18

593 79 124
                                    

Felix uyandığında yatakta sadece Minjun vardı. Çoktan gitmişti. Aslında empati yapmaya çalışıyordu eğer böyle bir durum onunda başına gelirse kendi de bunu yapacaktı. Telefonunu eline aldı saate baktı saat yeni sekiz olmuştu. Telefonunu alarak yataktan kalktı ve balkona çıktı. Dün yaşadıkları her şey gözünün önünden film şeridi gibi geçti.

Telefonundan Hyunjin'in numarasını bulup aradı ikinci kez çaldığında telefon açıldı.

"Yong bir şey mi oldu?"

"Hayır..."

"Huh, bir şey oldu zannettim Kore'de saat erken değil mi neden erken uyandın?" rahatlamış bir ses tonu ile konuştu Hyunjin.

"Sadece... Seni özledim."

Hyunjin burukca gülümsedi.

"Lixie, görüntülü konuşmak ister misin?"

Felix hiç düşünmeden cevapladı.

"Evet!"

Bu sefer Hyunjin'in kıkırtısı kilometrelerce uzaktaki eşinin kulaklarına doldu. Gülümsemeden edemedi.

.

"Baba Hyunjin babam nerede?"

Evet! Korktuğu başına gelmişti Felix'in. Zaten bu soruyu bekliyordu fakat nasıl bir cevap vereceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Niye aynı yalanı söyleyecekti.

"Aşkım işi çıktığı için birkaç gün bizimle olamayacak."

Minjun'un anında suratı düşmüştü. Çünkü bugün babası ile birçok şey yapmayı planlıyordu. Tıpkı diğer çocukların babaları ile yaptıkları gibi. En son babası böyle bir yalan söylemek zorunda kaldığında neler olduğunu hepimiz biliyoruz.

"Ben babamı istiyorum!" ağlamaya başladı küçük beden.

"Yìne gitti değil mi babam? Bana söz vermişti, bir daha gitmeyeceğim diye!"

"Kuzum yapma böyle." diyerek sarıldı oğlunu teselli etmek için. Aynı Hyunjin'in dün gece yaptığı gibi sakinlemesi için saçlarını okşayıp, buseler kondurdu. Minjun hala ağlıyordu.

"Babanı aramak ister misin?"

"Evet." burnunu çekerek konuştu Minjun. Felix telefonunu cebinden çıkardı. Tekrar Hyunjin'i görüntülü aradı. Çok geçmeden telefon açıldı.

Hyunjin ekranda ağlayan oğlunu görünce şaşırdı. "Jun, babacığım neden ağlıyorsun?"

"Çünkü sen yoksun! Söz vermiştin bugün birlikte futbol oynayacaktık."

"Ah, özür dilerim miniğim. Gelince ilk işim seninle futbol oynamak olucak."

"Söz mü?" sonunda ağlaması durmuştu.

"Söz, bir tanem. Şimdi ağlayıp babanı üzme tamam mı? Ayrıca gelene kadar güçlen maçta yenilmek istemezsin öyle değil mi?"

"Gelince seni yenicem baba." kaşlarını çatarak konuştu Min.

Hyunjin bir kahkaha patlattı.

.

Böyle 3 gün sonunda bitmişti. Büyük gün geldi çattı. Kavuşma günü!

Felix sabah işlerini bitirip, Minjun'u kreşe bıraktıktan sonra saat öğlene gelmişti. Hyunjin'in normalde bu saatte Kore'ye dönmek için havaalına gidiyor olması lazımdı, öyle konuşmuşlardı. Felix vakit kaybetmeden eşini aradı.

Çaldı, çaldı tekrar çaldı fakat açan olmadı. Felix birkaç kez daha aradı fakat sonuç aynıydı. Endişelenmek istemiyordu. Normalde Hyunjin uçağa binmeden arayacaktı. Belki çoktan uçağa binmiştir diye düşündü.

Gone/Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin