"Chan hyung bugün biraz yoğum da acaba sen Minjun'u alabilir misin?"
"Tabii ki yeğenim ile parka gideriz,"
"Teşekkür ederimm," diyip hyungunun yanağını öpüp odadan ayrıldı.
Chan Minjun'u kreşten alıp yakınlardaki parka getirmişti. Minjun ortama hemen ayak uydurup bolca kendine oynayacak arkadaş bulmuştu.
Chan bankaların tekine oturmuş telefonda gezinirken yanına biri oturmuştu.
"Chan hyung naber?"
"Hyunjin? Oğlum sapık mısın lan sen?"
"Hyung vallahi aşktan ya,"
"Sikerim aşkını, insan aşık olduğu kişiyi hamile haliyle ortada bırakır mı lan?"
"Hamile derken?" Hyunjin neye uğradığını şaşırdı.
"Şurada oynayan çocuk kimin zannediyorsun? Senin gittiğin günün akşamı hepimize sürpriz yaparak açıklayacakmış ama sen daha büyük bir süpriz yaptın bize."
"Aslında ben o çocuğun başkasından olduğunu olduğunu düşünmüştüm." yere doğru bakarak konuştu. Felix'in böyle bir şey yapamayacağını biliyordu fakat aklına hiç hamile olma olasılığı gelmemişti.
"Hyunjin cidden soruyorum sende mallık mı var? Felix'in sana olan aşkını bilmiyormuş gibi düşünüp davranma." uyarıcı bir şekilde konuştu Chan.
"Hyung ya çok üstüme geliyorsun!"
"Anlat o zaman, anlat ki sana yardımcı olabileyim."
"Tamam ama aramızda kalıcak." boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı.
.
"Böyle yani şimdi ben Felix'in yüzüne nasıl bakıcam, oğlumun karşına nasıl geçeceğim yardım et bana hyung."
"Hyunjin seninde yaşadıkların kolay değil anlıyorum gitmenin bir sebebi de var ama Felix de kolay şeyler yaşamadı, hemen seni affetmez ama gelmene çok sevinecektir. Bence sen, birkaç gün sonra Minjun'un tiyatro gösterisi var ona gel."
"Adı Minjun mu?"
"Evet tıpkı sana benziyor,"
"Piknik günü görmüştüm onu."
"Amca! beni sallar mısın?" tam Chan cevap verecekken Minjun'un bağırması ile ikili salıncağa doğru baktı.
"Hadi git de oğlun ile ilgilen," Chan elini Hyunjin'in omuzuna koydu.
"Emin misin hyung?" tedirgince sordu Hyunjin.
"Eminim zaten piknikte de görüşmüşsünüz seni çok beğenmiş."
"Gerçekten mi?" Hyunjin ister istemez mutlu olmuştu.
"Evet hadii,"
Hyunjin sevinçle salıncağa doğru koşmaya başladı.
"Sen o günkü yakışıklı abisin!!"
"Ta kendisiyim,"
"Beni sallar mısın? Amcam beni duymuyor sanırım."
"Tabii ki" Hyunjin Minjun'u korkutmamak için yavaş yavaş sallıyordu salıncağı.
"Biliyor musun aslında yabancılarla konuştuğum için babam bana kızardı ama seninle konuştuğumda bana kızmadı."
"Oh, bu iyi bir şey mi?"
"Bence evet," diye kıkırdadı Minjun.
"Biliyor musun benim iki tane babam var bence çok havalı!" Hyunjin'in yanında kendinisi rahat hissettiği için çenesi düşmüştü Minjun'un.