önyargı kitabı dikkatimi çekti. uzun zamandır okuma listemdeydi ama asla okuyamamıştım. demir'i beklerken kitap okumaya karar verdim. kitabı elime aldım ve koltuğun üstüne bıraktım. ardından kendime kahve yapmaya başladım.

kahvem ve kitabım hazırdı.

hayatımı romantize edebilirdimmm.

kitabı açar açmaz içinden bir resim düştü. resmi yerden alırken kimin resmi olduğuna baktım.

annemin resmiydi.

ben annemin kucağında gülümsüyordum. küçük demir'de annemin elini tutmuştu. hepimiz gülüyorduk.

'hayır, anneni tanımıyorum.'

demir bana yalan söylemişti. annemi tanıyordu. annem de demir'i tanıyordu.

annemi hep demir'le tanıştırmak istemiştim ve işte şimdi burdaydık. annemle demir zaten tanışmıştı.

demir bana yalan söylemişti. peki ya neden yalan söylemişti ki?

amacı neydi?

o koltukta ne kadar oturdum bilmiyorum. bir süre sonra demir elinde pizza kutularıyla eve geldi. "parla, ben geldim." diye seslendi neşeyle. ardından mutfağa baktı. orda olmadığımı fark edince salona geldi. "aradım ama telefonun kapalıydı. ice tea ve ayran da aldım." dedi. tepki veremedim.

bu gerçeği neden saklamıştı ki?

fotoğrafı ona uzattım. pizzaları masaya bırakıp fotoğrafı eline aldı, kaşlarını çatmıştı. "bana neden yalan söyledin?" diye sordum sadece. "ne yalanı?" dedi o da. "annemi tanımadığını söylemiştin demir ama ertesi gün bi bakıyorum annemin resmini kitaplarının arasında saklıyorsun!" dedim ayağa kalkarak. "bu kadın, annen mi?" dedi şokla. alayla gülüp "evet! kucağındaki de benim." dedim.

demir şok olmuştu. aslında ikimiz de şok olmuştuk. "senin annen öldü." dedi sadece. "evet amına koyayım! öldü." dedim sinirle. "hayır, hayır parla bu kadın annen olamaz." diye sayıkladı. koltuğa tutunmuştu. "annem demir. o kadın benim annem." dedim sesimin titremesine engel olamadan. "ölmüş olamaz." dedi tekrardan. sinirlenmiştim. "kimsin sen demir, annemi nerden tanıyorsun?" dedim merakla. "ben anneni şu ana kadar tanımıyordum zaten parla." dedi. "nasıl yani?" diye sordum merakla. iç çekti ve anlatmaya başladı

"ordaki kadın, yani annen izem benim hayatımı kurtardı. benim ailem yok parla. ne annem ne de babam. ben 6 yaşıma kadar sokaklarda büyüdüm. bir gün, 8 aralık'ta yani, yine normal bir şekilde mendil satıyordum. sonra bir kadına sordum 'abla mendil ister misin?' diye o ise bana tiksintiyle bakıp, 'git be başımdan.' dedi. sonra annen geldi. bebek arabasıyla yanıma gelip benimle konuştu. bana montunu verdi. çok şaşırmıştım çünkü daha önce hiç mont giymemiştim. bana ailemi ve yaşımı sordu. babamın öldüğünü, annemi de tanımadığımı söyledim. saçlarımı okşadı. ilk defa birisi şefkatle saçlarımı okşadı." dedi dolan gözlerini gizlemeye saklarken. ben çoktan ağlamaya başlamıştım. burukça gülümseyip "annem hayatını değiştirdiği için mi doğum günün 8 aralık?" dedim. o ise "evet." dedi ve anlatmaya devam etti.

"annen beni evinize davet etti. çekindiğimi fark edince beni sakinleştirdi. birlikte evinize gittik. o gün orda ilk defa çorba içtim parla. annen bana domates çorbası yapmıştı. geçen gün senin yaptığın çorba da annenin yaptığının aynısıydı. o yüzden çok şaşırmıştım. hatta domates'in ismi de burdan geliyor. her neyse, tam 1 hafta sizinle kaldım. annen beni lunaparka götürdü. hani geçen gün gittiğimiz lunapark. bana bir sürü kıyafet aldı, oyuncaklar aldı. ilk defa çocuk olduğumu hissettirdi. bir hafta sonra annen beni yetimhaneye götürdü. bana dedi ki 'her cumartesi seni ziyarete geleceğim demir.' geldi de zaten. ama seni getirmiyordu. her gelişinde bana yeni hediyeler almış oluyordu. ağustos'un 22'sinde bana dedi ki 'haftaya sana bir sürprizim var.' çok merak ettim.
ama annen gelmedi. belki işi çıkmıştır diye düşündüm ama bir daha gelmedi." dedi.

"çünkü ölmüştü." dedim. burukça gülümseyip "evet, ölmüş." dedi.

"annenin adını unuttum parla. sadece o resmi vardı, ona çok kızmıştım. ilk 5-10 yıl ona hep kızgındım. büyüyünce kızgınlığım geçti, 'neden' diye düşündüm. onu araştırdım ama ne adını, ne de soyadını biliyordum. araştırmalarım hiçbir işe yaramadı. annenin öldüğünü şimdi öğrendim." dedi. ağlayarak ona sarıldım. "demir, annemin hediyesi hâlâ duruyor." dedim.

geri çekilip, "ne?" dedi. burukça tebessüm ettim. "annem ölmeden önce oyuncak dükkanından bi tane hediye almış. üstünde 'vitaminime.' yazıyordu. aslında başta bana aldı sandım, babam paketi açmamı söyledi ama ben açamadım. annemden kalan son şeydi. şimdi anlıyorum, o senin hediyen demir. annemin hediyesi hâlâ duruyor." dedim.

dolu dolu gözlerle bana bakıyordu. "onu alabilir miyim?" diye sordu masumca. tebessüm edip "elbette alabilirsin. babam geldiğinde veririm. hem ben de merak ediyordum. birlikte açarız, olur mu?" dedim. "olur." dedi.

"parla, bu cumartesi beni annenin mezarına götürür müsün?" diye sordu.

annem her cumartesi demir'i ziyaret ederdi. şimdi sıra demir'e gelmişti.

"elbette götürürüm." dedim sımsıkı sarılarak. o da başını boynuma gömdü.



öğrenme sahnesi nasıldı???
ortalık çok kızışacak kızlar...
diğer bölüm emojileri 🤔😱👋🏻😾☹️😭😡😳
3.9.23'

kırmızı|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin