Hyunjin'in ağzından
Ormanın içindeydim. Karşımda dere akıyordu, kuşlar ise cıvıl cıvıldı. İstemese de huzur doluyordu insan. Ağaçların arasında görünen beden ile duraksadım.
"Baba?" hızlıca o tarafa doğru ilerledim. Babam karşımda duruyordu gülümseyerek.
"Oğlum," diyerek sarıldı ne tepki vereceğimi bilemedim ama onu o kadar özlemiştim ki sıkıca sarıldım.
"Kanımı yerde bırakmadığın için teşekkür ederim oğlum." sesi titredi, o anda gözlerimin dolmasını engelleyemedim.
"Bensiz büyüdüğün için özür dilerim." sessiz şekilde söylemişti fakat onu duymuştum. Sanki benim Minjun'a karşı hissettiğim özlemi oda bana hissediyordu. Ne demek olduğunu iyi biliyordum.
"Özür dileme baba, senin hatan değildi."
Ayrıldığımızda elini uzattı bana, "Eğer elimi tutup benimle gelirsen bundan sonra ayrılmayacağız hep birlikte olacağız oğlum."
Tereddütte kaldım. Benim bir oğlum vardı ve yıllar geçse de benden vazgeçmeyen bir eşim, ne yapabilirdim? Onlar çoktan bensizliğe alışmıştı zaten. Uzattığı eline baktım...
.
"Hasta eks oluyor elektroşok makinesini ayarlayın!"
"Hyung ölüyor! Hyunjin ölüyor! Ben daha kokusuna doyamadım hyung! Bir... Bir şey yapalım burada elimiz kolumuz bağlı oturmayalım, ne olursun..." Felix Chan'a yalvarıyordu. Bir yandan ağlıyor bir yandan da çözüm bulmaya çalışıyordu gelmiyordu aklına, harap oluyordu çaresizlik ne demek tekrar tekrar anlamıştı.
"Felix üzgünüm ama elimizden hiçbir şey gelmiyor."
Bu dünyadaki en büyük korkuymuş meğer sevdiğini kaybetme korkusu. Çığlık atmaya çalışıp da sesini bile çıkaramadığın bir kabus sanki.
"Felix!" Jisung hızlıca arkadaşına sarılmıştı.
"Jisung koruyamadım onu daha yeni kavuştuk biz," arkadaşının kollarında hıçkırarak ağlıyordu Felix. Bu durum diğerlerinin gözlerinin dolmasına sebep olmuştu.
"Lix sakin ol bak hala ameliyatta daha hiçbir şey belli değil, nolur böyle yapma." ne fayda bu teselliler.
"Ben onsuz yaşayamam Jisung yapamam. Çok dayandım onsuzluğa daha dayanamam," sona doğru sesi kısılmıştı.
"Doktora falan soralım ne olur hyung bir şey olmasın ona, gerçekten yaşayam artık onsuz çok bağlandım ben ona." bu sefer Minho'ya dönerek konuştu.
Ayakta duracak gücü kalmamıştı. Nefesi kesiliyor, başı dönüyor, midesi bulanıyor, ter basıyor, gözleri kararıyordu. Tüm gücünü kullanmıştı eşi için ama onunda bir sınırı vardı.
Jisung'un kollarına bırakmıştı kendini daha fazla dayanamadı.
"Felix!"
Chan Felix'i kucağına alarak acile ilerledi. Serum takıldı. Seungmin Felix'in yanında kaldı Chan ise ameliyathanenin kapısının önünde bekliyordu.
"Hyunjin! Hyunjin nerede?" Yoongi hem sinirli hem üzgündü. Hyunjin ile kuzen olsalarda kardeş gibilerdi. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi.
"İçeride," cevapladı Chan oda kendini çok kötü hissediyordu sonuçta gözlerinin önünde yaşanmıştı olay eğer Hyunjin'e bir şey olursa kendini suçlar, olayı atlatamazdı.
"Durumu nasıl?"
"İyi değil." dediğinde Yoongi ne yapacağı bilemedi. O kadar şeye katlanmışken bunu kaldırabileceğini düşünmüştü. Yanılmıştı, çok yorulmuştu Hyunjin. Bazı şeylerin yükü ağır gelmeye başlamıştı.