Hyunjin erken saatte kalkmış. Uyuyan Felix'i seyrediyordu. Ne kadar süre geçti bilmiyordu fakat güzelliğinden gözlerini alamıyordu. Bıraksalar usanmadan izlerdi bu mükemmelliği.
Felix gözlerini hafifçe aralayarak kafasını koyduğu yerden kaldırdı.
"Hyun? Ağrın mı var?" endişeyle sordu.
"Hayır Lix senin mükemmelliğini izlemek istedim." fark ettiği gözler ile kaşlarını çattı.
"Felix? Sen ağladın mı?"
Hyunjin normalde asla Felix demezdi. Fakat sinirlendigi zaman farklı oluyordu. Çünkü Felix'in gözleri kocaman olmuştu zar zor gözünü açık tutabiliyordu ve göz altları morarmıştı. Ağladığı bariz bir şekilde belliydi.
"Yo ne alaka?"
"Ciddi misin? Aynadan kendine bak bir istersen." fazla sinirli çıkmıştı sesi istemsizce. Sevdiği insanı bu halde görmek çok sinirlendirmişti. Sorunlarını birlikte çözmek yerine hunharca ağlamasına anlam verememişti.
Felix ayağa kalkarak telefonunu eline aldı ve kamerasını açtı. Karşılaştığı manzara feci bir şeydi.
"Ah, fark etmemiştim." diye mırıldandı.
"Felix, sorunlarını içine atarak kaçamazsın. Korkuluğu benzer bir halim mi var? Bana anlatmak yerine neden içine atıyorsun?"
"Hyun zaten daha yeni uyandın ve sıkıntılarım ile seni boğmak istemedim."
"Saçmalama, senin sorunun benim de sorunum." devam etti konuşmaya.
"Şimdi anlat bakalım ne seni bu kadar ağlattı."
.
"Baba! Sonunda uyandın kış uykusuna yattığını düşünmeye başlamıştım!"
Odada olan Hyunjin, Felix ve Jungkook kahkaha atmaya başladı.
"Minjun! Babaya öyle denir mi?" uyardı oğlunu.
"Artık uyandığına göre sana kocaman sarılmam lazım baba,"
"Gel bakalım." kollarını açtı Hyunjin keyifle.
"Min sağ tarafına sarılabilirsin babacığım."
"Niye ya?" bıkkınca konuştu küçük beden.
"Sol tarafında yarası var kanar o yüzden olmaz."
"Peki o zaman." koşarak babasının yanına geldi. Felix kucağına alarak sedyeye çıkardı. Minjun günler sonra sarıldı. Küçük beden babasına ne zaman sarılsa sevinçle doluyordu adeta içi.
"Çok mu özledin beni?" sordu Hyunjin.
"Hemde çook!" Hyunjin bu sırada oğlunun kokusunu içine çekti. O kadar özlemişti ki. O zaman bencilce bir karar verip oğlunu ve eşini bırakmamış, babası ile gitmemişti.
Hyunjin kıkırdadı. "Ne kadar mesela?"
"Hmm, babamın sana olan sevgisi kadar çok!" Hyunjin kahkaha attı.
"Merak etme Junnie, bir daha ayrılmayacağız." oğlunun kıvırcıklarını öptü.
Babasına daha sıkı sarıldı Minjun. Ayrıldıklarında babasının yanağını öptü. Hyunjin de aynı şekilde öptü oğlunu. Ayrılık zamanı gelmişti onlar için.
.
"Hyun bugün Suga hyung gelicekmiş."
İkili tek kalmıştı. Minjun gitmişti ve saat 5'e geliyordu. Hyunjin oğlu gittikten sonra biraz uyumuştu.