Hyunjin aşırı gergindi. Tırnak etlerini soyuyor, alt dudağını dişliyordu. Felix'in asistanının peşinden gidiyordu.
"Burası Bay Hwang,"
Hyunjin geldikleri yere baktı 'Hwang Yongbok Felix' yazıyordu istemsizce dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı.
Asistana teşekkür ettikten sonra yanından ayrıldı. Eli asla kapıya gitmiyordu.
"Hadi Hyunjin yapabilirsin!" sessizce fısıldadı.
"Derin nefes al,"
"Üç diyince açacağım."
"Bir..."
Elini kapının koluna koydu.
"İki..."
"Hyunjin?"
Felix dosyaları Minho'ya götürmek için odasının kapısını açmıştı fakat karşısında eşini görmeyi beklemiyordu.
"Ne yapıyorsun burada?"
"Ee ben şey..."
"Ne?"
"Sen dün yanıma gel diyince," diye mırıldandı başını eğerek.
Felix bu tatlı haline başını sağına çevirerek güldü anında geri toparladı öyle kolay affetmek olmazdı.
"Sen içeri geç, ben şu dosyaları Minho hyunga götürüp geleyim,"
Hyunjin başı ile onaylayarak içeri girdi. Odada gezinmeye başladı masanın önüne geldiğinde Felix ve Minjun'un olduğu bir fotoğraf vardı. Fotoğrafı eline aldı, elini Minjun'u yüzünde gezdirdi, aynı hareketi Felix'in yüzüne de yaptı.
Yerine koyduktan sonra kitapların arasında olan çerçeve dikkatini çekti. Eline aldığında düğünde çekindikleri fotoğraftı gözlerinin dolmasını engelleyemedi.
Ayak seslerini duyduğu anda elindeki çerçeveyi hızlıca aldığı yere geri koydu ve masanın önündeki koltuğa oturdu.
Felix gelip yerine oturdu ortamdaki gerici hava daha da artmıştı çünkü ikisi de konuşmuyordu daha doğrusu ne konuşucaklarını, nereden başlayacaklarını bilmiyordu.
Derin bir iç çektikten sonra konuşmaya başladı Hyunjin fakat aynı anda Felix de konuştu.
"Felix, zamana ihtiyacın olduğunu biliyorum, o yüzden seni zorlamıyorum, ama özür dilerim. Sizde kolay şeyler yaşamadınız,"
"Öncelikle o gün sana sert çıkıştığım için özür dilerim. Seni dinlemem gerekirdi."
"Hayır, hayır Felix böyle düşünme verdiğin tepkide haklıydın, asıl ben özür dilerim."
"Değildim Hyunjin haklı bir sebebin vardı."
Hyunjin'i zil sesi odada yankılanınca elini cebine atıp telefonunu çıkardı.
"Özür dilerim, bunu açmam lazım,"
"Sorun yok,"
Odadan çıkmadı konuşurken, arayan amcasyıydı. Felix'in dikkatini telefonunun arkasındaki vesikalık fotoğraf dikkatini çekmişti.
Kendi fotoğrafıydı.
"Tamam amca sen benim odama bırakırsın gelince ilgilenirim."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattı ve cebine attı.
"Amcam, bazı dosyaları halletmem lazımmış da onları söyledi."
"Bana hesap vermek zorunda değilsin,"
Yüzü düşmüştü, Felix yine istemeden onu kırmıştı.
"Peki Minjun o beni kabul edecek mi?"